Altıncı Ulusal Yerel Yönetimler Sempozyumu "Dirençli Kentler", Ankara, Türkiye, 25 - 27 Ekim 2021, ss.173-190, (Tam Metin Bildiri)
Endüstri öncesi kentlerde gıda sistemleri; kentlerin konumlarını, hinterland
organizasyonlarını, maksimum alanlarını ve nüfuslarını şekillendiren temel
faktörlerden biriyken (Salvador, 2019: 83), beşeri ve ekonomik
dinamiklerin değişmesinin ardından günümüz metropolleri yaşam destek
sistemlerinin dışa bağımlı olduğu bir sürece girmiştir (Başer Kalyoncuoğlu
ve Kalyoncuoğlu, 2013: 84). Kırla bağlantısı giderek zayıflayan kentler,
artan nüfusa karşın azalan tarımsal üretim sebebiyle kendine yetebilme
özelliklerini yitirmekte ve gıda güvencesi açısından kırılgan hale
gelmektedirler.
Kentsel alanlarda daha tehdit edici bir durumda olduğu görülen küresel
COVID-19 salgını ile birlikte özellikle kentlerdeki “sağlıklı yaşamın” gıda
güvencesi konusuna ne kadar bağımlı olduğu çok çarpıcı bir şekilde
anlaşılmıştır. 1800’lü yıllarda olduğu gibi kent planlamasını yönlendiren
en önemli etkenlerden olan gıdanın, dev nüfuslu günümüz kentlerine
sağlıklı ve sürdürülebilir biçimde yeniden adaptasyonu çok kritik bir konu
haline gelmektedir.
Bu bağlamda, kaynakları etkin kullanmak ve ekosistemlerin sağlığını
sürdürmek için döngüsel kentsel metabolizmayı etkinleştirmeye ihtiyaç
vardır (Huang vd., 2010; Artmann ve Sartison, 2018: 11). Kentin gıda
sisteminin girdi ve çıktılarının, kentin iç döngüsünde dolaşımına olanak
sağlayan kentsel tarım önemli bir bileşen olabilir. Kentin gıda tedarikinde
kentsel tarıma rol vermek; ürünlerin ve türlerin, tarım ve ticaret
sistemlerinin, tüketim davranışlarının ve alışkanlıklarının çeşitlendirilmesini
teşvik etmektir (FAO-FCIT, 2011; Orsini vd., 2013: 697). Yaklaşık 100 sene önce, akılcı ve bilimsel bir yaklaşımla, üretim-eğitim-pazarlama süreçleri bütüncül olarak kurgulanmış, buna ek olarak kent için
farklı ekosistem hizmetleri sağlamış AOÇ, son derece önemli bir kentsel
üretim peyzajıdır. Öte yandan, 1937’den itibaren çeşitli nedenlerle
arazilerinin üçte ikisini kaybetmiştir (Ankara Büyükşehir Belediyesi,
2006). Atatürk’ün 1937 yılında Çiftlik arazilerini Hazine’ye bağışlarken
eklediği "Halka gezecek, eğlenecek ve dinlenecek sıhhi yerler, hilesiz ve
nefis (sağlıklı) gıda maddeleri temin eylemek" şartına zıt olarak, üretimsiz,
işlevsiz kayıp bir boşluk haline dönüştürülmüştür. AOÇ’nin kuruluş
amacına uygun bir biçimde yeniden kente kazandırılmasını sağlayacak
mekanizmalar geliştirilmelidir. Bu bağlamda kurgulanacak yeşil altyapı
sistemiyle AOÇ’den başlayarak, sürekliliği ve bağlantısı sağlanan kentsel-kırsal üretim peyzajlarıyla, Ankara’nın gıdası kendi kendine yeten bir kent
olması mümkündür.
Anahtar Kelimeler: COVID-19, Kentsel Dirençlilik, Gıda Güvencesi,
Kentsel Tarım, AOÇ.