Alter Yayıncılık, Ankara, 2023
Genlerimizin yaşlanmaya etkisi ortalama %25 civarında, yaşlanma sürecinin geri kalanı %75 hayat tarzıyla ilgili. Süper yaşlanmak, zamanla ilişkimizi yavaşlatmak ve bugüne kadar yaşanmışlıkların özetini yaşamımıza
aktarmak, daha yavaş yaşlanmak ve ötesinde yaşlanmanın tadına varmak
demektir.
Kitabın içinde yaş aldığımız yılların bilimsel bir temelde kabaca bir hesabının yapılarak arkaya yaslanıp uzaklara baktığım rahat ve huzur içinde bir
hayat olarak tasavvur etmenin; kendimizle barışık, dünyayla barışık bir ömrün nasıl yaşanabileceğinin duygusunu sezdiriyor.
Yaşlılığı hem fiziksel hem de ruhsal olarak iki farklı kategoride ele alıyor.
Önce fiziksel değişimlerin (yani görünür yaşlılık alametlerinin) beyazlamış
saçların ve ağrıların baş gösterdiği belirtiliyor. Ruhen ‘ihtiyar’ hissetmek
ise fiziksel değişikliklerin kabul edilmesinden sonra oluyor ve ‘yaşlanmış
olmak’ bu bileşkeden meydana geliyor. Yaşlılık olgusunun kazandırdıklarını; mesela deneyim kazanmanın hazzını ya da artık acele etmeye gerek
kalmadığı anlatılmaktadır. Yaş alan insanlar bunu zaten biliyor, yaş almayı
bekleyenler de zamanı gelmeden hissediyor olup biteni.
Kitapta sükûnete giden adımları bulma denemesi açısından bakıldığında
öncelikli olarak yaşlılığı, antropolojik bir temelde ve anatomik gelişimde
değerlendirme ve tanımlama amaçlanmıştır. Bu amaçla bu eser on bölümde bu doğrultuda on bölüme sığdırılmıştır. Bu bölümler içinde de “olmak”
ile “yitmek” arasındaki bir sürece değiniliyor. Her ne kadar kronolojik bir
düzen tutturulmuş gibi görünse de okurken bazen geleceği düşünüyor, bazen geleneği sorguluyor, kimi zaman da şimdinin içinde bulabilirsiniz kendinizi.
Bu eserde yaşamı kolaylaştıran alışkanlıklar, hazların ve mutluluğun tadına
varmak, ağrılarla ve mutsuzlukla baş etmek, yaşlanma, ölüm gibi konularda okura yeni algı ve ufuklar açtığını söylemek yanlış olmayacak. Gençlik
çağlarında insanların umursamadığı çok şeyin, yaşlanınca nasıl temel bir
ihtiyaç haline geleceğine dair düşünceler paylaşılmaktadır.
Diğer yandan torunlarıyla aralarına iki jenerasyonu sığdırabilecek yaşlıların, bu durumu avantaja çevirme yollarına da değinilmiştir. Belli bir yaştan
sonra doğum günleri eğlence özelliğini kaybetmiş olabiliyor ancak ailenin
ve dostların bir arada olması, yıllar geçerken biriktirilen anılar ve dostluklar, geleceğe iyimser bir bakış açısıyla yaklaşmak için geçerli sebepler ve bu
statüde yaşlı olmak o kadar da kötü gelmiyor kulağa.
2
İçinde yaşadığımız hayata dair ucundan kıyısından cevaplara ulaştığımız bu
eserde, yaşlılar için bir dert ortağı sayılabilir; ancak gençler ve yaşlanmakta
olduklarını bilenler için de geleceğin önemini kavrayabilecekleri bir kılavuz.
Bu eserin herkes tarafından anlaşılabilmesi amacıyla sade ve anlaşılır bir
dille hazırlanmasına dikkat edilmiştir. Her şeyin gönlünüzce olması dileklerimizle.
Prof. Dr. Galip Akın Prof. Dr. İbrahim Tekdemir