3. Türkiye Sosyal Bilimler Sempzyumu, Ankara, Türkiye, 26 Ağustos 2023, ss.219-222
İnsanın bilişsel/düşünsel inşa edimi dahil olmak üzere yapmak istediği herhangi bir fiili gerçekleştirdiği yetilerle ilgili Kur’an’da geçen nefs, kuvvet, istitâat, uzn, sem‘, tesviye, fıkh, va‘y ve ‘akl gibi bir dizi kelimenin analizi bu bildirinin konusunu oluşturmaktadır. Bir edimin/fiilin ortaya çıkması için araç mesabesinde bulunan yetilerin ve bir benlik hâli olarak değerlendirilebilecek bu yetilere sahiplik durumunun hangi kavramlar üzerinden ifadelendirildiği; sahip olunan yetiler aracılığıyla icra edilen inşa ediminin ve yanı sıra gerçekleştirilen eylemlerin karakter yapısı ve süreci; bu inşa süreci sonucunda ortaya çıkan ve aslında tüm süreci yöneten bir hedef ürün statüsündeki yapıların hangi kavramlarla dile getirildiği araştırmanın alt başlıklarını oluşturmaktadır. Yetiler aracılığıyla bu nihai ürüne ulaşma/soyutlama sürecinin ‘ilk aşamasını’ oluşturan kavramlar konusunda da Kur’an’da önemli bir kelime dağarcığı geçmektedir. Ancak Kur’an’ın içinde doğduğu kültürün sözlü bir kültür olması, inşa sırasında yeti ve malzeme tercihinde önemli bir rol oynamış ve onun karakterini belirlemiştir. Bu sebeple çalışmada yeti ve malzeme olarak ön plana çıktığı düşünülen kavramlar odağa alınmıştır. Bir soyutlama edimi olarak değerlendirilebilecek inşa sürecinde bu yeti ve malzemelerin ifadesi olan sözcüklerin nasıl geçirgen ve çift anlamlı bir karakterde kullanıldığı betimlenmeye çalışılmıştır. Kelimelerin arasındaki bağın inşası sürecinde, semantik bilimin yöntemsel rehberliği takip edilmiştir. Günümüzde bilişsel psikoloji veya bilişsel bilimler altında tetkik edilen bu yetilerin Kur’an bağlamında analizi ve bu yetilere Kur’an’ın kendine özgü yaklaşımının ortaya konulması, yetiler bütünü yeni bir özne inşasının soruşturulmasında ufuk açıcı işlevler sağlayabilir. Sonuç olarak analiz edilen kelimelerin saf duyusal bir girdiden ziyade düşünsel bir anlamı içerecek şekilde, geçirgen bir karakterde kullanıldığı; bu aralıkta duyusal girdinin, aynı şey olarak, düşünseli kendi üzerinden kurduğu; Kur’an’ın, bu açıdan bakıldığında, idraki aşan aslın duyu formundaki mekânı olarak kendini bir hatırlatım/tezkire şeklinde takdim ettiği; kelimelerin sözel niteliği korunmakla birlikte içeriğinin semantik olarak değiştirildiği gözlenmiştir. Ayrıca Allah ile insan arasındaki temel analoji noktalarından birinin yetkinlik kavramı üzerinden gerçekleştirildiği ve İslam’ın uluhiyet anlayışının bu kavram üzerine inşa edildiği ulaşılan bulgulardandır.