İletişim Öğrencilerinin Medya Sektörüne ve İletişim Eğitimine Bakışı


Creative Commons License

Dinçer Ö.

Dijital Çağda İletişim Sempozyumu, Ankara, Türkiye, 12 - 15 Ekim 2022, ss.81-83

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.81-83
  • Ankara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Dijital teknolojilerin, özellikle internet, mobil araçlar ve beraberinde gelişen çeşitli mobil ve sosyal medya uygulamaları ile birlikte, sosyal hayatın hemen hemen her alanına nüfuz ettiği bir dönemden geçmekteyiz. Dijital çağ olarak adlandırılan bu dönemde, gelişmelerin en çok bilgi ve iletişim teknolojileri alanında ortaya çıkması, özellikle medya sektöründe önemli değişimleri de beraberinde getirmiştir. Bu süreçte hem medya sektöründe yeni iş alanları ortaya çıkmış hem de gazetecilik pratiklerinde önemli değişimler yaşanmıştır. Özellikle gazetecilik mesleği açısından bakıldığında meslek pratikleri, istihdam koşulları ve çalışma ortamı değişmiş; gazeteciliğin geleneksel alan ve mecralarına yenileri eklenmiş, farklı adlarla tanımlanan yeni gazetecilik türleri ve alanları ortaya çıkmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak medya sektöründe çalışacak kişilerde sahip olması beklenen nitelikler ve çekirdek beceriler de önemli ölçüde artmıştır. Günümüz koşullarında gazetecilerin yeni teknolojileri etkin bir şekilde kullanabilmesi, farklı platformlar için farklı içerikler üretebilmesi, bu içerikleri dikkat çekici şekilde sunabilmesi ve bunları çok kısa zamanda yapabilmesi beklenmektedir. Bu gelişmeler, iletişim eğitiminin sorunlarına ve mevcut koşulların gerektirdiği ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden düzenlenmesi gerektiğine yönelik tartışmaları gündeme getirmiştir. Bu çerçevede mevcut programların değişen iletişim ortamı ve gazetecilik anlayışına yönelik bir eğitimi ne ölçüde karşıladığı, günümüz koşullarına uygun gazeteci profilinin nasıl yetiştirilmesi gerektiği gibi meseleler ilgili literatürde öne çıkan konulardır. Bu tartışmalarda yeni ihtiyaçların neler olduğu ve bu kapsamda mevcut programların eksikleri, uygulamalı derslerin programa nasıl ve ne ölçüde dahil edilmesi gerektiği gibi konular önemli sorun alanları olarak belirmektedir. Bu doğrultuda, bir yandan mevcut iletişim ve gazetecilik eğitiminin güncel gereklilikleri karşılamadığı eleştirisi yapılırken diğer yandan iletişim eğitiminin temel amacı ve niteliğinin ne olması gerektiği, üniversite eğitiminin öncelikleri ve amaçları ile sektörün beklentileri ve talepleri çerçevesinde üzerinde durulan önemli bir konudur. İletişim eğitimine ilişkin literatür incelendiğinde, eğitim programlarındaki teori ve pratik derslerin ağırlığı meselesinin her dönemde tartışmalı olduğunu görmek mümkündür. Günümüzde ise bu tartışmalara sadece teknolojik gelişmeler değil yükseköğretimde küresel olarak yaşanan piyasalaşma yönündeki dönüşümler de dahil olmuştur. Genel olarak iletişim ve daha özelde gazetecilik eğitimine ilişkin tartışmalar, önceleri bir yanda “kamu yararı” “toplumsal sorumluluk” gibi kavramlar diğer yanda sektörün talepleri ekseninde şekillenirken bugün yükseköğretim piyasa ilişkisine dair daha genel politikalar da bu tartışmalara dahil olmaktadır. Yükseköğretimde küresel olarak yaşanan kitleselleşme, uluslararasılaşma gibi yönelimler ile onların sonucu olarak ortaya çıkan akreditasyon gibi çeşitli uygulamalar ve standardizasyon genel olarak lisans programlarında belirli değişimleri yönlendirmektedir. Benzer şekilde staj gibi gereklilikler de sektör ile üniversite arasında bir ilişki kurulmasına yönelik bir eğilimi içinde barındırmaktadır. Bu çerçevede yükseköğretimin niteliği ve amacı ile sektörün talepleri arasındaki ilişki yeniden tartışılmaya başlanmış, iletişim ve gazetecilik eğitimine ilişkin literatüre tartışmaların bu boyutları da dahil olmuştur. Diğer yandan, kitleselleşmenin bir sonucu olarak açılan çok sayıda yükseköğretim kurumu ve Türkiye özelinde bakıldığında plansız bir şekilde açılan bölümler, birçok alanda ihtiyaçtan fazla sayıda mezun verilmesine neden olmaktadır. Gençlerin iş bulma konusundaki endişelerini artıran bu durum öğrencilerin üniversite ile kurdukları ilişkiyi ve üniversite eğitiminden beklentilerini de etkilemektedir. İletişim eğitiminin nasıl olması gerektiği ile ilgili tartışmalarda, mevcut eğitimin öğrencilerin ihtiyaç ve beklentilerini ne ölçüde karşıladığı sorusu ve dolayısıyla öğrencilerin görüşleri ve değerlendirmeleri önemli bir yere sahiptir. Çalışma, literatürde bu eksenlerde yoğunlaşan tartışmalardan yola çıkarak dikkatini iletişim öğrencilerinin medya sektörüne ve iletişim eğitimine yönelik değerlendirmelerine yoğunlaştırmaktadır. Bu doğrultuda iletişim fakültesi öğrencilerinin hem gelecekte çalışmalarının muhtemel olduğu sektöre nasıl baktıklarını ve buna paralel olarak iletişim eğitiminden ne beklediklerini, neye ihtiyaç duyduklarını, mevcut eğitime yönelik değerlendirmeleri, sektöre ve istihdam koşullarına ilişkin görüşleri ile beklentileri arasında nasıl bir ilişki olduğunu, ya da olup olmadığını anlamaya çalışmak çalışmanın temel motivasyonudur. Çalışma bu doğrultuda şu sorulara cevap aramaktadır: • Günümüzde yeni teknolojik gelişmelerle şekillenen medya sektörünü ve buradaki istihdam koşullarını öğrenciler nasıl değerlendirmektedir? • Bu koşullar altında öğrenciler ne tür bilgi ve becerilere ihtiyaç duymaktadır? • Bu kapsamda öğrenciler iletişim eğitiminden neler beklemektedir? Çalışma, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Öğrenciler yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan formları yazılı olarak cevaplamışlardır. Araştırmada öğrencilere öncelikle medya sektöründe çalışmayı tercih edip etmedikleri sorulmuş; daha sonra ise istihdam olanakları ve koşulları, alanda çalışmak için gerekli gördükleri bilgi ve becerilerin neler olduğu ve programdan ne bekledikleri, neye ihtiyaç duydukları gibi konuları içeren sorular yöneltilmiştir. Çalışma, iletişim alanında 4 yıllık bir eğitim alan gençlerin, ilerideki olası çalışma alanları olan medya sektörüne ve gazetecilik mesleğine yönelik düşüncelerini, bu alanı nasıl algılayıp değerlendirdiklerini görmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda özellikle teknolojik değişimlerle birlikte öğrencilerin iletişim fakültesi programlarından beklentilerini ve ihtiyaçlarını anlamayı sağlayacak noktalara ışık tutmaktadır. Çalışmada hem iletişim fakültesi programlarının gelecekte daha yoğun şekilde kendisini hissettirebilecek ihtiyaçlarının tespit edilmesinde hem de bu yönde atılacak adımlarda dikkate alınması gerekli olan öğrenci görüşleri ve ihtiyaçlarına ilişkin bulgulara ulaşmak mümkün olmuştur. Araştırmada elde edilen bulgular, betimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir. Bulgular mevcut yapısal koşulların ve görüşme sorularının birbiriyle ilişkisini de dikkate alacak kapsamlı bir değerlendirmeyi gerekli kılsa da temel olarak şunlara işaret edilebilir: Öğrencilerin medya sektörüne ve gazetecilik mesleğine yönelik değerlendirmelerinde yapısal sorunlara yönelik değerlendirmeler (siyasal konjonktür ve medya sektörünün genel sorunları) teknik bilgi ve çekirdek becerilerden daha çok ön plana çıkmaktadır. Özellikle medya sektöründe çalışma konusunda öğrencilerin yeni teknolojilerle bağlantılı bilgi ve beceriler ile ilgili sorunlardan çok yapısal sorunlardan kaynaklanan kaygılarının daha yüksek olduğunu ve teknik bilgiye yönelik kaygının bu açıdan ikinci planda kaldığını söylemek mümkündür. Bir diğer altı çizilmesi gereken nokta ise öğrenciler, yeni teknolojilerin gerektirdiği bilgi ve beceriler yerine, daha temel sayılabilecek, yabancı dil bilgisi, iletişim becerileri vb. nitelikleri önemli bulmaktadır. Öğrencilerin düşüncelerinin ve gereksinimlerinin onların ifadeleriyle tespit edilmesi ve görünür kılınması, çalışma açısından önemli bir unsurdur. Çalışmanın iletişim eğitiminin geleceğine dair tartışmalara bir katkı sunması umulmaktadır.