BİYOLOJİK AJAN KULLANAN ROMATOLOJİ HASTALARINDA KANSER GELİŞİMİ, TEK MERKEZ DENEYİMİ


Göveç Gıynaş N.

9.İyiKlinisyenlik İçin İpuçları Toplantısı, Girne, Cyprus (Kktc), 6 - 08 January 2023, pp.1

  • Publication Type: Conference Paper / Full Text
  • City: Girne
  • Country: Cyprus (Kktc)
  • Page Numbers: pp.1
  • Ankara University Affiliated: Yes

Abstract

1Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları A.B.D.-Romatoloji B.D.

Giriş:  Romatolojik hastalıklar, belirli kanser ve enfeksiyon gelişimi açısından topluma göre daha yüksek risk altındadır.  Bunun en önemli sebebi hastalığa bağlı inflamasyonun tümör gelişimi ve ilerlemesinde önemli bir rol oynamasıdır. Bu, özellikle biyolojik DMARD (b-DMARD) dahil olmak üzere immünomodülatör tedavilerin yaygın kullanımı ile bu hastalarla ilgili endişeleri artırmıştırBizde çalışmamızda biyolojik tedavi alan ve malignite gelişen hastaların klinik özelliklerini belirlemeyi amaçladık.

Yöntem: Kasım 2021-Kasım 2022 tarihleri arasında kliniğimize başvuran, biyolojik ajan alan ve takipte malignite gelişen hastalar retrospektif olarak değerlendirildi. Biyolojik ajan alan ve patoloji ile kanıtlanmış kesin malignite tanısı konulan 19 hastadan, biyolojik ajan başlandıktan sonra, son 3 yıl içinde malignite gelişen 11 hasta son analize dahil edildi. Bu hastaların klinik, laboratuar ve tedavi özellikleri kaydedildi.

Bulgular: Analizlere dahil edilen 11 hastadan 9’u kadın olup yaş ortalaması 57,4 (± 8.8 )’tü. Hastaların yedisi romatoid artrit (RA), dördü ankilozan spondilit (AS) tanısı ile takipli olup, tanı yaşı ortalama 37,4±11,6 saptandı. Malignite tanısından önce, hastaların %36,4 (n:4) c-DMARD tedavisini monoterapi olarak kullanmıştı. Malignite öncesi c-DMARD kullanımı, 5 hasta metotreksat (MTX), 5 hasta leflunomid (LEF), 9 hasta sülfasalazin (SLZ) ve 6 hastada hidroksiklorokin (HQ) şeklindeydi. Romatolojik tanı anından malignite tanısı alana kadar geçen ortalama süre 18,5±10,5 yıldı. Malignite tanı yaşı medıan 57 (Q1-Q3: 55-59) yıldı. Hastaların %54,5’inde hipertansyon, 1 hastada diabetus mellitus tanısı mevcut olup, bir hastanın da ailesinde malignite öyküsü mevcuttu. Hastaların 8’i (%72,7) hiç sigara kullanmamıştı. Malignite öncesi b-DMARD kullanım süresi ortanca 38 ay (Q1-Q3:24-60) idi. Malignite tanısından önce b-DMARD kullanım durumu tablo-1 de belirtilmiştir. En sık gelişen malignite, papiller tiroid kanseriydi (%36,4) (Tablo-2). Malignite tanı sonrası toplam 5 hastada b-DMARD kullanımına devam edilmiş ve 3 hastaya rituksimab (%27,3), 1 hastaya golimumab (%9,1), 1 hastaya da Rituksimab ve abatacept (%9,1) verilmişti. Malignite sonrası b-DMARD başlanma süresi ortalama 10,6±6,1 ay idi .

Tartışma: Romatolojide yaygın olarak kullanılan b-DMARD’ların potansiyel yan etkilerinden biri de malignite riskidir. Üç büyük meta-analiz ve sedef hastalığı dahil olmak üzere birçok duruma ilişkin gözlemsel bir çalışmada, TNF-inhibitörü kullanımıyla non-melanom cilt kanseri ve lenfoma riskinin arttığı bildirilmiştir (1-3). Başka bir meta-analizde romatoid artritli hastalarda, lenfoma riski (OR 2.14; %95 GA 0.55–8.38), non-melanom cilt kanseri riskinden (OR 1.37; %95 GA 0.59–3.19) daha yüksekti (4). Bizim çalışmamızda RA tanısı olan ve b-DMARD alan biri multıple myelom, diğeri T hücreli large granüler lenfositik lösemi olan toplam iki hastada hematolojik malignite saptandı. 2019’da yayımlanan Lee ve arkadaşlarının yaptığı, 1885 RA hastasının retrospektif olarak değerlendirildiği çalışmada erkeklerde akciğer malignitesi ve  lösemi riskinde artış görülürken, kadınlarda tiroid kanseri, rahim ağzı kanseri ve non-hodgkın lenfoma riskinde artış görülmüş. Bu çalışmada konvansiyonel yada biyolojik DMARD kullanımı ve kanser gelişimi arasında ilişkili bulunmamış (5). Bizim çalışmamızda da b-DMARD kullanan 4 hastada tiroid kanseri saptanırken, bunların 2 tanesi RA tanısı mevcuttu.