Görme Bozukluğu Olan Çocuklarda Yaşam Kalitesi ve Hemşirelik Bakımı


Azak Yıldız F., Sezer T. A.

Nuh Naci Yazgan ulusal Sağlık Bilimleri Kongresi, Kayseri, Türkiye, 3 - 04 Mayıs 2024, ss.96-97, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Kayseri
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.96-97
  • Ankara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç: Bu çalışmanın amacı görme bozukluğu olan çocuklarda yaşam kalitesi ve hemşirelik bakımına yönelik güncel literatürü gözden geçirmektir.
Ana Metin: Görme bozukluğu, bir kişinin normal bir şekilde görememesi durumunu ifade eder. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) görme bozukluğunu görmenin azalması ve körlük olarak iki kategoride sınıflandırmaktadır. Kırma kusurları görmenin azaldığı önlenebilir bir görme problemidir. Yapılan çalışmalar ve DSÖ raporları, görme bozukluklarının birinci, görme kaybının ikinci nedeninin kırma kusurları olduğunu, görme bozukluklarının ise %43’ ünün kırma kusurlarından kaynaklandığını bildirmektedir. Uzağı ve yakını görememe gibi kırma kusurları ise çocukluk çağında sık rastlanan ve çocuğun yaşam kalitesini etkileyen önemli bir görme bozukluğudur. Görme bozukluğu olan çocukların yaşam kalitesi birçok faktörden etkilenebilir. Bu etkiler, çocuğun görme bozukluğunun türü, şiddeti, erken teşhisi ve tedavisi gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişebilir. Genel olarak eğitim ve öğrenme hayatı (okul işlevselliği), sosyal etkileşim ve ilişkiler, günlük aktiviteler ve bağımsızlık, duygusal sağlık, fiziksel aktiviteler ve spor alanlarında çocuğun yaşam kalitesinin etkilendiği bilinmektedir. Literatürde görme bozukluğu olan çocukların okuma ve yazma gibi görsel beceri gerektiren konularda, çevrelerindeki insanlarla etkileşimde, günlük yaşamlarında bazı aktiviteleri yerine getirmede zorluklar yaşayabildikleri görülmüştür. Bu durum çocukların akademik başarılarını ve öğrenme motivasyonlarını etkileyebildiği gibi sosyal olarak arkadaşlık kurma, oyunlara katılma veya grup etkinliklerine katılma gibi durumlarda güçlükler yaşayabildiklerini göstermiştir. Bu güçlükler görme bozukluğu olan çocukların bağımsızlık duygularını ve özgüvenlerini etkileyebilir. Duygusal sağlık açısından değerlendirildiğinde görme bozukluğu olan çocuklar, diğerlerinden farklı olduklarını hissedebilir ve dışlanmışlık hissi, özsaygı sorunları ve depresyon gibi duygusal sorunlar ortaya çıkabilir. Fiziksel işlevsellik alanında ise görme bozukluğu olan çocukların, fiziksel aktivitelere ve spor etkinliklerine katılmada zorluklar yaşayabildiği görülmüştür. Az gören veya körlük yaşayan bireylerle sağlıklı gören bireyler arasında yapılan yaşam kalitesi çalışmalarında görme problemi yaşayan bireylerin diğer insanlara göre bağımsız hareket etme, kültürel faaliyetlere katılım gibi pek çok alanda kendilerini yetersiz hissettiklerini ve bu faaliyetleri gerçekleştirmede zorluk yaşadıklarını belirtmişlerdir.
Sonuç: Sonuç olarak, görme bozukluğu ile ilgili yapılan çalışmaların hem dünyada hem de ülkemizde çocuklardaki görme bozukluğuna ait çok az bilgi vardır. Bu derleme, görme bozukluğu olan çocukların yaşam kalitesinin değerlendirilmesinde eksiklik olduğunu göstermiştir. Çocuk hemşireleri, görme bozukluğu olan çocuklara karşı daha duyarlı olmalı, bakımını planlarken çocukların yaşam kalitesi işlevlerini değerlendirmeli ve onların etkilenim durumlarına göre eğitim ve danışmanlık rollerini gerçekleştirmelidirler.
Anahtar Kelimeler: Görme, Yaşam Kalitesi, Çocuk Hemşireliği.