Anne Bebek Bağlanmasında Mindfulness Desteği


Fındık E.

2. Uluslararası 4. Ulusal Doğuma Hazırlık Eğitimi ve Eğiticiliği Kongresi , İzmir, Türkiye, 27 - 30 Ekim 2022, ss.81-82

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İzmir
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.81-82
  • Ankara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Anne Bebek Bağlanmasında Mindfulness Desteği Dr. Ezgi Fındık
(Ankara Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü) efindik@ankara.edu.tr

Anne-bebek bağlanması ya da bakımveren-bebek bağlanmasında mindfulness temelli uygulamaların etkisinden söz etmeden önce bağlanmanın tanımını yapmak yerinde olacaktır. Bağlanma en temel anlamda “bakımveren ve bebek arasında kurulan duygusal bağ” olarak tanımlanabilir. Yalnızca insan türünde değil memelilerin tamamında görülen bir olgu olarak bağlanma “Psikobiyolojik olarak uyumlu organizmalar arasındaki senkronun interaktif düzenlemesi” olarak da tanımlanabilir. Bağlanma Kuramı’nı ortaya koyan Bowlby’e göre bakımveren ve bebek arasında kurulan güvenli bağlanma ilişkisi en temelde bebeğe dünyanın güvenli bir yer olduğu bilgisini sağlar ve güvenli bağlanma ancak “doyum sağlanan, keyif veren, sıcak ve samimi bir ilişkilenmenin tutarlı ve sürekli olarak” sağlanması ile mümkündür. Basitçe tarif etmek gerekirse böyle bir ilişki bebeğin ihtiyaçlarını ifade etmek üzere gösterdiği işaretlerin bakımveren tarafından okunması ve ardından bakımveren tarafından yeterince ve zamanında karşılanmasıyla oluşan güven duygusu üzerine kurulur. Bağlanma, içinde nörokimyasal değişimleri de barındıran nörobiyolojik bir süreçtir. Bebeğin davranışları, bağlanmada önemli bir rol oynayan oksitosin hormonunun bakımverenin sisteminde daha fazla üretilmesi tetikler ve bunun sonucunda ortaya çıkan duyarlı bakım davranışları da bebeğin davranışlarını da yeniden tetikleyerek birbirini besleyen bir döngü oluşmasını sağlar. Dolayısıyla bağlanma ilişkisi tek yönlü değil, iki yönlü çalışan bir sistemdir. Böyle bir ilişkiden sağlanan fayda bebeğin sinir sistemine içkin hale gelerek bir sonraki kuşakta kendisi yetişkin olduğu gösterdiği bakımveren davranışlarının duyarlılığında belirleyicidir. Bowlby’e göre bağlanma “anne-bebek bağlanma iletişimleri en güçlü hisler ve duygular eşliğinde meydana gelir” ve “bu bağlanma ve iletişimlerin meydana geldiği bağlam; yüz ifadesi, duruş, ses tonu, fizyolojik değişiklikler, hareket temposu ve yeni başlayan eylemden oluşur”. Bağlanma sisteminin ortaklaşa yaratılması, bakımverenin iki yönlü etkileşimsel düzenleme yoluyla çocuğun duygulanım durumlarını düzenlemesine olanak sağlar. Etkileşimsel düzenlemenin ilk boyutu, bakımveren ve bebeğin duygulanım senkronizasyonunun sağlanmasıdır. Böyle bir bağlamda bakımveren, bebeğin duygulanımlarına benzer bir duygulanımla besleyerek senkronizasyonu sağlar. İkinci boyut ise etkileşimsel onarımdır. Etkileşimsel onarım süreci, yalnızca pozitif duygulanımlara bakımveren tarafından eşlik edilmesini değil, bunun yanında negatif duygulanım halinde, henüz sinir sistemi kendi kendini regüle edecek kadar gelişmemiş bebeğin koregüle edilmesini de içerir. Güvenli bağlanma ancak duygulanım senkronizasyonu ve negatif duygulanım halinde buna da duyarlılıkla eşlik edebilen bir bakımverenin varlığıyla inşa edilebilir. Araştırmalar, bir annenin bir bebeğe uyum sağlama, düzenleme ve uygun şekilde yanıt verme yeteneğinin önemli ilişkisel ve gelişimsel etkileri olduğunu göstermiştir. Peki, mindfulness pratikleri bu süreci nasıl etkilemektedir? “İçinde bulunulan andaki iç ve dış deneyimlere bilinçli bir dikkat göstermenin bir yolu” olarak tanımlanabilecek mindfulness, kişinin sinir sisteminin stres yaratan durumlar içindeyken oksitosin salınımını inhibe eden adrenalin hormonun artışına neden olan stres tepkiselliğine girmeden, strese neden olabilecek uyaranlar karşısında farkında kalarak uyaran ile “sakin ve bağlantıda” bir ilişki kurabilmesini destekler. Yapılan araştırmalar, mindfulness temelli uygulamaların annelerin bebeklerinin ihtiyaçlarına işaret eden işaretlerini diğer müdahale programlarına göre daha iyi okuduklarını, böyle bir ilişki içinde bebeklerin sosyal-duygusal gelişimlerinin daha iyi olduğunu1;

page81image1897231152

81

“2. Uluslararası, 4. Ulusal Doğuma Hazırlık Eğitimi ve Eğiticiliği Kongresi”

mindfulness pratikleri ile doğuma hazırlanan annelerin depresyon düzeylerinin daha düşük olduğunu2,3, bu annelerin pretanal2,3,4,5 ve postnatal4,5 bağlanma düzeylerinin daha yüksek olduğunu göstermiştir. Çocuk gelişimi açısından oldukça önemli olan güvenli ve sağlıklı bağımsızlaşma, bakımverenle kurulan güvenli bir bağlanma ilişki ile gelecektir. Bu bağlamda, doğuma hazırlık sürecinde uygulanan programlarda mindfulness temelli uygulamaların tercih edilmesinin, bakımveren ve bebeğin prenatal ve postnatal bağlanma süreçlerinin desteklenmesi açısından verimli sonuçlar yaratacağı düşünülmektedir.

KAYNAKÇA:

Mindfulness12
2Tsao, C. M., Hsing, H. C., Wang, H. H., & Guo, S. H. M. (2019). The factors Related to

Maternal-Fetal Attachment: Examining the Effect of Mindfulness, Stress and Symptoms during Pregnancy. Archives of Nursing Practice and Care, 5(1), 001-007.
3Hicks, L. M., Dayton, C. J., Brown, S., Muzik, M., & Raveau, H. (2018). Mindfulness moderates depression and quality of prenatal attachment in expectant parents. Mindfulness, 9(5), 1604-1614.

4Cohen, J. S. (2010). Mindfulness and self-compassion in the transition to motherhood: a prospective study of postnatal mood and attachment. Columbia University.
5Williams, A. N. (2015). The impact of mindfulness-based prenatal yoga on maternal attachment (Doctoral dissertation).

1Lönnberg, G., Niemi, M., Salomonsson, B., Bränström, R., Nissen, E., & Jonas, W. (2021).

page82image1898074384page82image1898077920

Exploring the Effects of Mindfulness-Based Childbirth and Parenting on Infant Social-

page82image1898078128 page82image1898078336

Emotional Development.

(8), 2009-2020.