Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, vol.5, no.9, pp.33-42, 2023 (Peer-Reviewed Journal)
It is an undeniable fact that the Hungarians, who have a deep-rooted historical background, had a close and
intense relationship with various tribes, especially Turkic tribes. The Hungarians shared a common past with the
Uralic tribes before they appeared on the stage of history independently. After the disconnection between the
Uralic tribes over time, the Hungarians developed linguistically and ethnically independently, and the period called
Hungarian prehistory (magyar őstörténet) began to form.
The Hungarian prehistory is an extremely important period in terms of Turkish-Hungarian relations, and the
early relations of Hungarians with various Turkic tribes started and continued during this period. The history of
this period's relationships dates back to the 5th century and continues until the Hungarians settled in their current
homeland, the Carpathian Basin, in the 9th century. In this process, which lasted for about five hundred years, the
Hungarians lived under the domination of Turkic tribes or in their neighborhood and had frequent contact with the
Turkic tribes. Although it is difficult to describe this early medieval period of the Hungarians in simple and precise
terms, the data available are at a level to reveal the extent of Turkish-Hungarian historical relations.
Foreign written medieval sources of the Hungarian language have an important place in the illumination of
this period, which is called Hungarian prehistory. Although recent studies have made important contributions to
this field, early written sources are of great importance in terms of forming a basis for these studies and shedding
light on the issue of Hungarian prehistory. Many foreign sources, especially sources written in Arabic, Persian and
Greek (Byzantine), are referenced in the illumination of this period, and Hungarians are identified with Turkic
tribes in these sources. The Proto-Hungarians first appeared in the geography source written in the 10th century
by Ceyhânî (died 330/942), a scientist and statesman, and in the later Arabic and Persian sources created on the
basis of these sources, they are mostly called as their own ethnonym (Hungarian) or the names of other Turkic
tribes. Later, in Greek (Byzantine) sources written in the 10th century, they are called as Turk. This study will
mostly be based on these main sources that witnessed the period by presenting concrete and direct data about the
Proto-Hungarians. Hungarian prehistory research and Hungarian literature, which are based on these foreign
sources, constitute another source material of our study.
The Hungarians are likely to have interacted with numerous Turkic tribes during this time, as their preestablishment history is linked to the history of Inner Asia. However, in this study, the Turkish interaction of the
Proto-Hungarians, which can be proven through linguistic facts and historical sources, is emphasized. On this
occasion, it is also aimed to summarize the early history of Turkish-Hungarian relations.
Köklü bir tarihsel geçmişi olan Macarların tarih boyunca çeşitli kavimlerle, özellikle de Türk kavimleriyle
sıkı ve aynı zamanda yoğun bir ilişkisinin olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Macarlar bağımsız bir şekilde tarih
sahnesine çıkmadan önce Ural kavimleriyle ortak bir geçmişi paylaşmıştır. Zaman içinde Ural kavimleriyle
aralarındaki bağın kopmasının ardından Macarlar dilsel ve etnik açıdan bağımsız gelişme göstermiş ve Macar
kadim tarihi (magyar őstörténet) olarak adlandırılan dönem oluşmaya başlamıştır.
Macar kadim tarihi, Türk-Macar ilişkileri açısından son derece önemli bir dönem olup Macarların çeşitli
Türk kavimleriyle olan erken dönem ilişkilerinin temelleri bu dönemde atılmış ve bu ilişki günümüze kadar devam
etmiştir. Bu dönem ilişkilerinin tarihi V. yüzyıla dayandırılmakta ve IX. yüzyılda Macarların bugünkü yurtları
olan Karpat Havzası’na yerleşmesine kadar devam etmektedir. Yaklaşık beş yüz yıl süren bu süreç içinde Macarlar
Türk kavimlerinin hâkimiyeti altında veya komşuluğunda yaşayarak Türklerle çok sık temasta bulunmuşlardır.
Macarların bu erken Orta Çağ Dönemi’ni basit ve kesin ifadelerle anlatmak zor olsa da eldeki veriler Türk-Macar
tarihî ilişkilerinin boyutunu ortaya koyacak düzeydedir.
Macar kadim tarihi olarak adlandırılan bu dönemin aydınlatılmasında Macar dilinin erken dönem yabancı
yazılı kaynakları önemli bir yer teşkil etmektedir. Son dönemde yapılan çalışmalar bu alana önemli katkılar
sağlamakla birlikte erken dönem yabancı yazılı kaynaklar bu çalışmalara temel oluşturması ve Macar kadim tarihi
meselesine ışık tutması bakımından büyük bir önem arz etmektedir. Bu dönemin aydınlatılmasında başta Arapça,
Farsça, Yunanca (Bizans) yazılmış kaynaklar olmak üzere pek çok yabancı kaynak referans olmakta ve bu
kaynaklarda Macarlar Türk kavimleriyle özdeşleştirilmektedir. Kadim Macarlar ilk olarak Buharalı bilim insanı
ve aynı zamanda devlet yönetiminde söz sahibi olan Ceyhânî’nin (ö. 330/942) X. yüzyılın başlarında kaleme aldığı
coğrafya eserinde ortaya çıkmakta ve söz konusu eseri temel alarak oluşturulan daha sonraki Arapça ve Farsça
yazılmış kayıtlarda çoğunlukla kendi Etnonimleriyle (Macar) ya da başka Türk kavimlerinin adlarıyla
adlandırılmaktadır. Daha sonra X. yüzyılda kaleme alınan Yunanca (Bizans) kaynaklarda ise Türk adıyla
anılmaktadır. Bu çalışmada çoğunlukla kadim Macarlar hakkında somut ve doğrudan veriler sunularak döneme
tanıklık eden bu ana kayıtlar temel alınmaktadır. Söz konusu yabancı kayıtları temel alarak oluşturulan Macar
kadim tarihi araştırmaları ve Macar literatürü de bu çalışmanın bir diğer kaynak malzemesini oluşturmaktadır.
Macarların, yurt tutuş öncesi dönemi tarihi İç Asya tarihiyle bağlantılı olduğu için bu süre zarfında çok sayıda
Türk kavmiyle etkileşime geçmesi kuvvetle muhtemeldir. Fakat bu çalışmada kadim Macarların gerek dilsel
olgular gerekse tarihî kayıtlar aracılığıyla kanıtlanabilen Türk etkileşimi üzerinde durulmuştur. Bu vesileyle TürkMacar ilişkilerinin erken dönem tarihinin özetlenmesi de amaçlanmıştır.