Mülksüzleştirme Yolu ile Birikimin Yeni Aracı: Kamu Özel İşbirlikleri


Öztürk D., BAHÇE S.

Mülkiye Dergisi, cilt.47, sa.2, ss.739-770, 2023 (Hakemli Dergi) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 47 Sayı: 2
  • Basım Tarihi: 2023
  • Dergi Adı: Mülkiye Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.739-770
  • Ankara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Marx, krizlerin kapitalist sisteme içkin olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca krizleri kendi bünyesinde taşıyan kapitalist sistemin yani sermaye birikiminin devamlılığı, sermayenin kendisini ve karşıtını -emeği- yeniden üretmesini gerektirmektedir. Kapitalizm bu çelişkilerin üstesinden gelmek için var olan paradigmayı dönüştürmekte veya gerekirse yeni paradigmalar üretmektedir. İşte özellikle 1980’lerden itibaren yoğunlaşan ‘neoliberal saldırı’, kapitalizmin sistemik krizlerinin arttığı, kârlılık oranlarının düşüp, içe kapalı ekonomilerin egemenliğinde sermaye birikiminin yayılacak alan bulamadığı bir döneme denk gelmektedir. Kriz içindeki kapitalist sistemin sermaye birikim araçlarında, neoliberal versiyonu sayesinde akıl almaz bir çeşitlenmeye şahit olunmuştur. Serbestleştirme ve metalaştırma politikaları üzerine yükselen reform paketleri, neoliberal paradigma dönüşümünün tavsiye veya zor yolu ile kabul ettirdiği temel araçlarıdır. Hayatın her alanının piyasalaştırılıp metalaştırıldığı, yabancılaşmanın arttığı, birikim araçlarının modernleşmiş ve çeşitlenmiş olduğu neoliberalleşme sürecini Harvey ‘yeni emperyalizm’ olarak değerlendirmektir. Harvey, ilk birikim sürecini tarihsel bir süreç olarak değil ‘toplumsal bir süreç’ olarak ele alır. Dolayısı ile ilk birikim sürecinin devamlılık içerdiğini ifade eder. Bu devamlılığa vurgu yapmak üzere ilk birikim kavramı yerine ‘accumulation by dispossesion’ (el koyarak birikim veya mülksüzleştirme yolu ile birikim) kavramını kullanmakta ve neoliberal küreselleşme ile mülksüzleştirme araçlarının çeşitlendiğini savunmaktadır. Harvey’e göre neoliberalizmin birikim araçlarından biri de özelleştirmelerdir. Ancak özelleştirmenin istenmeyen sonuçlarının ardından yerini daha ideolojik yeni bir araç almıştır: ‘Kamu özel işbirliği uygulamaları’ (KÖİ). Bu sözleşme modeli, modern anlamda ilk kez 1990’larda Birleşik Krallık tarafından kullanılmıştır. KÖİ, kamu yararına bir model olarak tanıtılmakla beraber kamunun mülksüzleştirilmesinin yeni bir aracı olmaktan ötesi değildir. Hatta KÖİ uygulamaları, özelleştirmenin sınırlılıklarını -kamusal varlığın miktarı- ortadan kaldırmakta, sermayeye sınırsız bir tahakküm alanı açmaktadır. Ayrıca bu model çeşitli garantiler vererek özel sektörün özelleştirme uygulamalarında yüklenmek zorunda kalacağı yükümlülükleri ve riskleri de hafifletmektedir. Bu makale, KÖİ uygulamalarının içinde barındırdığı tarihsel, toplumsal ilişkileri dikkate alarak, eleştirel ekonomi-politik bir perspektiften KÖİ’lerin sermaye birikimi sürecindeki rolünü incelemeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmadan hareketle ulaşılan sonuç, neoliberal kapitalizmin güncel birikim araçlarından birinin KÖİ uygulamaları olduğudur.
Marx states that crises are immanent for capitalist system. In addition, the continuity of the capitalist system, that is, capital accumulation, which carries the crises within itself, requires the capital to reproduce itself and its opposite -labor. To overcome these contradictions, capitalism transforms the existing paradigm or, if necessary, produces new paradigms. Here, the ‘neoliberal attack’, which has intensified especially since the 1980s, coincides with a period when the systemic crises of capitalism increased, profitability rates decreased, and capital accumulation couldn’t find room to spread under the dominance of conservative economies. Thanks to its neoliberal version, an incredible diversification has been witnessed in the capital accumulation means of the capitalist system in crisis. Liberalization and commodification policies are the main means of the neoliberal paradigm’s reform packages, either through advice or force. Harvey evaluates the neoliberalization process, in which all areas of life are marketed and commodified, alienation increases, and the means of accumulation become modernized and diversified as the ‘new imperialism’. Harvey considers the initial accumulation process not as a historical process but as a ‘social process’. Therefore, he states the initial accumulation process includes continuity. To emphasize this continuity, he uses the concept of ‘accumulation by dispossesion’ instead of primitive accumulation and argues that neoliberal globalization and the means of dispossession have diversified. According to Harvey, one of the accumulation means of neoliberalism is privatization. However, after the unintended consequences of privatization, it was replaced by a new, more ideological means: ‘Public-private partnerships’ (PPP). This contract model was first used in the modern sense by the United Kingdom in the 1990s. Although PPP is promoted as a model for the public interest, it is nothing more than a new means of the dispossession of public. Even, PPP practices eliminate the limitations of privatization - the amount of public assets - and open an area of unlimited domination to capital. In addition, this model also alleviates the obligations and risks that the private sector will have to undertake in privatization practices by providing various guarantees. This article aims to examine the role of PPP in the capital accumulation process from a political economy perspective, taking into account the historical and social relations that PPP contains. The conclusion reached from this study is that one of the current accumulation means of neoliberal capitalism’s is PPP.