Turkish Association of Oral and Maxillofacial Surgery 32nd International Scientific Congress, Antalya, Türkiye, 5 - 09 Kasım 2025, ss.14, (Tam Metin Bildiri)
GİRİŞ: Konjenital lateral diş eksiklikleri, estetik ve fonksiyonel açıdan bireylerin yaşam kalitesini olumsuz
etkilemekte olup implant destekli protetik rehabilitasyon günümüzde en sık tercih edilen tedavi
seçeneklerinden biridir. Bununla birlikte, bu bölgelerde karşılaşılan vertikal ve horizontal kemik
yetersizlikleri, implant cerrahisinin başarısını kısıtlayan önemli bir faktör olarak öne çıkmaktadır. Bu
nedenle, ileri kemik kayıplarının yönetiminde sert doku yönetimi ve yumuşak doku optimizasyonu, uzun
dönemli başarı için kritik bir rol üstlenmektedir.
VAKA SUNUMU: 23 yaşında, sistemik hastalığı olmayan ve sigara kullanmayan kadın hasta, konjenital
lateral diş eksikliği nedeniyle ortodontik tedavi görmekteydi. Ortodontik tedavi sonrası yapılan klinik
muayenede, 12 nolu diş bölgesinde hem klinik hem radyolojik incelemede ileri derecede vertikal ve
horizontal kemik kaybı saptanmıştır. Daha önce farklı bir merkezde gerçekleştirilen xenogreft ve
politetrafloroetilen membran uygulaması, dokuların yapılan dental işlemler sonrası frajil hale gelmesi ve
primer kapanmanın sağlanamaması nedeniyle başarısız olmuştur. Hasta; Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi
kliniğine yönlendirilmiş; otojen greft ve palatal flep kullanılarak primer kapanmanın sağlanması
amaçlanmıştır. Postoperatif dönemde ilgili bölgenin doku kanlanması ultrasonografik yöntemler ile non-
invaziv olarak değerlendirilmiş ve iyileşme süreci düzenli aralıklarla izlenmiştir.
SONUÇ: Bu olgu, implant öncesi ciddi kemik yetersizliklerinin yönetiminde otojen greft ve uygun flep
tasarımının önemini ortaya koymaktadır. Ayrıca ultrasonografinin, yumuşak ve sert doku ogmentasyonu
sonrası bölgesel kanlanmanın ve iyileşme dinamiklerinin değerlendirilmesinde kullanılabileceğini
göstermektedir. Multidisipliner ve görüntüleme destekli yaklaşımların, dentoalveolar cerrahide prognozu
iyileştireceği düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: otojen greft, palatal flep, ultrasonografi
OBJECTIVE: Congenital lateral tooth deficiencies have a negative impact on individuals' quality of life
from both an aesthetic and functional perspective, and implant-supported prosthetic rehabilitation is one
of the most commonly preferred treatment options today. However, vertical and horizontal bone
deficiencies encountered in these areas are a significant factor limiting the success of implant surgery.
Therefore, hard tissue management and soft tissue optimization play a critical role in long-term success.
CASE PRESENTATION: A 23-year-old female patient with no systemic diseases and a non-smoker was
treated orthodontically due to congenital lateral tooth absence. During the clinical examination following
orthodontic treatment, advanced vertical and horizontal bone loss was detected in the region of tooth
number 12, both clinically and radiologically. A previous xenograft and polytetrafluoroethylene membrane
application performed at a different center was unsuccessful due to the tissues becoming fragile after the
dental procedures and the lack of primary closure. The patient was referred to the Oral and Maxillofacial
Surgery Department, which aimed to achieve primary closure using autogenous graft and palatal flap. In
the postoperative period, tissue perfusion in the relevant area was assessed non-invasively using
ultrasonographic methods, and the healing process was monitored at regular intervals.
RESULT: This case highlights the importance of autogenous grafting and adequate flap design in the
management of severe bone deficiencies prior to implant placement. It also demonstrates that
ultrasonography can be used to evaluate local blood flow and healing dynamics following soft and hard
tissue augmentation. Multidisciplinary and imaging-guided approaches are considered to improve
prognosis in dentoalveolar surgery.
Keywords: autogenous graft, palatal flap, ultrasonography