Kültürel Rölativizm Argümanlarının Cinsel Yönelim Farklılıklarının Tanınmasındaki Yeri


Altun K.

X. Hukuka Felsefi ve Sosyolojik Bakışlar Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, 7 - 09 Eylül 2022, ss.9-10

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.9-10
  • Ankara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Kültürel rölativizm teorisi, kültürün inançları şekillendirdiğini, değerler sistemini oluşturduğunu ve insan davranışlarını etkileyip biçimlendirdiğini savunur. Bu teoriye göre, evrensel doğrular ya da evrensel değerler olduğundan söz edilemez. Bu çalışmada hak ve özgürlüklerin evrensel mi yoksa kültürel olarak göreli mi olduğu tartışması çerçevesinde kültürel değerlerin cinsel yönelim farklılıklarının tanınmasındaki yeri ortaya koyulmaya çalışılacaktır. Rölativizm - evrensellik çatışmasına getirilen çözüm önerileri, evrensellik ile kültürel rölativizmin farklı ağırlıklarla bağdaştırıldığı yaklaşımları içermektedir.

Doktrinde bu tartışmanın iki ucunda yer alan ve iki yaklaşımdan ancak birinin benimsenebileceğini savunan yazarlar olduğu gibi, kültürel rölativizm ile evrensellik arasında bir tercih yapmak gerekmediğini savunan yazarlar da mevcuttur. İkinci görüş, evrensellik ile rölativizmi bağdaştırmak ve evrensel bir insan hakları anlayışının içinde rölativizme yer vermek gerektiğini ileri sürmektedir. Bu bağdaştırma çabası, evrensellik anlayışında katı-yumuşak, radikal-ılımlı gibi ayrımlara yer verilmesine sebep olmuştur. Bununla birlikte, insan haklarının evrenselliği varsayımının farklı anlayışlarında ortak bazı kabuller de yer almaktadır. İnsan onurunu zedeleyecek bazı davranışların kabul edilemez olduğu fikri, kültürel değerlerin hakların tanınması ve sınırlandırılmasındaki yerini, korunması gereken bir çekirdeğin dışına itmektedir. 

Heteronormativite, heteroseksüelliğin tek normal cinsel yönelim olduğunu kabul eden yaklaşımı ifade eder. Bu anlayışta tüm toplumsal değerler ve yaşam biçimleri bu çerçeveden yorumlanır, heteroseksüel olmayan ilişkilenme biçimleri dışlanır. Heteronormativitenin bazı kesimlerce, bir kültürel değer olarak ortaya koyulması, kültürel rölativizm - evrensellik tartışmasını gündeme getirmektedir. Bu kapsamda, cinsel yönelim farklılıklarının tanınmasında kültürel değerlerin etkisine ne ölçüde yer verileceğine ilişkin tartışmada esas olarak üç yol izlenebilir: (1) kültürel rölativizm katı bir şekilde kabul edilir ve cinsel yönelim farklılıklarının kabul edilmediği bir insan hakları uygulaması benimsenebilir, (2) insan haklarının evrenselliği katı bir şekilde benimsenebilir ve cinsel yönelim farklılıklarının korunmasının evrensel bir değer olarak kabul edilip edilmediğinin tespitinin yapılması gerekir, (3) kültürel argümanlarla insan haklarının evrenselliği bağdaştırılıp ılımlı/yumuşak evrensellik anlayışı benimsenebilir. Bu durumda, kültürel değerlerin kabul edilebilmesi için, öncelikle doktrinde ortaya konulmakta olan ortak çekirdekte yer alan değerlere müdahale etmiyor olması gerekmektedir. Bu değerler arasında yer alan ayrımcılık yasağı, nefret suçlarının meşrulaştırılmaması gibi değerler heteronormativiteyle doğrudan bağlantılıdır. Bu doğrultuda cinsel yönelim temelli ayrımcılık yasağı ve nefret suçlarına karşı alınacak diğer başka bazı önlemler, insan haklarının evrenselliği ve göreliliğinin bağdaştırılmasında korunan çekirdekteki değerler arasında yer almaktadır. Dolayısıyla, bu hususları içerecek biçimde insan onuruna müdahale eden kültürel görelilik iddiaları, kabul edilemezdir. Bununla birlikte bazı kesimlerce, cinsel yönelim farklılıklarının tanındığı bazı hususların bu ortak alanda yer almayabileceği savunulmaktadır. 

Sonuç olarak bu çalışmada, yukarıda çerçevesi çizilen değerlendirmeler ışığında kültürel rölativizmin cinsel yönelimlere ilişkin argümanları da ele alınarak, cinsel yönelim farklılıklarının tanınmasının kültürel değerler ve insan haklarının evrenselliği anlayışında nasıl bir yere oturduğu ortaya konmaya çalışılacaktır.