Ekokardiyografik pulmoner vasküler direnç (ePVR) ile diüretik yanıtı ilişkisi


Yılmaz G. C., Özbeyaz N. B., Kozluca V., Sayın T.

1. Avrasya Kalp Yetersizliği Kongresi, Antalya, Türkiye, 10 - 13 Ekim 2024, ss.11-12, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.11-12
  • Ankara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş: Akut dekompanse kalp yetmezliği (DKY) mortalitesi son derece yüksek bir klinik antitedir. DKY ile başvuran hastalarda sistemik konjesyon miktarı ile semptomatik ve klinik düzelme arasında negatif bir ilişki bulunmaktadır. Sistemik konjesyon ciddiyetinin belirlenmesi için de klinik bulgulardan laboratuvar, ekokardiyografik ve ultrasonografik çoklu değerlendirme yöntemlerine kadar birçok kompleks yöntem bulunmaktadır. Bu değerlendirme yöntemlerinden biri de son zamanlarda ön plana çıkan ve hastayı non-invazif olarak konjesyon ciddiyeti konusunda değerlendirmeyi mümkün kılan VEXUS Skorudur. Bu skor portal, hepatik ve renal venlerin birlikte değerlendirildiği kısmen kompleks olan ultrason temelli bir yöntemdir. Her ne kadar yapılması ve değerlendirilmesi kolay bir tetkik olsa da bu skorun kullanımı her sağlık kuruluşunda hem personel yetersizliği hem de gerekli ultrasonografik eğitimleri olan kardiyologların/pratisyenlerin bulunmaması sebebiyle her zaman mümkün olamamaktadır. Biz de çalışmamızda konjesyon ciddiyeti VEXUS skoru ile değerlendirilen DKY hastalarında VEXUS skoru ile CA-125 ilişkisini değerlendirmeyi amaçladık. Çalışmanın amacı VEXUS skorunu kullanmadan daha kolay erişilebilir ve değerlendirilebilir olan CA-125 biyomarkırının konjesyon ciddiyetini DKY hastalarında gösterebilme yeteneğini değerlendirmektir.

Metod: Çalışmaya DKY ile acil servise başvuran 23 sayıda hasta alınmıştır. Hastalara hastaneye indeks yatışları sırasında VEXUS skoru bakılmış ve yine indeks yatışlarında ki kanlarında CA-125 değerlerine bakılmıştır. Çalışma prospektif, gözlemsel olarak Ocak 2024-Temmuz 2024 arasında yapılmıştır. Çalışmaya alınan hastalar VEXUS skorlarına göre iki gruba ayrılmışlardır. VEXUS skoru 2 ve altı olan hastalar düşük konjesyon, 3 ve üzeri olan hastalar yüksek konjesyon grubu olarak kabul edilmişlerdir. Bu iki grup birbiri ile karşılaştırılmıştır. Çalışmanın temel hipotezi yüksek konjesyona sahip olan hastalarda CA-125 değerlerini daha yüksek bulunabileceği üzerinedir.

Bulgular: Çalışmaya alınan hastaların yaş ortalaması 71.1±14.6 olarak bulunmuştur. Hastaların 13(%56.5)’ü kadın bireylerden oluşmaktadır. Hastaların demografik verileri incelendiğinde iki grup arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır. Vexus evresi ileri olan hastalarda CA-125 değeri belirgin olarak yüksek bulunmuştur(24.4 (4.0-61.0) vs. 296.6 (31.0-1393.0), p = 0.003) (Tablo 1).       Yapılan korelasyon analizinde Vexus evresi ile CA-125 seviyeleri arasında anlamlı korelasyon bulunmuştur (rho:0.338, p = 0.004)(Resim 1).

Sonuç: Yüksek konjesyonu olan hastalarda CA-125 değerleri yüksek bulunmuştur. CA-125 DKY’si olan hastalarda yüksek konjesyon miktarını göstermek için iyi bir biyomarker olabilir. CA-125 kullanılarak daha kompleks yöntemlere gerek kalmaksızın konjesyon ciddiyeti belirlenebilir ve böylelikle daha erken agresif diüretik planlaması yapılarak hastalarda ki semptomatik ve klinik iyileşme hali daha erken sağlanabilir, hastaneye yatış süresi kısaltılarak hastane ve hastalık kaynaklı istenmeyen yan olaylar engellenebilir.