This study seeks to answer the question of how the phenomenon of forced displacement differentiates the everyday experiences of nomadic and sedentary Kurdish women and how it shapes their tactics against strategies. For this purpose, we borrow from Henri Lefebvre on how power is produced in everyday life and from Michel de Certeau on how power is consumed. Combining Lefebvre’s power with de Certeau’s tactics, we provide an opening to Deniz Kandiyoti’s concept of patriarchal bargaining. We argue that forced displacement creates the conditions for the masculine restoration of the Kurdish women’s movement, and that women respond with a ‘women’s restoration’ approach. We use qualitative research methods with an interpretivist approach to answer the research questions. As a result, although the experience of forced displacement has caused deep suffering, inequalities and traumas, it has also increased the tendency towards politicisation and has shaken patriarchal codes, putting masculinity in crisis in many ways. The tactics used by nomadic and sedentary women within the different power relations before and after forced displacement, i.e. patriarchal bargaining and women’s restoration, were also different.
Bu çalışmada zorla yerinden edilme olgusunun göçebe ve yerleşik Kürt kadınların gündelik yaşam deneyimlerini nasıl farklılaştırdığını ve stratejilere karşı taktiklerini nasıl şekillendirdiğine cevap aranmaktadır. Bu amaçla gündelik yaşamda iktidarın nasıl üretildiğini Henri Lefebvre’den, iktidarın nasıl tüketildiğini Michel de Certeau’dan ödünç alarak anlamaya çalışıyoruz. Lefebvre’nin iktidarını De Certeau’nun taktikleriyle birleştirilerek Deniz Kandiyoti’nin ataerkil pazarlık kavramı ile geliştiriyoruz. Zorla yerinden edilmenin Kürt kadın hareketinin eril restorasyon koşullarını oluşturduğunu ve kadınların buna “kadın restorasyonu” yaklaşımıyla cevap verdiğini iddia ediyoruz. Zorla yerinden edilme deneyimi derin acılara, eşitsizliklere ve travmalara sebep olsa da aynı zamanda siyasallaşma eğilimini güçlendirmiş ve ataerkil kodları sarsarak erkekliği birçok bakımdan krize sokmuştur. Göçebe ve yerleşik kadınlar zorla yerinden edilme öncesi ve sonrası farklı iktidar ilişkileri içerisinde pratik ettikleri taktikleri yani ataerkil pazarlık ve kadın restorasyonları da farklı olmuştur.