Arzu Coğrafyasına Dair Bir “Oluş” ve “Kaçış” Denemesi


Creative Commons License

Öksüz M.

Psikocoğrafya, Nurettin Özgen,Elvan Melek Ertürk, Editör, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, ss.157-184, 2021

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2021
  • Yayınevi: Nobel Yayın Dağıtım
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Sayfa Sayıları: ss.157-184
  • Editörler: Nurettin Özgen,Elvan Melek Ertürk, Editör
  • Ankara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Arzu kavramı Platon’dan Aristoteles’e, Freud’dan, Lacan’a ve oradan Deleuze’e kadar birçok kişinin ilgisini çekmiştir. Arzu Deleuze ve Guattari’ye gelene kadar eksiklik olarak ele alınmıştır. Platon (2006: 41) arzuyu gerçekliğin yoksunluğu olarak ele alırken Aristoteles (2014: 65) ise eksikliğin giderilmesi olarak tanımamıştır. Hobbes (2013: 36) da benzer şekilde arzuyu nesnenin yokluğuna bağlamıştır. Freud benzer görüşleri paylaşmakla birlikte arzuyu Oedipusa hapsederek eksikliği ailenin içinde arar. Lacan’ın erken dönem metinlerinde de bilinçdışının dil ile yapılanmış olması tespiti dışında arzu yine eksiklik olarak kodlanır. Deleuze ve Guattari ise arzuyu Marksist kuramında alt yapıya yerleştirilen ekonomi gibi, alt yapıya yerleştirirler. Değişim için insanların başka bir toplumu, başka bir yaşamı arzulamaları gerekir (Deleuze ve Guattari, 2017:9). Eğer arzuyu gerçekten nesnenin eksikliği üretmiş olsaydı, eksiklik nesnenin özünde olması gerekirdi. Bu açıdan arzu bir şey üretiyorsa ürettiği şey gerçektir. Arzu hiçbir şeyden yoksun değildir; nesnesinden yoksun değildir. Daha ziyade arzuda eksik olan öznedir; arzu sabit bir özneden yoksundur, bastırma olmadıkça sabit bir özne yoktur. Arzu bu açıdan bir makinedir, üretim sürecinden koparılan bir makinedir (Deleuze ve Guattari, 2017: 47). Arzu alt yapıda yer aldığı için ihtiyaçlar arzuyu üretmezler aksine arzu ihtiyaçları üretir. Çünkü bir şeyin üretimi var olan eksiklik temelinde organize edilmez, aksine arzu eksikliği üretir ve çoğaltır. Bu açıdan toplumsal üretim belli koşullar altındaki arzulama üretimidir (Deleuze ve Guattari, 2017: 50). Arzulama üretimi özgür değildir, onun üzerinde toplumsal baskı bulunur. Toplumsal baskı arzuyu ele geçirir; arzu ele geçirilmeye elverişli olduğu anda işini görür (Deleuze ve Guattari, 2017: 238). Toplumsal makineler tarafından sürekli bozulurlar, bu sebeple bozulmaksızın ve kodlanmaksızın çalışmazlar.