Mülkiye Dergisi, cilt.47, sa.5, 2023 (Hakemli Dergi)
Cumhuriyetin 100
yılını tamamladığı bir dönemde Türkiye’de kriminoloji disiplinine, temel hak ve
özgürlüklere karşı devlet güvenliğini esas alan, ‘güvenlik çalışmaları’
paradigması hâkimdir. Bu yazı eleştirel bir ‘kriminolojik imgelem’ oluşturmak
amacıyla adli istatistikler, polis ve polislik, ceza adaleti rejimi gibi
temalarla disiplinin bizatihi kendisine odaklanıyor. Bunu yaparken de İmparatorluk’tan
Cumhuriyet’e bazı kurumsal geçişliliklere ve tarihsel dönemlerin bağlamsal
etkilerine dikkat ediyor. Cumhuriyet 100 yılı geride bırakırken adli
istatistiklerin halen eksik ve yetersiz olduğunu, kamuyla paylaşılmadığını;
buna rağmen suç oranlarında artışların gözlemlendiğini; polisin biyopolitik bir
nitelik kazanarak kişisel ve toplumsal yaşamın hemen her alanına nüfuz ettiğini;
gücü olanların ceza adaletinden kaçabildiği olmayanların ise cezaevlerini doldurduğunu;
kriminoloji alanında çalışanların da tespit edilebilir bir ideolojik konum
aldığını görüyoruz. Güvenlik tertibatının etkin ve verimli çalışmasına yönelik
tartışmaların ön planda olduğu; kolluk ve ceza adaleti rejimi üyelerinin
ideolojik–politik tutumu, işkence, kötü muamele, orantısız güç kullanımı ve
cezasızlık gibi temel hak ve özgürlükleri yakından ilgilendiren meselelerin göz
ardı edildiği bir bilimsel ideolojik tutumun varlığından bahsedebiliriz.
İdeolojik bir araştırma güdümünden çıkıp üstü örtüleni açığa çıkarmak ve
söylenilmeyeni söyleyerek etik bilimsel bir pratiğe yol almak, eşit ve özgür
yurttaşlar topluluğunun oluşturduğu bir cumhuriyet kamusu inşa etmek adına
elzemdir.