Öğretmenlerin Öğretmen-Öğrenci İlişkisinde Güç Kullanımını Meşrulaştırma Araçları


Sever M., Soylu A., Kaysılı A.

EJER 2016: 3. International Eurasian Educational Research Congress, Muğla, Türkiye, 31 Mayıs - 03 Haziran 2016, ss.521-522, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Muğla
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.521-522
  • Ankara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Toplumsal düzenin devamlılığı, olumlu ya da olumsuz anlamda, bireylerin sistemin işleyişini aksatmayacak şekilde davranmalarını sağlamakla mümkündür. Bu durum belirli araçlarla bireyleri kontrol altında tutma gerekliliğini doğurmaktadır. Bu kontrol genel olarak bireylerin belirli biçimlerde düşünmeye ve davranmaya yönlendirmekle sağlanmaktadır. Birçok toplumda bu kontrolü sağlamada en temel araçlardan biri eğitim olmuştur. Eğitimle bireylere toplumsal düzenin devamlılığına katkı sağlayacak belirli tutum ve davranışlar ve belirli bir düşünme biçimi aktarılır. Bu aktarım sürecinin en önemli öznesi ise öğretmendir. Özellikle bireyselliğin geri plana itildiği toplumlarda öğretmen, öğrenci karşısında güç sahibi olarak konumlandırılmış ve bu konumu onu öğretim sürecinin en temel otorite figürü otorite haline getirmiştir.

Burada güç kavramıyla sosyal ilişkilerde bir bireyin başka bir birey veya bir grup üzerindeki kontrol ve etki kapasitesi kastedilmektedir. Literatürde gücün kullanıma kaynaklık eden bazı faktörler tanımlanmıştır. French ve Raven (1959) gücün temellerine ilişkin ortaya koydukları sınıflamada beş temel güç tipi tanımlamışlardır. Bunlardan ilki “ödül gücü”dür ve kaynakta güce maruz kalan bireyde otoritenin kendisi için ödüller verme becerisi olduğu düşüncesi vardır, “zorlayıcı güçte” birey otoritenin kendisine ceza vermesini kabul eder. “Meşru güçte” birey otoritenin kendi davranışlarının yönünde belirleme hakkı olduğu düşüncesindedir. “Karizmatik güçte” ise birey otoriteyle kendini özdeşleştirmiştir. “Uzmanlık gücü” bireyin otoritenin belirli bir uzmanlık bilgisi olduğu düşüncesine dayalıdır.

Bu çalışmada öğretmenlerin öğrencilerle ilişkilerinde kullandıkları gücü meşrulaştırma biçimlerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Meşrulaştırma genel anlamda bir öznenin eylemlerinin, gerçekleştiği alanın değer, norm ve inançlarına uygun, istenir ve yerinde olduğu anlayışıdır (Suchman, 1995). French ve Raven (1959)’a göre gücün meşrulaştırılmasında özellikle belirli bir role veya konuma özel, toplumsal olarak tanımlanmış davranışların spekülasyonu söz konusudur. Meşru gücü kabul eden bireylerde aile, öğretmen, din vb. öğelerin etkisiyle “zorunluluk duygusu” içselleştirilmiştir. Toplumsal yapı ve kültürel değerler gücün meşrulaştırılmasındaki en temel kaynaklardır. Özellikle otorite hiyerarşisinin olduğu geleneksel toplumlarda belirli toplumsal değerlere dayandırılarak meşrulaştırılan güçle otoritelere yaptırım ve ceza verme hakkı doğmaktadır. Dolayısıyla toplumsal değerler gücün meşru bir zemini haline gelmektedir. Otorite hiyerarşisinde rollerin tanımlanma biçimleri de otoritenin meşrulaştırılmasına kaynaklık etmektedir (French ve Raven, 1959). Örneğin otoriteye itaatibir değer olarak kabul gördüğü Türk toplumunda öğretmen önemli bir otorite figürüdür ve gücünü toplumsal değerlerden almaktadır. İçselleştirilmiş değerlerle meşrulaştırılan bu güce maruz kalan bireyler bu gücü kabul etmek durumundadırlar. Ancak sosyal değişim ve dönüşümler genç kuşakların bazı yetişkin değerlerini reddetmelerini ve değişen dünyaya uyum sağlamak adına bireyci değerleri benimsemelerini gerektirmektedir. Her ne kadar bu gereklilik eğitimde karar vericiler tarafından dikkate alınmış ve öğrenci merkezli öğretim programları gibi öğretmen-öğrenci arasındaki bu güç hiyerarşisini dengeleyici bir takım düzenlemeler uygulamaya konulmuş olsa da, bu programları uygulayacak olan öğretmenlerin sınıf içerisinde otoritenin gerekliliği konusundaki düşünceleri uygulamaların hedefine ulaşması açısından önemlidir.

Bu araştırma öğretmenlerin otoritenin gerekliliğine ilişkin görüşlerinin belirlenmesi yoluyla, öğrencilerle ilişkilerinde kullandıkları gücü meşrulaştırma biçimlerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda öğretmenlerin gücü meşrulaştırma biçimlerinin sosyokültürel çevre, okul kültürü veya kademelere göre nasıl bir örüntü oluşturduğu, öğretmen öğrenci arasındaki güç ilişkisini şekillendiren faktörler, güç sahibi olarak öğretmenin öğrenci karşısındaki davranışlarının yönünde nelerin belirleyici olduğu incelenmiştir.

Sınıf içinde otoritenin kullanımı ve bu kullanımın yaslandığı gücün meşrulaştırılması, temel olarak öğrenci öğretmen ilişkisindeki hiyerarşinin niteliği ile ilişkilendirilmektedir. Bu hiyerarşi önemli ölçüde bilen ile öğrenmek için orada bulunan arasında kurulan, bir çeşit asimetrik değiş-tokuş üzerinden kurulmaktadır. Devlet okullarında okuyan öğrenciler için bu değiş tokuş pazarlığa açık değildir. Çünkü sınıftaki diğer öğrencilerin hakkını gasp etmek ile öğretmen otoritesine karşı koymak aynı denklemin bileşenleridir. Öğretmenler sıklıkla, kendilerine sürekli olarak saygısızlık yapıldığını dile getirirken, altını çizdikleri şey bu saygısızlığın nesnesinin aslında kendileri değil “öğretmenlik” konumu olduğudur. Saygısızlık önemli ölçüde ciddiye alınmamanın yarattığı otorite erozyonu anlamına gelmektedir. Diğer bir anlatımla, itaat edilmesi gereken şey “öğreten” den (gerçek olarak sınıfta bulunan) kayarak “öğretenin temsil ettiği” (öğretenin sembolik karşılığı) üzerine yerleştirilmektedir. Bu kayma, öğrenmek için orada olanları da doğrudan etkilediği için kişisel bir mesele olmaktan çıkarak kamusal bir meseleye doğru kayışın da ifadesi olarak meşrulaştırılmaktadır.