Kelebeğin Rüyası Filmi Üzerinden Tüberküloz ve Heybeliada Sanatoryumu


Creative Commons License

HALİDİ G., BULUT A., YILDIZ A., KURTOĞLU A., GENÇ KUZUCA İ., BİCE H., ...Daha Fazla

Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, cilt.9, sa.3, ss.376-384, 2019 (Hakemli Dergi) identifier

Özet

Tüberküloz basili, XIX. yüzyılın sonlarında tanımlanmış olmasına rağmen yüzyıllar boyunca ölümcül bir hastalık olarak sadece tıp tarihinde değil,sanat ve düşün alanına etkileri ile de önemli bir yere sahip olmuştur. Birçok ünlü eserin yaratılmasında hastalık etkilerinin rolü olduğutartışılagelmektedir. Bu kadar geniş etkileri olan hastalık ülkemizde de bir salgın olarak görülmüş ve yoğunluğu yıllar içinde değişse de tüberkülozmücadelesi günümüzde de devam etmektedir.Sanat ve sanatçı özelinde farklı yansımaları bulunan tüberküloz, yerli ve yabancı yapımı pek çok filme konu olmuştur. Bu çalışmada; ikinci dünyasavaşının tüm dünyayı yaktığı yıllarda yokluk ve salgınlarla mücadele eden genç Türkiye Cumhuriyetinden bir kesitle, iki genç şairin yaşadığıheyecanların ve aşklarının yanında tüberkülozla mücadelelerini konu eden Kelebeğin Rüyası filmi ele alınmıştır. Bu filmin konusu ve kapsadığı dönembağlamında hastalık olarak tüberkülozun nasıl algılandığı, bireysel ya da kurumsal tüberküloz mücadelesinin yansımaları ve filmin bu mücadelede önplana çıkardığı bir kurum olan Heybeliada Sanatoryumu irdelenmiştir.Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle 1924 yılında 16 yataklı olarak açılan sanatoryum; geçen yıllar içinde yatak kapasitesini arttırmış, tedavi hizmetleriyanında Prof. Dr. Siyami ERSEK gibi birçok hekime uzmanlık eğitimi veren bir eğitim kurumu olmuştur. Zamanın zor şartlarına rağmen hastalar ancakvarsıl insanların bulabildiği yiyecekler ile beslenmiş, sanatoryum tedavi hizmetlerinin yanında uzun süren tedaviler boyunca hastalara meslekedinme kursları düzenleyen rehabilitasyon merkezi olarak hizmet vermiştir. Yıllar içinde devlet desteğinden mahrum kalan ve maddi imkansızlıklarlaboğuşan sanatoryum 18 Ekim 2009’da çıkan yangın ile yanmış ve bir tarih tamamen kapanmıştır.
Tuberculosis, though described in late 20th century, has been a focus of interest for centuries not only for history of medicine but in the field of art and philosophy as well. It has been argued that the disease had impact on many famous artworks of well-known artists. Tuberculosis with that widespread effects has also effected Turkey; outbreaks were seen and struggle against tuberculosis is still on. Tuberculosis, which affects art and artist deeply, is theme of many movies. Kelebeğin Rüyası (Butterfly's Dream), a sample of modern Turkish cinema, deals a story passed in the hard days of Second World War, and focused on two young poets, which experience enthusiasms, loves and tuberculosis. This movie which is handled in this paper, shows early Turkish Rebuplic's struggle against poverties and epidemics. We have studied via this period movie, perception of tuberculosis, personal and institusional fighting agains this disease, and Sanatorium of Heybeliada which is an important part of this fighting. The opening of Heybeliada Sanatorium dates back to 1924. It was opened with the command of Mustafa Kemal Atatürk with 16 beds, in the meantime enlarged its capacity and began training the doctors such as Prof. Siyami ERSEK and organized occupational courses for long term patients. The treatment was on moral support and being in good conditions with rich rations containing meat, milk and honey. This was a life standard which could only be achieved by wealthy people those times. After 80’s, sanatorium began to lose governmental support. This caused a regression in all services. Finally with the fire on 18th October 2009, sanatorium was destroyed and a history had ended.