59. Ulusal Psikiyatri Kongresi, Ankara, Turkey, 18 - 22 October 2023, vol.34, no.13002163, pp.12
GİRİŞ ve AMAÇ: Yapılan çalışmalar ve klinik olarak elde edilen tecrübeler; çocukluk döneminde oldukça sık karşılaşılan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) tanılı bireylerin, erişkin dönemde de şikayetlerinin devam ettiği ancak DEHB ayırıcı tanısının güçlükle yapıldığı yönündedir. Oysa DEHB, ergenlikte %60-85, erişkinlikte ise %40- 60 gibi yüksek oranlarda devam etmektedir. DEHB’nin günlük yaşamı etkileyen özellikleri yalnızca dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik belirtileriyle sınırlı değildir. Özellikle erişkinlikte plan yapma, odaklanma, bellek, çaba gösterme, motivasyon, duygu ve davranışları düzenleme gibi sorunlar da bulunmaktadır. Halihazırda kullanılan ölçekler ise hayat kalitesini bozan diğer sorunlara cevap vermemektedir. Wender-Reimherr Erişkin Dikkat Eksikliği Bozukluğu Ölçeği ise yetişkinlerde DEHB tanısı için DSM kriterlerinden çok Utah Kriterlerini temel alır ve bu sayede çocukluk DEHB belirtilerinden ziyade erişkinlerin belirtilerini değerlendirir, genişletilmiş semptom alanlarına sahiptir. DEHB’yi boyutsal bir perspektiften sunar. DSM’de DEHB’nin temel belirtilerine ek olarak erişkin DEHB hastalarında daha belirgin olan öfke, afektif labilite ve emosyonel reaktiviteyi yansıtan maddelerle DEHB’nin duygusal yönlerini değerlendirir. Bu çalışmada amacımız DEHB’ye daha geniş bir açıyla bakmayı sağlayan Wender Reimherr Klinik Değerlendirme ve Özbildirim ölçeklerinin Türkçe geçerlilik ve güvenilirliğini yaparak tanıya yardımcı araç olarak kullanılmasını sağlamaktır. YÖNTEM: Toplam 137 erişkin DEHB ve 71 sağlıklı kontrol çalışmamıza dahil edilmiş; WRAADS, SR-WRAADS, Wender- Utah derecelendirme ölçeği, DSM-4’e dayalı erişkin DEHB tanı ve değerlendirme envanteri, erişkin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu kendi bildirim ölçeği(ASRS), hastane anksiyete ve depresyon ölçekleri uygulanmıştır. Test-re test için sağlıklı kontrollerden 21 kişi bağımsız olarak 1 ay ara ile tekrar değerlendirilmiştir. Çalışmamız Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnsan Araştırmalarında değerlendirilmiş ve onaylanmıştır. Çalışmamız Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnsan Araştırmaları tarafından değerlendirilmiş ve onaylanmıştır. Etik kurul karar no: İ04-185-22. BULGULAR: WRAADS’de alt ölçek puanlar gruplar arası karşılaştırıldığında DEHB olan bireylerin tüm faktörlerde kontrollerden daha yüksek aldığı, ayırt edici geçerliliğinin yüksek olduğu görülmüştür (p<,001). Test-re test için değerlendirilen 21 vakada yapılan grup içi korelasyon analizinde WRAADS toplam puan için anlamlı olduğu saptanmıştır (ICC:,601, p:0,023). Geçerlilik analizi için WRAADS ve DSM-4’e Dayalı Erişkin DEHB Tanı ve Değerlendirme Envanteri için tüm alt ölçekler arası ilişki incelenmiş ve tüm alt ölçek skorları arasında yüksek ilişki olduğu saptanmıştır (p <,001). Benzer şekilde SR-WRAADS için yapılan analizlerde sağlıklı kontroller ile karşılaştırıldığında, tüm alt ölçek puanları anlamlı olarak DEHB grubunda yüksek olarak saptanmıştır (7 alt ölçek t değerleri 4,85-9,64 arasında, p <,001). İç tutarlılık için yapılan güvenilirlik analizlerinde SR- WRAADS için 7 faktör hepsi için chronbach alfa değerlerinin 0.7’nin üzerinde olduğu görülmüştür (Chronbach alfa: ,724 ve ,907 arası). SR-WRAADS alt ölçek puanları total puanları ile ASRS alt ölçek puanları arasında anlamlı korelasyonlar saptanmıştır (Tüm alt ölçekler için r değerleri ,393 -,778 arası, p: <,000). SR- WRAADS test ve retest skorları karşılaştırıldığında dikkat alt faktörü anlamlılık eğilimi göstermiş (r: ,397, p=0,055), bunun harici alt faktörlerin hepsi anlamlı, güvenilir olarak saptanmıştır (p<0,05).TARTIŞMA ve SONUÇ: Bulgularımız WRAADS ve SR- WRAADS’nin geçerli ve güvenilir değerlendirme araçları olduğuna işaret etmektedir. Son olarak bahsi geçen bu ölçekler, DEHB’nin yakın zamanlarda henüz ilgi odağı olmaya başlamış duygudurum belirtilerini(mood değişikliği, sıkılma, disforik dönemler, aşırı uyarılmışlık gibi) özellikle ayrıntılı değerlendiriyor olması nedeni ile önem arz etmektedir. Çalışmamızın erişkin DEHB’nin tanınmasında ve belki de henüz farkında olunmayan özelliklerinin anlaşılmasında klinisyen ve araştırmacılara ışık tutmasını umuyoruz.