İNTRAABDOMİNAL PATOLOJİLERDE İNCE VE KALIN İĞNE ASPİRASYON BİYOPSİLERİNDE YÜKSEK TANISAL DOĞRULUK ELDE ETMENİN PÜF NOKTASI: HASTA BAŞI SİTOLOJİK DEĞERLENDİRME


Yağcı C.

GİRİŞİMSEL ONKOLOJİ MULTİDİSİPLİNER TEDAVİ YAKLAŞIMI TOPLANTISI , Ankara, Türkiye, 17 - 19 Aralık 2021, ss.1-3

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.1-3
  • Ankara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş-Amaç: İnce ve kalın iğne aspirasyon biyopsisi (İAB) , yüzeyel ve derin yerleşimli intraabdominal patolojilerin histopatolojik olarak tanımlanmasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yöntemin kolay uygulanabilir olması, güvenilir olması, ucuz ve kısa sürede sonuçlanması gibi avantajları bulunmaktadır (1). İAB’nin başarısında radyolojik görüntülemelerin kılavuzluğu büyük rol oynamaktadır. Ultrasonografi (US), radyasyon içermemesi, kolay uygulanabilirliği, kontrast madde kullanılmaması ve gerçek zamanlı olarak iğne ucunun görüntülenebilmesi nedeniyle en çok tercih edilen görüntüleme yöntemidir (2). Hasta başı hızlı sitolojik değerlendirme biyopsi işlemlerinin kısa sürede ve yüksek tanısal doğrulukla sonuçlanmasını sağlamaktadır (3). Bu çalışmada; hasta başı hızlı sitolojik inceleme eşliğinde gerçekleştirdiğimiz intraabdominal patolojilere yönelik İAB’lerindeki tanısal doğruluk oranımızı saptamayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Ocak 2012- Temmuz 2021 tarihleri arasında non-vasküler girişimsel radyoloji kliniğimizde 943 hastanın intraabdominal patolojilerine yönelik US kılavuzluğunda gerçekleştirilen İAB (18-22G) sonuçlarını retrospektif olarak değerlendirdik. Sitolojik inceleme sonuçları benign, malign, şüpheli veya tanısal olmayan şeklinde yorumlandı. Buna göre hem genel anlamda hem de organ bazlı; biyopsi sonuçlarında elde olunan tanısal doğruluk, şüphe ve yetersizlik oranları belirlendi. Bulgular: Biyopsi yapılan hastalarımızın (412 kadın ve 531 erkek) ortalama yaşı 68,4±13,5’dir. Biyopsilerin %58,5’i karaciğer, %12,3’i paraaortik&parailyak , %10,4’ü pankreas, %9.2’si böbrek, %2.7’si omental&peritoneal, % 2,5’ü retroperitoneal, 2.3’ü % adneksiyal, % 0,9’u intraaabdominal diğer lokalizasyonlarda yerleşim gösteren ve %1.2’si adrenal lezyonlara yönelik yapıldı. Genel tanısal yeterlilik oranımız % 92,3 , şüpheli tanısal oranımız %5 ve tanısal yetersizlik oranımız sadece %2,7 olarak saptandı. Karaciğer biyopsilerinde %93,7, pankreas biyopsilerinde %90,6, böbrek biyopsilerinde %91,3, paraaotik-parailyak biyopsilerinde %94,2, omentum-periton biyopsilerinde %94.8, adneksiyal biyopsilerde %79 oranında tanısal yeterliliğe ulaşıldı. Adrenal, diğer intraabdominal ve retroperitoneal lezyon biyopsilerinde ise tanısal yetersizlik saptanmamıştır. Tartışma ve Sonuç: Literatürde İAB’nin tanısal doğruluk oranlarının 83.9% - 100% arasında değişiklik gösterdiği belirtilmiştir (4-6). Aspirasyon biyopsilerinde tanısal doğruluğu etkileyen en önemli faktör patolojik alandaki yeterli dokunun aspire edilebilmesidir. Bunun başarılmasında hasta başı hızlı sitolojik incelemenin rolü büyük önem taşımaktadır. Hasta başı hızlı sitolojik incelemenin en önemli faydaları biyopsi yapılan lezyonun doğru alanlarından yeterli miktarda parça alınması ve bu sayede biyopsi tekrarlarının ve olası komplikasyonların azaltılmasıdır. Çalışmamızda özellikle biyopsi işlemi açısından riskli ve zor ulaşılabilir olan retroperitoneal, omental&peritoneal ve paraaortik yerleşimli patolojilerin biyopsilerinde oldukça düşük tanısal yetersizlik oranlarına ulaştık (sırasıyla ; %0,2,%2.7,%1,9).Sonuç olarak; intraabdominal patolojilere yönelik yapılan İAB’lerde hasta başı hızlı sitolojik değerlendirme çok yüksek oranlarda tanısal yeterlilik elde edilmesini sağlamaktadır. Bu da biyopsi tekrarını ve daha invazif olan diğer biyopsi yöntemlerinin önüne geçilebilmesine olanak sağlamaktadır.

Anahtar Kelimeler : aspirasyon biyopsi, hızlı vaka başı sitolojik değerlendirme, intraabdominal patoloji, ince ve kalın iğne