TNUM IV.Kentsel Morfoloji Sempozyumu, Konya, Türkiye, 31 Mayıs - 02 Haziran 2023, ss.442-450
Kentteki mekân bütüncül
yaklaşımla her bir mekân organizasyonu ile birlikte ele alınmaktadır. Kentlerde
geçmişten bugüne kültürel birikimlerin taşındığı ve değişkenlik ile mekâna
yansıdığı döngü ileri gelmektedir. Heidegger (1962) mekânın bir öz olduğunu ve
ara nesneden farklı olarak özün varolmasına izin veren bir etkileşim/deneyim
düzlemi olduğunu kabul etmektedir. Bu düzlem ise zaman içinde değişmekte, bazen
yapısal özelliklerini kaybedebilmektedir. Çalışmada
Ankara örneği, Türkiye’nin başkenti olması ve kimlik kazanması ile mekân
organizasyon ögelerinin özgün olması itibariyle ele alınmıştır. Başkent Ankara
1923-1960 yıllarına kadar Ulus-Kızılay aksı ve çevresi başkent fonksiyonları
ile etki alanı içerisinde iken 1957 tarihi ile tespit edilen başkent
fonksiyonları tek odak içerisinde yer almamakta ve Ankara için yayılım göstermektedir.
Ankara
1990 Nazım İmar Planı doğrultusunda kuzey-güney aksı dışında yeni bir aks
öngörüsü ile batı aksı üzerinde de yoğunlaşmıştır. Bu aks değişimi kentteki
başkent fonksiyonlarının doğrultusunda olmuş ve kent artık Dumlupınar Bulvarı
ve çevresine yönelmiştir. Çalışmaya yönelik Ankara’nın kurulma süreci
itibariyle bugüne kadar olan döngüde başkent yapılarının mekândaki hareketlilik
yönü ve gücünü tespit etmek için
analizler yapılmıştır. Her bir yapının ulaşım güzergâhları ile mekân izleri
tespit edilerek “odak noktası” kavramı istatistiksel analizler ve mekân
okumaları ile mümkün kılınarak sınırlandırılmıştır. Kentteki simgeler
ile algıda önemli bir yer edinilmekte ve bireyler için uyarıcı niteliğinde
gözlenerek kent kültürü ile ilişki içerisinde olmaktadır. Çalışma kapsamında
mekândaki algı ölçümü başkent için kentsel tarih izlerinin taşınması,
anlamlanması ve bireylere yansıması olarak kabul görmüştür.
Çalışmanın
evrenini mekân kullanıcıları oluşturması ile ilk başkent yapılarının yer aldığı
(Bayındırlık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay
Başkanlığı, Yargıtay ve Meclis Binaları) ve -hükümet kartiyesi- ve ulus kızılay
aksı seçilmiş olup; uygulanan anketler ile ortak kümeleme yöntemi doğrultusunda
analizler elde edilmiştir. Söz konusu anket sonucunda bireylerin mekandaki
odak noktası ve merkez tanımı, başkent
kavramının mekandaki izlerinin tanımı, yapı bazlı özgün başkent yapısı tespiti,
Ankara merkez değişimi (bölgelerin belirlenmesi), yer seçiminde etkili olan
sebepler, yer seçiminde başkent yapılarına yakın/uzak olma talepleri, İstihdam
alanlarının başkent yapıları ile ilişkisi ortaya konulmuştur. Saha çalışması
ile başkent yapıları mekânda yer seçimleri ile bireylerin mekân kimliklerini
tanımlama gücünün yüksek bir ilişki içerisinde olduğu görülmüştür. Başkente
özgün tekil yapıların mekânda yoğunlaştığı görülmüş ve Ankara’da tespit edilen bu alanların bölgenin
odak noktası olduğu tespit edilmiştir. Bireylerin geçmişten bugüne mekânı
kullanımı, kazanımı ve aktarımı ele alınan çalışmada kimlik kazandıran her bir
yapının yer değişimi irdelenerek bireyler üzerindeki etkisi de sorgulanmıştır.
Bireysel uygulanan anket; mekanın kullanıcılarına uygulanmış olup; alanda
seçili binalarda çalışanların dönemlerin ilerlemesine yönelik analizi
gözlenmiştir. Bireyler kamu yapılarında çalışanlar olması sebebiyle kurumsal
geçmişe sahiptir ve mekan algısının analizinde güçlü sonuçlar elde edilmiştir.
Saha çalışması neticesinde karakter bölgeleri ortaya çıkmış olup, bilişsel
haritalar (bireylerin bellek temsil haritası) aracılığıyla merkez noktaları
gözlenmiştir. Bilişsel haritalar, bireyler tarafından gerçek değer olarak
belirlenen ve bireylerin yaşadıkları kentleri nasıl algıladıklarını ortaya
koyan, kentler hakkındaki imajların belirlenmesine yardımcı olan belgelerdir.
(Lloyd, 2000; Ülkeryıldız vd, 2009). Fiziksel çevrenin bir çeşit modeli veya
temsili olan bilişsel harita kavramı başka bir deyişle, algı girdilerinin
zihinde toplandıktan sonra bireyler tarafından geri çağırılmaları ile elde
edilen replikasyonlar olarak da tanımlanabilmektedir. Bilişsel haritalar
aracılığıyla kişilerin “merkez” tanımının mekandaki gösterimleri tespit edilmiş
olup her bir noktanın “başkentlik” ile ilgisi çözümlenmiş ayrıca Kişilerin yer
seçiminde merkez algısı tanımı zaman içerisinde hangi faktörlerle değiştiği
irdelenmiştir. Bu noktaların ise tarihteki izleri siyasi kararlar ile
desteklenerek mekânda kamu yatırımlarının yönelimini de tetiklemiştir. Çalışma
ile özgün ve tekil yapıların yer seçiminin kentteki yönelimini etkilediği ve
ekonomik öngörüler ile mekanlarda çekim noktası oluşturduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: mekânsal istatistik, bilişsel harita;
mekân algısı
Sempozyum Teması: Kentsel
Morfolojide sosyal bağlam: kamusal alan, mekânsal algı, mekânın sosyal
kullanımı ve aktörler.