International Journal of Filologia, sa.10, ss.24-35, 2023 (Hakemli Dergi)
Hugo ödüllü Avustralyalı bilim-kurgu yazarı Greg Egan’ın “Ekstra” adlı öyküsü (1990) insan
klonlarının organ bağışçısı olarak kullanılmasının ve yaşam süresini uzatmak amacıyla insan
beyninin klon bedenlerine nakledilmesinin mümkün olduğu transhümanist bir gelecek tasviri
sunar. Bu çalışma, transhümanist klonlama ve nakil teknolojilerinin hem bireysel hem de sosyal
düzeyde insan yaşamı için zararlı sonuçlar doğurma potansiyeline sahip olduğunun anlaşılması
için Egan’ın “Ekstra” öyküsünün eleştirel bir transhümanist analizini sunmayı amaçlamaktadır.
Bu analiz sonucunda bu çalışma transhümanist teknolojiler aracılığıyla beden ve zihin
birlikteliğine yapılan radikal müdahalelerin bireyi tam bir benlik algısına yabancılaştırarak insan
kimliğinin bütünlüğünü bozabileceği fikrini ortaya koyacaktır. Buna ek olarak, transhümanist bir
toplum yapısının geliştirme teknolojilerine erişimi olanlar ve olmayanlar arasındaki hiyerarşik
uçurumu derinleştirerek ve mağdur edilen ve ötekileştirilen yeni bir grup olarak klonların
suistimal edilmesine yol açarak toplumda yeni sömürü ve ayrımcılık biçimleri yaratabileceği riski
taşıdığı sonucuna varılacaktır.
Hugo Award-winning Australian science-fiction author Greg Egan’s short story, “The Extra”
(1990) envisions a transhumanist future in which the use of human clones as organ donors and
the transplantation of human brains’ into clones’ bodies with the aim of extending the human
lifespan are made possible. This study aims to present a critical transhumanist analysis of Egan’s
“The Extra” in order to provide insight into how the transhumanist technologies of cloning and
transplantation hold the potential to engender detrimental outcomes for human life both at the
individual and societal level. This study will demonstrate that the radical interventions in the
interdependence of the body and the mind via transhumanist technologies could disrupt the
integrity of human identity by alienating the individual from a unified sense of self. In addition
to this, it will also be concluded that a transhumanist society may pose the risk of creating new
forms of abuse and discrimination in society by deepening the hierarchical gap between those
who have access to enhancement technologies and those who do not and leading to the
exploitation of the clones as a new victimized and marginalized group