4. ULUSLARARASI GAYRİMENKUL GELİŞTİRME VE YÖNETİMİ KONFERANSI, Ankara, Türkiye, 3 - 05 Şubat 2025, ss.191-192, (Özet Bildiri)
Topophilia, insanların belirli yerlerle olan duygusal
bağlarını ve yer sevgisini ifade eden bir kavramdır ve bu bağlamda, bilişsel
harita analizi, bireylerin çevrelerini nasıl algıladıklarını ve bu algının
gayrimenkul değerleri üzerindeki etkilerini anlamada önemli bir araç olarak öne
çıkmaktadır. Bilişsel haritalar, bireylerin yerleri ve mekânları zihinsel
olarak organize etme biçimlerini yansıtır ve bu haritaların oluşturulmasında
bireylerin deneyimleri, kültürel faktörler ve sosyal etkileşimler etkili olmaktadır
(Lynch, 1960). Bu bağlamda, yer algısı, gayrimenkul değerlemesi açısından
kritik bir rol oynamaktadır; çünkü insanların belirli bir mekâna olan duygusal
bağlılıkları, o mekânın ekonomik değerini etkileyebilir.
Literatürde, yer sevgisinin gayrimenkul değerine etkisini
ele alan çalışmalar, genellikle çevresel özellikler, ulaşım imkânları ve sosyal
hizmetlerin varlığı gibi faktörlerin yanı sıra, bireylerin bu unsurlara dair
algı ve deneyimlerini de dikkate almaktadır. Bu noktada, bilişsel harita
analizi, yerlerin algılanması ve bu algının ekonomik sonuçları arasındaki
ilişkiyi anlamada güçlü bir çerçeve sunmaktadır. Topophilia teorisi
çerçevesinde gerçekleştirilen bilişsel harita analizleri, yer sevgisinin gayrimenkul
değerlemesi üzerindeki etkilerini daha derinlemesine anlamaya ve bu etkilerin
mekânsal planlama ile geliştirme stratejilerinde nasıl kullanılabileceğini
araştırmaya olanak tanımaktadır. Tarihsel bölgelerde bilişsel harita analizi
ise, bu alanların mekânsal algısını ve toplumsal hafızasını anlamak için güçlü
bir yöntem sunmaktadır. Çalışma kapsamında ise Beyoğlu ilçesi seçilerek bölgede
yapılan bilişsel harita analizleri, bireylerin tarihî ve kültürel semboller,
anıtlar, yapılar gibi unsurlara dair algılarının gayrimenkul değerlemeleri,
mekânsal planlama ve kentsel koruma stratejilerine nasıl yansıdığını araştırmak
açısından kritik öneme sahiptir. Tarihsel bölgeler, kültürel mirasları, yapısal
dokuları ve zaman içinde birikmiş sosyal dinamikleriyle insanların mekânla
kurduğu duygusal bağları derinden etkiler. Bilişsel haritalar, bireylerin bu
bölgeleri nasıl algıladığını, zihinsel olarak nasıl organize ettiğini ve hangi
mekânsal unsurlara öncelik verdiğini ortaya koymaktadır. Tarihsel bölgelerde bu
analiz, insanların yer sevgisi (topophilia), geçmişe duydukları bağlılık ve bu
bölgelerin kültürel anlamını nasıl deneyimlediklerini anlamaya yardımcı
olmaktadır.
Tarihsel bölgelerde yapılan bilişsel haritalama sonuçları,
insanların bu alanlarla kurduğu derin duygusal bağların, mekânın ekonomik ve
sosyal dinamikleri üzerindeki etkilerini açıkça gösterebilir. Beyoğlu gibi
tarihî bölgelerde, bireyler genellikle anıtlar, eski yapılar, dar sokaklar ve
tarihî semboller gibi mekânsal unsurları ön plana çıkararak bu alanları
zihinsel olarak organize eder. Bu unsurlar, bireylerin geçmişle kurduğu
duygusal bağları temsil ettiği için, bilişsel haritalarda daha belirgin hale gelir.
Sonuç olarak, bu tür bölgelerde insanların algıları, yalnızca fiziksel
özellikler değil, aynı zamanda tarihî ve kültürel anlamlar tarafından
şekillenir. Bu algıların gayrimenkul değerlemeleri üzerinde önemli bir etkisi
olabilir; çünkü insanlar, tarihî dokunun korunmuş olduğu ve kültürel anlam
taşıyan bölgelere daha fazla değer atfeder. Dolayısıyla, bu tür analizler,
mekânsal planlama ve kentsel koruma stratejilerinin geliştirilmesinde de kritik
bir rol oynar.
Topophilia, a concept referring to the emotional bonds and affection people have for certain places, is a key element in understanding the perception of space and its implications for real estate values. In this context, cognitive map analysis emerges as a vital tool for examining how individuals perceive their environments and how this perception influences economic outcomes in real estate. Cognitive maps reflect how individuals mentally organize spaces and locations, shaped by personal experiences, cultural factors, and social interactions (Lynch, 1960). This perception of space plays a critical role in property valuation, as emotional attachment to a location can directly impact its economic value. Studies in the literature exploring the relationship between place attachment and property values often consider environmental features, transportation accessibility, and the availability of social services, alongside individual perceptions and experiences. Cognitive map analysis provides a robust framework to investigate the connection between the perception of places and their economic outcomes. Within the scope of topophilia theory, cognitive map analyses allow for a deeper understanding of how place attachment influences property demand and values, and how these impacts can inform spatial planning and development strategies. Cognitive mapping of historical areas, in particular, serves as a powerful method to comprehend the spatial perception and collective memory associated with these regions. In this study, the Beyoğlu district of Istanbul was selected to investigate how individuals’ perceptions of historical and cultural symbols, monuments, and structures influence real estate markets, spatial planning, and urban conservation strategies. Historical regions profoundly affect people’s emotional connections to space due to their cultural heritage, structural composition, and accumulated social dynamics over time. Cognitive maps reveal how individuals perceive and mentally organize these areas, highlighting the spatial elements they prioritize. In historical contexts, cognitive mapping illustrates how people experience place attachment, nostalgia, and the cultural significance of such areas. For instance, in Istanbul's Beyoğlu district, individuals often emphasize landmarks, historic buildings, narrow streets, and cultural symbols, which dominate their mental organization of the area. These features are more prominent in cognitive maps because they represent emotional and historical bonds. Results from cognitive mapping in historical regions can demonstrate how deep emotional connections between people and places influence the economic and social dynamics of these spaces. In areas like Beyoğlu, individuals tend to value the preservation of historical fabric and cultural significance, attributing higher value to such locations. Therefore, insights from these analyses are critical for shaping spatial planning, urban conservation, and real estate development strategies.