Hodgkin Lenfomalı Hastalarda Tedavi Sonrası Geç Dönemde Yüksek Hematokrit Değerleri: Lenfoma ile Eritrositoz Arasında İlişki mi var?


Creative Commons License

KOYUN D., ATEŞAĞAOĞLU B., YÜKSEL S., SEVAL G. C., BOZDAĞ S. C., TOPRAK S. K., ...Daha Fazla

Türkiye'de Lösemi Lenfoma Miyelom Araştırmaları, cilt.8, sa.3, ss.86-91, 2024 (Hakemli Dergi) identifier

Özet

ÖZ Amaç: Günlük pratikte Hodgkin lenfoma (HL) tanılı hastalarda tanı ve /veya tedavi sonrası dönemde eritrositoz gelişimini gözlemledik. Bu çalışmada, HL tanılı hastalarda eritrositoz görülme oranını saptamak ve eritrositoz görülen hastaların klinik ve laboratuvar özelliklerini analiz ederek, bu birlikteliğe neden olabilecek etiyolojik fakörleri araştırmak amaçlanmıştır. Ayrıca, bu hasta grubunda ileride oluşabilecek başta olası tromboz olmak üzere eritrositoz ile ilişkili komplikasyonlardan kaçınılması için gereken algoritmaların belirlenmesi amaçlanmıştır. Hastalar ve Yöntem: Çalışmaya HL tanılı 2004-2019 yılları arasında tanı almış 337 hasta dahil edilmiştir. Hastalar tanıda eritrositozu olmayıp tedavi sonrası eritrositoz (TS-E+) olan 90 hasta (grup 1); tanıda ve tedavi sonrası eritrositoz olmayan 234 hasta (grup 2); tanıda ve TS-E+ olan 13 hasta (grup 3) olarak üç gruba ayrılmıştır. Hemoglobin (Hb) alt eşik değeri kadınlarda 16 g/dL, erkeklerde 16.5 g/dL olarak seçilmiştir (Dünya Sağlık Örgütü, 2022). Hastaların klinik ve laboratuvar özellikleri analiz edilmiştir. Bulgular: Eritrositoz varlığına göre, grup 1’de hastalar ortanca 6.3 yıl (11.1-17) grup 2‘de 5.5 yıl (0.19-15.2) takip edilmiştir. Grup 1’de hastaların yaklaşık dörtte birinde, takip süresi boyunca yalnızca bir kez eritrositoz görülmüştür. Hastaların genel özellikleri ve toplam sağkalımları arasında anlamlı fark saptanmamıştır (p> 0.05), ancak TS-E+ olma durumu erkek hastalarda daha sık görülmüştür (p= 0.00). Eritrositoz durumuna göre, grup 3’te hastalar ortanca 5.7 yıl (2-15) takip edilmiştir. Grup1’de hastaların aldığı ortanca tedavi basamak sayısının ve eritrosit sedimentasyon hızının grup 3’e göre anlamlı olarak daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu gruplar arasında cinsiyet, sigara içme ve toplam sağkalım açısından anlamlı fark gözlemlenmemiştir (p> 0.05). Grup 1 ve 3’te tüm hastalarda JAK2V617F mutasyonu negatif ve eritropoetin düzeyleri referans aralığına göre normal veya yüksek olarak saptanmıştır. Sonuç: Hodgkin lenfoma tanılı eritrositoz gelişen hastalarda, bu birlikteliğin patogenezinde rol alan moleküler mekanizmaları araştıran çalışmaların yapılması gereklidir. ABSTRACT Objective: In daily practice, we observed the development of erythrocytosis in patients diagnosed with Hodgkin lymphoma (HL) during the post-diagnosis and/or treatment period. This study aims to determine the incidence of erythrocytosis in HL patients, and to analyze the clinical and laboratory characteristics of patients with erythrocytosis, investigating the etiological factors that may contribute to this association. Additionally, it aims to establish the necessary algorithms to avoid complications related to erythrocytosis, particularly potential thrombosis, in this patient group in the future. Patients and Methods: The study included 337 patients diagnosed with HL between 2004 and 2019. The patients were divided into three groups: 90 patients (group 1) who did not have erythrocytosis at diagnosis but developed erythrocytosis after treatment (AT-E+); 234 patients (group 2) who did not have erythrocytosis at diagnosis or after treatment; and 13 patients (group 3) who had erythrocytosis at diagnosis and AT-E+. The hemoglobin (Hb) threshold was set at 16 g/dL for women and 16.5 g/dL for men (World Health Organization, 2022). The clinical and laboratory characteristics of the patients were analyzed. Results: According to the presence of erythrocytosis, patients in group 1 were followed for a median of 6.3 years (11.1-17), and those in group 2 for 5.5 years (0.19-15.2). In group 1, approximately one-fourth of the patients experienced erythrocytosis only once during the follow-up period. No significant difference was found between the general characteristics and overall survival of the patients (p> 0.05), but AT-E + was more frequently observed in male patients (p= 0.00). According to the presence of erythrocytosis, patients in group 3 were followed for a median of 5.7 years (2-15). In group 1, the median number of treatment courses received and the erythrocyte sedimentation rate were found to be significantly higher compared to group 3. No significant differences were observed between these groups in terms of gender, smoking, and overall survival (p> 0.05). In groups 1 and 3, all patients tested negative for the JAK2V617F mutation, and erythropoietin levels were found to be normal or high within the reference range. Conclusion: In cases of Hodgkin lymphoma accompanied by erythrocytosis, research should be conducted to explore the molecular mechanisms involved in the pathogenesis of this condition.