Afet Sonrası Göçün Mekânsal Büyüme, Yeşil Dönüşüm ve Tarım Politikalarına Etkileri: Ankara’da Yeni Göçmenlerle Yapılan Anket Bulgularının Değerlendirilmesi


Creative Commons License

Tanrıvermiş H., Tanrıvermiş Y., Ulusoy G., Güneş P.

FSCONGRESS 2025, Ankara, Türkiye, 9 - 10 Ekim 2025, ss.17, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.17
  • Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu
  • Ankara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Doğal afet riski yüksek bir coğrafyada konumlanan Türkiye’de 2023 Kahramanmaraş depremlerinden sonra yaşanan zorunlu göçler, önemli büyüklükte demografik ve mekânsal dönüşümleri beraberinde getirmiştir. Yüz binlerce insanın farklı kentlere göç etmek zorunda kaldığı deprem sonrası süreçte Ankara söz konusu nüfus hareketliliğinin en yoğun gözlemlendiği merkezlerden biri olmuştur. Başkent kimliği ile mevcut nüfus dinamikleri ve kentsel gelişim baskısı birleştiğinde Ankara, afet sonrası göçün mekânsal, ekonomik ve çevresel yansımalarının bütüncül olarak incelenebileceği özgün bir örnek oluşturmaktadır. Bu çalışmada, afet sonrası Ankara’ya göç edenlerle yürütülen anket araştırması aracılığıyla göçün mekânsal büyüme, konut piyasası, yeşil dönüşüm ve tarımsal alan kullanımı üzerindeki etkileri analiz edilmektedir. Uygulanan anketler ile, göçmenlerin barınma tercihleri, kent içi yerleşim eğilimleri, yeşil alan ve tarımsal hinterlanda yönelik algıların ve kentsel hizmet beklentilerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Elde edilen bulgular ile, göçün yalnızca geçici barınma talebini değil; aynı zamanda mekânsal kimliği, kentsel bütünleşmeyi ve sürdürülebilir kalkınma gündemlerini de dönüştüren çok boyutlu bir süreç olduğunu ortaya konmaktadır. Araştırma sonuçları, özellikle Altındağ, Mamak ve Yenimahalle gibi göç alan bölgelerde konut talebinin yoğunlaştığını, kira fiyatlarının arttığını ve mekânsal baskıların hizmet sunumu yetersizlikleriyle birleşerek toplumsal uyumu zorlaştırdığını göstermektedir. Kent çeperinde ise tarımsal alanlara olan baskının arttığı, göçmenlerin düşük maliyetli barınma stratejilerinin kırsal–kentsel geçiş bölgelerinde yeni yapılaşma biçimleri ürettiği gözlemlenmektedir. Bu durum, Ankara’nın tarımsal hinterlandıyla ilişkisini yeniden tanımlamakta, yeşil kalkınma ve yeşil dönüşüm politikalarının göç bağlamında ele alınmasını zorunlu kılmaktadır. Sonuç olarak, afet kaynaklı göç ve mekânsal büyüme arasındaki etkileşimin, başkent Ankara’nın kalkınma vizyonu bağlamında önemli bir tartışma alanı yaratmaktadır. Göçün mekânsal büyüme üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerinin anlaşılabilmesi için, yerel yönetimlerin planlama kapasitesinin güçlendirilmesi, göçmen odaklı konut politikalarının geliştirilmesi ve tarımsal hinterlandın korunmasına yönelik bütünleşik stratejilerin uygulanması gerekmektedir. Çalışma, yeni göçmenlerle gerçekleştirilen anketten elde edilen bulgular üzerinden, göç–mekân–sürdürülebilirlik üçgenine ilişkin özgün katkılar sağlamaktadır.  

Turkey is situated in an area that is prone to disasters, and since the 2023 Kahramanmaraş earthquakes that resulted in involuntary migration, the country has seen substantial demographic and spatial changes. Ankara became one of the locations where this population mobility was most keenly seen during the post-earthquake period, when hundreds of thousands of people were compelled to relocate to other cities. Ankara is a singular example of how the geographical, economic, and environmental effects of post-disaster migration can be studied holistically when its status as the capital city is coupled with its present population dynamics and urban growth constraints. This study analyzes the effects of migration on spatial growth, the housing market, green transformation, and agricultural land use through a survey conducted with those who migrated to Ankara after the disaster. The surveys aimed to measure migrants’ housing preferences, urban settlement tendencies, perceptions of green spaces and agricultural hinterlands, and expectations of urban services. The findings reveal that migration is a multidimensional process that transforms not only temporary housing demand but also spatial identity, urban integration, and sustainable development agendas. Research findings indicate that housing demand is concentrated in areas experiencing migration, such as Altındağ, Mamak, and Yenimahalle. In these areas, rental prices have increased, and spatial pressures combined with inadequate service provision have made social cohesion difficult. This situation redefines Ankara’s relationship with its agricultural hinterland, making it imperative to address green development and green transformation policies in the context of migration. In conclusion, the interaction between disaster-induced migration and spatial growth creates an important area of discussion in the context of the development vision of Ankara as a capital city. In order to understand the direct and indirect effects of migration on spatial growth, it is necessary to strengthen the planning capacity of local governments, develop migrant-focused housing policies, and implement integrated strategies for the protection of the agricultural hinterland. Based on findings from a survey conducted with new migrants, this study provides original contributions to the migration–space–sustainability triangle.