5. Uluslararası Coğrafya Eğitimi Kongresi (UCEK-2023), Antalya, Türkiye, 5 - 08 Ekim 2023
Mekanın fonksiyonlarının kentsel gelişim dinamikleri ile bir arada düşünülmesi, özellikle de merkezi
alanların gelişiminin analizi geçmişten bugüne büyük önem taşımaktadır. Kentlerin gelişim süreci ile
fonksiyonlarının mekânsal dağılımı planlama sürecinin ana unsurlarını oluşturmaktadır. Kentlerin
gelişim süreci içerisinde de karar organı olarak siyasi erkin önemli rol oynadığı tartışmasız bir gerçektir.
Hall (2006)’a göre, geçmiş yıllara dair araştırmalar insanoğlunun yaklaşık olarak kırk elli bin yıldır var
olduğunu göstermekte ve ilk insanların bir yönetim, örgütlenme ve bürokrasi süreçlerine dahil olmadan
tamamen ilkel topluluklarla küçük ve dağınık yerleşim alanlarında yaşadıklarını ortaya koymaktadır.
Bookchin (1999)’da kent oluşumuna dair görüşünde ilk kentlere bakıldığında; herhangi bir düzen ve
uzmanlaşma olmadığı, ekonomik ve siyasi olarak bölgesel farklılığın görülmediği tamamen doğal
öngörülerle oluştuğunu iddia etmektedir. Ancak günümüz kentlerinde ilk örneklerden farklı olarak
ekonomik, siyasi ve sosyolojik dinamiklerin mekan organizasyonu üzerindeki etkisi artık tartışılmaz bir
gerçeklik olarak ortaya çıkmaktadır. Günümüzde mekanın anlaşılabilmesi, tanımlanması ve algı
yönetimi farklı mekan okuma yöntemleri ile mümkün kılınmaktadır. Her kent nüfus yoğunluğu,
ekonomik yapı ve sosyolojik farklılıklara paralel olarak farklı mekânsal formlar geliştirmekte ve ortaya
farklı mekan organizasyonları çıkmaktadır. Mekandaki bu doku değişimi ise aslında kentin gelişimini
tanımlamaktadır. Mekanda analiz yöntemleri soyut/somut olgulara göre değişkenlik göstermektedir. Her
bir analiz tekniği kentteki mekan organizasyonuna yönelik değişkenlik göstererek farklı yöntemler ele
alınmaktadır. Bu yöntemler ise mekandaki kent formunu tanımlamada yardımcı araçlar olabilmektedir.
Dinamik yapıda olan kentlerin kent formunu tanımlamak Krier (1979)’a göre fiziksel karakteristik
özelliklerinin okunması ile mümkün olabilmektedir. Özgün olan her bir mekan kendi içerisinde
çözümlenmekte ve kendine yönelik bir tanımlama üretebilmektedir. Var oluşlarından beri mekanlar bir
dizi değişkenle oluşabilmekte ve kimlik kazanmaktadır. Bu kazanımda en büyük rol ise mekanın
kullanıcıları tarafından oluşturulmaktadır. Mekanların zaman içerisinde hareketlilik kazanmaları
bireylerin mekan organizasyonunda bir amaç doğrultusunda pozisyon almaları ile gerçekleşmektedir.
Mekan organizasyonu çalışma kapsamında mekanın fiziksel formu ile birey ilişkilerinin gerçekleştiği
alan olduğu kabulü ile ilerleme göstermektedir. Mekan bireylerle etkileşim düzeyleri sonucu
oluşabilmekte ve kent formları bu yolla farklılaşmaktadır. Mekana dair verilen tüm kararların bireylerin
mekanı kullanma, etkileme ve tercih etme nedenlerini de açıklamaktadır. Her bir etken ancak mekanın
geçmişten günümüze yapılan mekan okumaları doğrultusunda çözümlenmesi ile mümkün
kılınabilmektedir. Mekan okuma yöntemleri her bir bölgeye ya da alana dair değişkenlik göstermekte
olup mekan dizim analiz yöntemi bireyin tercih ve hareketliliğine bağlı değişim sağlamsı itibariyle öne
çıkmaktadır. Yöntem doğrultusunda bireylerin kullanım alanlarına yönelik fikir sahibi olmakla birlikte
mekan organizasyonunda bu alanların önemi, kullanım sıklığı, kullanım türü ve arazi kullanım
planlamasında plan kararlarındaki yeri tespit edilebilmektedir. Çalışma kapsamında mekan
organizasyonu bağlamında mekan dizim analiz yönteminin yeri, önemi ve işlenişi detaylandırılmıştır.
Yöntemin matematiksel altyapısı, mekan çözümlemesi sonucunda elde edilen veriler ve bu verilen
mekana dair kararlardaki etkileri diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında öne çıkan özellikleri olarak
ortaya çıkmaktadır. Farklı mekan okuma yöntemleri arasında mekan dizim yönteminin öne çıkması
birey odaklı olması, mekan tercihlerinde hareketlik analizinin önemi ve bu hareketliliğe bağlı kentlerin
gelişim yönlerinin belirlenerek kentsel yayılma ve yeni gelişim alanlarının tespiti açısından önem
kazanması bağlamında çalışmada ele alınmıştır