Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, cilt.62, sa.1, ss.741-763, 2022 (Hakemli Dergi)
Osmanlı İmparatorluğu'nda 19. Yüzyıldan itibaren demiryolu ulaşımına verilen önem
artmaya başlamıştır. Bu yüzyıl içerisinde Osmanlı coğrafyasında ticari amaçlar
doğrultusunda bir takım imtiyazlarla işletmesi yabancı sermaye kaynaklı demiryolu
yatırımları yapılsa da, Mondros Antlaşması'ndan sonra sadece Anadolu, Rumeli ve
Kafkas demiryolunun bir kısmı kalabilmiştir. Kurtuluş Savaşı'nı takiben Gazi Mustafa
Kemal Atatürk'ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde yabancı şirketlerin
işlettiği hatların devletleştirilmesi yanı sıra memleketi demiryollarıyla donatmak millî bir
politika haline gelmiştir. Böylece demiryolu hattı 1927'de Kayseri'ye, 1930'da Sivas'a
ulaştırılmış, 1930'lu yıllar bitmeden ise Malatya, Niğde, Diyarbakır ve Erzurum'a
götürülmüştür. Bu kapsamda yeni hatlar için yeni demiryolu binalarına ihtiyaç
duyulmuştur. Bu yıllarda ulus-devlet krinin mimarideki ziki kanıtı gibi
yorumlanabilecek Birinci Ulusal Mimarlık Akımı üslubunda, hattın ilerleyişine durak
teşkil eden merkezlerde demiryolu binaları inşa edilmiştir. Yapılan bilimsel çalışmalarda
genellikle istasyon binalarının mimarisine, yeniden işlevlendirilmesine, koruma ve
onarımına değinildiği, istasyon sahasının siluetini oluşturan ambarlar, depolar,
lojmanlar, su depoları, cendereleri, makasçı binaları, hangarlar gibi binalara
yoğunlaşılmadığı anlaşılmaktadır. Bu çalışmada demiryolu yapılarından önemli bir grubu
teşkil eden lojman binalarının nasıl sınıandırılması gerektiği sorunsalından hareketle,
mevcut binalardan bir tip veya grup için seçilmiş eserler ışığında bir tipolojik sınıandırma
yapılmıştır. Bu tasnif neticesinde, müstakil lojmanların ve istasyon sahasında farklı
fonksiyondaki başka bir binaya bitişik lojmanların üst çerçevede bütünü oluşturduğu
görülmüş; sadece lojman fonksiyonuna sahip eserler veya lojman ve işyeri görevine
yönelik çok fonksiyonlu binalar gibi kullanım amaçları, kat sayıları ve kaç kullanıcıya
yönelik inşa edildikleri alt gruplar halinde irdelenmiştir.
In the Ottoman Empire, the signicance given to railway transportation started to increase
th since 19 Century. In this century, although some foreign capital sourced railway
investments were made in the Ottoman lands for commercial purposes with some special
privileges, only Anatolian, Caucasian and a part of the Roumelian railways remained
after the Armistace of Mudros. After the War of Independence, it has become a national
policy to equip the country with railways as well as nationalizing the lines which operated
by foreign companies in the Republic of Turkey which was established under the
leadership of Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Thus, the railway line was brought to Kayseri
in 1927, to Sivas in 1930 also Malatya, Niğde, Diyarbakır and Erzurum before the end of
the 1930's. In this context, new railway buildings were needed for the new lines. In these
years, in the style of the First National Architectural Movement which can be interpreted as
the physical proof of the nation-state idea in architecture, railways buildings were built in
the stations for new railway lines. Despite several buildings were constructed for different
functions in the railway areas, the common interest is generally focused on the
architecture, restoration and conservation and re-functioning of station buildings in the
scientic studies. The buildings such as warehouses, lodgings, water tanks switchman
buildings, hangars, which form the silhouette of the station site are not concentrated on. In
this paper, a typological classication was made in the light of selected samples for a type
or group of existing buildings based on the problem of “how these lodging buildings should
be classied”. As a result of this classication, it is seen that the detached lodgings and
the lodgings adjacent to another building with a different function in the station area form
the whole in the upper frame. There are buildings which constructed for lodging only, also
there are multifunctional buildings for lodging and workplace. The purpose of use, the
number of oors and number of users they built for examined in subgroups.