Çevresel Anayasacılık Perspektifinden Göç


Altun K.

Ankara Barosu XII. Uluslarası Hukuk Kurultayı, Ankara, Türkiye, 26 - 29 Mayıs 2022, ss.303-309

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.303-309
  • Ankara Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Çevresel tahribatlar ve iklim krizi kişilerin yerleşik oldukları çevreyi yaşanılmaz hale getirdiğinde göç de kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu bazı durumlarda iç göç ile sınırlı kalırken bazı durumlarda sınır ötesi kitlesel göçlere de yol açabilmektedir. Çevresel tahribat ve iklim krizi pek çok hakkın kullanımına etki etmektedir. Yaşam hakkı, sağlık hakkı, mülkiyet hakkı, barınma hakkı gibi bazı haklar çevre sorunlarından doğrudan etkilenmektedir.

Çevresel nedenlerle göç eden insanlar uluslararası hukukça korunmamaktadır. Uluslararası ve bölgesel koruma mekanizmalarının bu kişileri korumaması ve göçün sonuçlarına ilişkin bir düzenlemeye gitmemesi, devletler düzeyinde, anayasalarda yapılacak düzenlemeleri daha da önemli hale getirmektedir. 

Çevresel anayasacılık perspektifinden göç, bu çalışmada iki açıdan ele alınacaktır. İlk olarak göçün sığınmacılara etkisi ve sığınmacı haklarının korunması mekanizmalarının çevresel anayasacılıktaki yeri incelenecek, ikinci olarak da göçün çeşitli aşamalarında çevreye verebileceği zararların çevresel anayasacılıkta nasıl anlaşılması gerektiği ele alınacaktır.  

Sığınmacıların haklarının korunması açısından; yerinden edilmeme, sağlık, yemek, su, barınma, kültür, sağlıklı bir çevrede yaşama haklarının anayasada güvence altına alınmasında çevresel anayasacılık perspektifinin getireceği imkanlar ele alınacaktır. Çevresel anayasacılığın sağlayacağı güvenceler özellikle de çevresel nedenlerle gerçekleşen iç göçlerde etkili olabilecek, bununla birlikte sınır ötesi göçlerde anayasal düzenlemenin önerebileceği koruma sınırlı kalabilecektir. Diğer yandan bu çerçevede, devletlerin iklim krizi nedeniyle göçün gerçekleşmesini önleme yükümlülüğü de gündeme gelecektir. Dolayısıyla çevresel tahribatın önlenmesinde ve iklim krizine yönelik alınacak tedbirlerde çevresel anayasacılık yaklaşımı önemli rol oynamaktadır.  Dolayısıyla iklim krizine yönelik alınacak önlemler ve devletlerin önleme yükümlülüğü de çevresel anayasacılık perspektifinden değerlendirilmesi gereken başka bir noktadır. 

Çevresel anayasacılıkta, çevresel nedenlerle göçün önlenmesi bakımından, devletin iklim değişikliğine sebep olacak faaliyetlere yönelik önlem alma, iklim değişikliğinin etkilerini gidermeye yönelik tedbir alma ve politikalarını çevrenin korunması yönünde oluşturma yükümlülüklerinin anayasada yer alması, önlemeye ilişkin bir anayasal güvence oluşturulması gündeme gelecektir.

Göçün çevresel anayasacılık perspektifinden değerlendirilmesinde bu çalışmanın ikinci odağı da göç sonucunda çevreye gelebilecek zararların nasıl ele alınabileceğidir. Çevresel anayasacılık perspektifinde sığınmacıların hakları, yerleştikleri bölgede doğanın haklarıyla çatışabilir. Böyle bir durumda bu haklar arasında bir denge bulunması yine anayasal düzenlemelerin yol göstermesiyle mümkün olabilecektir. 

Bütün bu imkanlar ve olasılıklar değerlendirilirken çevresel anayasacılık perspektifinden bakmak, antroposantrik bakış açısının dışından bakma imkanı sağlayacaktır. Göçe sebep olan çevre zararlarını önlemek ve iklim krizinin önünü almakla iklim göçünü önlemede temel hedef bu nedenlerle yer değiştiren kişilerin / sığınmacıların haklarını korumakla sınırlı kalmayacak, aynı zamanda doğanın da korunmakta olan insan değerine eş bir değeri olduğu düşüncesiyle daha güvenceli ve bütüncül bir koruma sağlanabilecektir. Anayasalarda bu yönde düzenlemelerin yer alması yargı organlarının da bu hususlarda geliştirecekleri içtihatlarla koruma mekanizmalarını genişletmesine imkan verecektir. 

 

Anahtar Kelimeler: Çevresel Anayasacılık, Çevresel Nedenlerle Göç, İklim Sığınmacıları, İklim Göçü, İklim Krizi.