V. Uluslararası Rumeli [Dil, Edebiyat, Çeviri] Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, 3 - 04 Haziran 2023, ss.82
Yunan ve Roma’da felsefi düşünceler her zaman edebi metinlerin içinde yer bulmuş, edebi türlerin oluşumunda felsefi düşünme geleneği yol gösterici ve belirleyici olmuştur. Tıpkı bugün olduğu gibi antik çağda da savaşlar, yoksulluk, afet ve salgınlarda insanlar dert ve acılardan sığınmayı din ve felsefede aramışlardır. Birey için iyilik hali dış dünya ne şekilde olursa olsun bireyin kendisinin erişebileceği en iyi denge halini yakalaması ile gerçekleşeceği için bedenin ruh sağlığı da en az beden sağlığı kadar önemli görülür. Ruhun iyiliği duyguların dengeyi yakalaması ile gerçekleşeceği için hekimler arasında duyguların tedavisi de üzerinde kafa yorulan meseleler arasında görülmüş, ruhu onarmanın ancak duygular üzerine çalışma yoluyla sağlanabileceği inancından yola çıkarak bu alanda söz söyleme ve yazma geleneği bir tür olarak özellikle Stoacı ve Epikürosçu düşünürler tarafından şekillendirilmiştir. Bugün felsefi terapi olarak adlandırılan bu kavram antik dönemin bir edebi bir türü olarak ortaya çıkmış ve çeşitli türdeki eserlerde bir yöntem olarak kullanılmıştır. Ele aldığı konular ruhun zaafları ve eğilimlerinin tedavi edilmesi olması bakımından tıp sanatına bağlı olsa da daha genel çerçeveden baktığımızda ise iyi bir hayat sürme ve iyi insan olma ereği taşıdığı için felsefi bakış açısıyla da değerlendirilmelidir. İlk örneği Khrysippos’un kayıp kitabı Peri Pathōn (Zaaflar ya da Duygular Hakkında) olarak görülebilecek bu tür, Stoacılık ve belirli oranda Epikürosçuluk tarafından da benimsenen ve üretilen bir edebi yöntemdir. Bununla birlikte Cicero ve Plutarkhos gibi farklı akımların temsilcileri de bu türde eserler vermiştir. Bunun sebebi bu türün aslında Sokratik protreptikos türünün, yani öğrencileri felsefi tahsile ikna amacıyla analojik olarak tıbbın beden için yaptığı gibi felsefenin ruhu iyiliğe çağrısı söyleminin bir tezahürü olmasıdır. Diğer yandan hem felsefe ve hem de tıpta yetkin bir isim olan Galenos’un bu türde verdiği eserler ise kendi ayrımı ile tıbbi ya da felsefi eserler olarak görülebilse de her ikisini koşutluğa sokan bir yola sevk etmektedir. Özellikle de Galenos’un felsefi terapi türüne ilişkin olarak görülebilecek Peri Alypias (De Indolentia), Zaaflar ve Hatalar ile Kaygısızlık Hakkında, (Tıp) Sanatı(nı) Tahsile Çağrı eserleri de aynı felsefi terapi yönteminin bakış açısıyla bir arada incelenerek Galenos’un tıp sanatını felsefi terapi bağlamında nasıl okuduğunu ortaya koymaya çalışacağız.