İletişim Araştırmalarına Özdüşünümsel Bakışlar CİSEM2024, Ankara, Türkiye, 27 - 29 Kasım 2024
Eski
Yunan’dan günümüzün çağcıl toplumlarına kadar süregelen tartışmalara konu olan
uzun erimli, çok boyutlu, karmaşık ve muhtevası mütemadiyen değişip dönüşebilen
demokrasi mefhumunun tarihsel süreçte mütecanis bir yapıda olmadığını referans
alan bu tebliğ, demokrasinin demokratikleşme imkânlarına fikri bir patika açmak
için demokrasinin özdüşünümsel bir biçimde değerlendirilmesi gerektiğini iddia
etmektedir. Demokraside halkın (demos) kimden oluştuğu, yönetme erkinin nasıl
olacağı ve demokrasinin kurumsallaşma sürecine dair mevcut tartışmaların
özdüşünümsel bir şekilde yeniden yorumlanması gerektiğini savlamak bu
çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Halk, yönetme erki ve demokrasinin
kurumsallaşma süreci bu çalışmanın üç tipolojisini teşkil etmektedir. Sınıf,
etnisite, sosyo-ekonomik statü, cinsiyet vb. faktörlerin tarihsel süreçte demos
kimdir sualine verilen yanıtları farklılaştırması bu çalışmanın ilk içgörüsünü
meydana getirmektedir. Yönetme erkinin doğrudan mı yoksa temsil aracılığıyla mı
vuku bulacağı, temsil krizi karşısında demokrasinin katılımcı mı, müzakereci mi
veya çatışmalı mı olacağına dair tartışmaların varlığının demokrasi yazınında
güncelliğini koruması ve süregelen radikal demokrasi modellerinin
geliştirilmesi çalışmanın ikinci içgörüsünü belirlemektedir. Demokrasinin
yöneten-yönetilen ilişkisi etrafında bir iktidar formu mu olduğu yoksa eşitlik
ve özgürlük başta olmak üzere birtakım değerleri ya da umdeleri mi yansıttığına
dair süregelen tartışmalarsa bu çalışmanın üçüncü içgörüsünü oluşturmaktadır. Popülizm
ve kitlesel göç hareketliliğinin demokraside demosun kim olduğu tartışmalarına
ve 1970’lerden beri gerek sağ/muhafazakâr gerekse sol/Marksist akademik
habituslarda karşılık bulan temsili demokrasinin yadsınamaz krizi demokrasiye
özdüşünümsel yaklaşmayı zorunlu kılmaktadır ki bu durum çalışmanın sonuç
mahiyetindeki ilk önerisini oluşturmaktadır. Machiavelli’nin siyasal olanı
açıklarken kurucu itkisini belirleyen iktidar olmak ya da iktidarda kalmak
vurgusunun mu yoksa Akıl Çağı, Fransız Devrimi vb. önemli tarihsel momentlerde
bireye yüklenen değerler ve tercihlerin mi çağcıl toplumda demokrasiyi
dönüştürdüğü sorusuna özdüşünümsel bir yanıt aranması gerekliliği ise bu çalışmanın
ikinci önerisini teşkil etmektedir.
Anahtar Kelimeler:
Demokrasi, Özdüşünümsellik, Demokratikleşme