Fecr Yayınevi, Ankara, 2022
In this study, the problem of the
divided self in James' thought is discussed from three different aspects, in
which the theoretical, practical and term meanings are emphasized. The
theoretical dimension includes the distinction between soul and body caused by
the dualist attitude and James's thoughts on this distinction. In order to
understand the theoretical dimension, first of all, stream of consciousness,
conception of the universe and self were examined in our study; then James's
criticisms of the theoretically divided self are mentioned. The practical
dimension of the divided self deals with the manifestations of the distinction
between soul and body in the self. Here, based on James's thoughts on temperaments,
the meaning of the divided self and the problems of how to ensure the
unification of the self are examined. In terms of the meaning of the term, the
divided self focused on the radical change in James' thought and questioned the
correctness of this change. Investigations on the theoretical dimension of the
divided self suggest that James deals with the self over its functionality; he
showed that he did not consider the self as an entity or substance. He aimed to
eliminate the distinction between the knower and the known through pure
experience. Examinations on the practical dimension revealed that the self
remains in tension between instincts and ideals, desires and values, and this
tension causes a divide. James related the divided self with the temperament of
the person and discussed the dividing as a purely psychological process and
showed that bringing a unification to the self can take place in entirely
different ways. Investigations into the meaning of the term has indeed revealed
that James envisions two separate selves simultaneously. The first self is
active, strong, and has free will. The second self is passive, helpless and
determined by a higher power. However, James did not display an absolutist
attitude in his dual self-image. In addition, considering the comprehensiveness
of the pragmatic method, it has become clear that the dichotomy in question is
not a conflict. At this point, the study aims to reveal both James's criticisms
of dualism in terms of theory, the tension of the self in practice, and the
elimination of this tension, as well as the radical changes in James' thought
and the philosopher's unity of thought.
Bu çalışmada James düşüncesinde
bölünmüş benlik meselesi teorik, pratik ve terim anlamlarının ön plana
çıkarıldığı üç ayrı veçheden ele alınmıştır. Teorik boyut düalist tavrın
sebebiyet verdiği ruh ve beden arasındaki ayrımı ve James’in söz konusu ayrıma
yönelik düşüncelerini içermektedir. Teorik boyutun anlaşılabilmesi için
çalışmamızda öncelikle bilinç akışı, evren tasavvuru ve benlik konuları
incelenmiş; daha sonra James’in teorik açıdan bölünmüş benliğe yönelik
eleştirileri zikredilmiştir. Bölünmüş benliğin pratik boyutu ise teorik boyuta
yönelik felsefi sorgulamaları bir kenara bırakarak ruh ve beden arasındaki
ayrımın benlikteki tezahürlerini konu edinmiştir. Burada James’in mizaçlara
yönelik düşüncelerinden hareketle bölünmüş benliğin ne anlama geldiği ve
benliğin bütünlüğünün nasıl sağlanacağı problemleri incelenmiştir. Terim anlamı
açısından bölünmüş benlik ise James düşüncesindeki radikal değişime odaklanmış
ve söz konusu değişimin gerçekliğini sorgulamıştır. Bölünmüş benliğin teorik
boyutuna yönelik yapılan incelemeler, James’in benliği işlevselliği üzerinden
ele alarak benliği bir mevcudiyet ya da töz olarak görmediğini, saf deneyim
anlayışı üzerinden bilen ve bilinen arasındaki ayrımı ortadan kaldırdığını
gözler önüne sermiştir. Pratik boyuta yönelik yapılan incelemeler benliğin
içgüdüler ve idealler, arzular ve değerler arasında gerilimde kaldığını, söz
konusu gerilimin bir bölünmeye sebebiyet verdiğini ortaya koymuştur. James,
bölünmüş benliği kişinin mizaçları ve tasavvur ettiği evren ile alakalandırarak
bölünmeyi tamamen psikolojik bir süreç olarak ele almış ve benliğe bir bütünlük
kazandırmanın tamamen farklı yollarla gerçekleşebileceğini göstermiştir. Terim
anlamına yönelik yapılan incelemeler James’in gerçekten de eş zamanlı olarak
bir yandan aktifliği, gücü, özgürlüğü diğer yandan da pasifliği, acziyeti ve
belirlenimi ön plan çıkaran iki benlik tasavvur ettiğini ortaya koymuştur.
Ancak James’in iki benlik tasavvurunda da mutlakiyetçi bir tavır sergilemediği
ve pragmatik yöntemin kapsayıcılığı düşünüldüğünde söz konusu ikiliğin bir
açmaz niteliği taşımadığı açığa çıkmıştır. İşte bu noktada çalışma hem James’in
teorik açıdan düalizme yönelik eleştirilerini hem pratik açıdan benliğin
içerisinde bulunduğu gerilimli hali ve bu gerilimli halin ortadan
kaldırılmasını hem de James düşüncesindeki radikal değişimleri ve filozofun
düşünce birliğini ortaya koymayı amaçlamıştır.