International Eurasian Conference on Biological and Chemical Sciences, Ankara, Türkiye, 26 - 27 Nisan 2018, ss.305
Bu çalışmanın temel amacı, potansiyel etkiler sergileyen etkin probiyotik suşun biyoterapötik yara örtüsü içeriğinde kullanılmak üzere seçilmesidir. Bu kapsamda, geleneksel gıda ürünlerinden ve insan mikrobiyotasından izole edilen 40 farklı Laktik Asit Bakteri izolatının anti-mikrobiyal etkinlikleri yara olgularında en sık rastlanılan ve çoklu ilaç dirençliliği sorunu yaşanan patojenlerden Pseudomonas aeruginosa PAO1/ATCC 27853, metisilin dirençli Staphylococcus aureus ATCC-43300 ve bu türlerin kronik yara örneklerinden izole edilen hastane kaynaklı suşlarına karşı değerlendirilmiştir. Sağlıklı anne sütüyle beslenen bebek fekal mikrobiyotasından izole edilen Lactobacillus plantarum F-10 izolatı, çalışma kapsamında kullanılan tüm patojenlere karşı en yüksek anti mikrobiyal aktivite sergileyen probiyotik aday olarak belirlenmiştir. İzolatın canlı hücreleri ve hücre bağımsız ekstraktı (HBE) patojenlerin gelişimini inhibe ederken, nötralize HBE’de herhangi bir etki gözlemlenmemiştir. Biyofilm oluşumu kristal viyole analizi ile belirlenmiş olup sonuçlar Taramalı Elektron Mikroskobu ve Konfokal Lazer Taramalı Mikroskop ile de görüntülenmiştir. Tüm patojenlerin biyofilm oluşumunda % 100 azalma HBE’nin sub-MİK değeri (12.5 mg/mL) ile birlikte inkübasyon neticesinde elde edilmiştir. HBE’nin sub-MİK değerinin PAO1 suşunun hareket yeteneği ve virülans faktörleri (proteaz ve elastaz aktivitesi, piyosiyanin ve ramnolipid üretimi) üzerinde de inhibisyon etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir. Probiyotik açıdan değerlendirildiğinde; izolatın hemolize neden olmadığı ve yüksek otoagregasyon (%50±4.1) ve patojenlerle ko-agregasyon özelliği sergilediği tespit edilmiştir. Antibiyotik dirençlilik profili ise Avrupa Gıda Güvenilirlik Otoritesine göre güvenilir bulunmuştur. İzolatın laktik asit üretimi 151±11.8 g/L; hücre dışına salınan ekzopolisakkarit (EPS) miktarı 1.157±102 mg/L, hücre yüzeyine bağlı EPS miktarı ise 750±32 mg/L olarak belirlenmiştir. HBE’nin antioksidan aktivitesi toplam antioksidan etki, fenolik ve flavanoid içerik açısından değerlendirilmiş ve sub-MİK değerinin DPPH radikalini giderici etkisi %88.6±3.5 olarak belirlenmiştir. HBE’nin HT-29 hücre hattı üzerindeki sitotoksik etkisi MTT testi ile belirlenmiş ve sub-MİK değerinin kanser hücrelerinde %98±2.5 oranında azalmaya neden olduğu tespit edilmiştir (IC50:5.9 mg/mL). Çalışmamız, çeşitli yara tedavilerinde enfeksiyon ve oksidatif stresin azaltılması adına tamamen yerli, doğal ve yeni nesil bir yaklaşım sunmaktadır.