David Hume'de din ve tanrı anlayışı


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2003

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: MUSTAFA ÇEVİK

Danışman: RECEP KILIÇ

Özet:

David Hume insan bilgisini, izlenimler, fikir ve bunlar arasındaki ilişkilerden ibaret sayar. Hume'un rtaya koyduğu epistemolojisinin bu teoriyle uyumlu olmadığı görülebilir. Bu nedenle Hume'un pistemoloj isinin kendi içinde tutarlı olmadığım, rahatlıkla söylemenin mümkün olduğuna inanıyoruz. Hume'un temel iddiası şudur: Akıl yalnız başına olgulara ilişkin hiçbir doğruluğu elde edemez. lantık ve matematiksel önermeler konusunda ise akıl, ancak totoloj ileri takip etme yeteneğine sahiptir. Hume Tanrı terimini, bir yüceltilmiş fikir veya farklı fikirlerin bir araya getirilerek oluşturulmuş bir kir olarak kabul etmiştir. Hume Tanrı'nın varlığım kesin doğru kabul etmiş ve bunu tartışma gereği ile duymamıştır. Bununla birlikte Tanrı'nın sıfatlarım evrenden çıkarmaya çalışmayı konu olarak ele imiş ve böyle çıkarımların sağlıksız olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır. Tanrı'nın görünmez, akıl ıhibi, birlik, sonsuzluk, basitlik ve ruhsallık gibi sıfatlan onun kabul ettiği bazı sıfatlardır. Bu nedenle [ume'un Tanrı'nın sıfatlarının bilinmesi konusunda ılımlı veya sınırlı agnostik olarak kabul dilmesinin mümkün olduğunu düşünebiliriz. Hume'un bir tür teistik anlayışa sahip olduğunu 3ylemenin mümkün olduğunu düşünüyoruz. Bu çalışmada vardığımız sonuçlardan biri de Hume'un ateist olamayacağıdır. Onun düzenlilik eliline karşı çıkması onun ateist olduğunu söylememizi mümkün kılmaz. Hume'un düzenlilik delilinin en büyük eleştireni olarak kabul edilmesinin yanlış olduğunu kabul diyoruz. O Cleanthes aracılığıyla aynı zamanda düzenlilik delilinin çok detaylı bir şekilde savunmasını a yapmıştır. Hume'un evren ve Tanrı ilişkisi konusunda bir deist olduğunu söylememize imkan sağlayan erilere rastlamak mümkündür. Oysa onun deist olmadığını söylemek için oldukça açık deliller de ardır.Hume'un mucize konusunda yazdıklarından, onun mucizeyi imkan sorunu açısından değil de bir ırih felsefesi sorunu olarak ele almak istediğim anlamaktayız. İnanç konusunda ise, Hume'un adım koymasa da iki türlü inanç çeşidini ele aldığını düşünüyoruz, 'unlardan ilki doğal inanç veya hayvan inancı, diğeri ise dini inançtır. Hume'un ''sürekli mucize'' dediği ;y ile Kierkegaard' in 'paradoks'u arasındaki benzerliğe dayanarak, Hume'un dini inanç konusunda deist bir inanç teorisini benimsediğini söylemek mümkün görünmektedir. Hume, doğal din ile tam olarak ne demek istediğim açıkça ifade etmemişse de, bu konuda ciddi leştiriler getirmiştir. Fakat vahiy eseri olan din diyebileceğimiz dinler konusunda eleştiri eliştirmemiştir. Ancak bu dinlerin doğal dine yaklaşan teolojileri konusunda eleştiriler yapmıştır enilebilir. Hume'un kimi zaman dini, toplum için zararlı bulduğunu görmekteyiz. Ancak bu zararın, batıl tanç ve enthusiasm dediği batıl inanç eğiliminin etkisiyle oluşmuş dinler için söz konusu olduğunu abul etmektedir. İnsanlık tarihinde teizm ile politeizm arasında sürekli bir 'gelgit' sürecinin tekrar ettiğini düşünen lume'a göre insanlık ilkel bir dönem geçirmiştir. Son olarak Hume'un metinlerini bir bütün olarak gözden geçirdiğimiz zaman, işlediği problemler ibariyle onun sistemli bir din filozofu olduğunu söylememiz mümkün gibi görünmektedir.AbstractHume assumes that the human knowledge consists only impressions, ideas and the relations >etween them. It can be seen that Hume's own epistemologic theory is contradict to this theory. Thus ve believe that his epistemological theory is in a selfcontradiction. His basic claim is this: The reason can't obtain a truth about matter of the facts. And reason can mrsue only the totologies in the logical and metaphisical subject. Hume suppose the word of God as an composed idea from verious ideas or a sublimated idea. He iccept the existence of God as a truth and doesnt need to discuss this topic. However, he discussed the inference about the atributes of God and tried to put forward as inworthy such inferences. But he still accept the existence of some atributes of God. These atributes are inity, infinity, simplicity and spirtuality. So we can think that it is possible to say that Hume is a limited >r mitigated agnostic in considering the atributes of God. Furtheremore we think that it is also possible o say that Hume has a kind of theistic belief. In this study we understood that it can not argue that Hume is an atheist. It doesnt make possible to say he is an atheist because of his objections to the cosmologic argument. We argued that it is not true >nly to say that he is a serious critic of the design argument. Because he is also a serious defensive of his argument by the defence of Cleanthes. It is possible to say that Hume is a deist in the God- world relations. But there is also a lot of distinct irguments to say that he is not a deist. We can understand from his discussing in the miracles problem that he wanted to discuss the niracles as a problem of historical philosophy not as its possiblity. Hume didn't give any name for believe. However we can see that he discussed two kind of belief. 3ne of them is natural belief or animal belief and the other is religious belief. And when we see the similarity between Hume's 'continoued miracle' and the Kierkegaaard's paradox we can judge that rlume assumed the religious belief as fideistic belief. Although Hume didnt explain what he mean by natural religion clearly he did some serious critics n this subject. Bu on the contrary he didnt do any critics in the revealed religions or revelation religions. But he reviwed the principles of these religions which are close the nutural religions. We can see that he sometime regards the religions harmful for the moral of societies. But this larmfulness -to Hume- comes from the religions which are in the influence of the superstitions that iume called them as superstition and enthusiasm. In Hume's opinion there is a continoed flex-reflex circulation between theism and politeism in the tiistory. And Hume thinks that the politeism is the first theology of the mankind. Finally we can say if one read the all studies of Hume he can see that he is just a systematical philolospher of religion in the problems which he discussed.