Farklı dişlenme dönemindeki çocuklarda temporomandibular düzensizliklerin saptanması


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2012

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: CANAN DAĞ

Danışman: NURHAN ÖZALP

Özet:

Bir epidemiyolojik araştırma olarak planlanan bu çalışmada; farklı dişlenme dönemlerindeki çocuklarda TME muayenesi sırasında TMD' nin teşhis edilip bu düzensizliklere neden olan olası faktörlerin araştırılması, TMD ve etiyolojik faktörler arasındaki ilişkinin açıklanması ve bu sayede koruyucu-önleyici uygulamalara katkıda bulunulması amaçlanmıştır. Çalışmamız, Ankara ilindeki devlet okullarında okuyan ve yaşları 4-14 arasında bulunan çocukların ağız içi ve dışı muayeneleri, TME muayenesi ve postural değerlendirmeleri içeren kesitsel bir çalışma olarak planlanmıştır. Çalışmamızda yaş, cinsiyet, parafonksiyonel alışkanlıklar, ağrı, morfolojik ve fonksiyonel maloklüzyon, overjet ve overbite, çapraz kapanış, yan açık kapanış, ön açık kapanış, orta hat, dişlerde aşınma, vücut postürü (başın ileride konumlanması, farklı omuz seviyeleri) parametreleri ve çocuklara uygulanan Helkimo Anamnez İndeksi ile velilere uygulanan indeksin sonuçları ve elde edilen tüm sonuçların birbirleriyle ilişkisi değerlendirilmiştir. Çalışmamız sonucunda TMD prevalansının % 13,5 olduğu; farklı dişlenme dönemlerine göre yapılan değerlendirme sonucunda ise süt dişlenme döneminde bulunan bireylerde TMD prevalansının (% 6), karışık (% 14,1) ve daimi (% 17,9) dişlenme dönemlerine göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Cinsiyet ile TMD ilişkisinin incelenmesi sonucunda, TMD prevalansının kızlarda erkeklere oranla anlamlı derecede yüksek olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Oklüzyon ile TMD ilişkisi değerlendirildiğinde daimi 1. büyük azı ve süt kanin dişlerinin Angle Sınıf 2 ve 3 oklüzyonu ile TMD ilişkisinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Parafonksiyonel alışkanlıklar ile cinsiyet arasındaki ilişkinin sorgulanması sonucunda aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmazken; dil itme alışkanlığı dışındaki parafonksiyonel alışkanlıklar ile TMD arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Bruksizm, dudak ısırma-emme ve yanak ısırma alışkanlıkları ile TMD ilişkisinin sadece karışık ve daimi dişlenme dönemlerinde; diş sıkma alışkanlığı ile TMD ilişkisinin ise sadece süt dişlenme döneminde; yabancı madde ısırma alışkanlığı ile TMD ilişkisinin sadece karışık dişlenme döneminde; tırnak yeme alışkanlığı ile TMD arasındaki ilişki tüm dişlenme dönemlerinde; parmak emme alışkanlığı ile TMD ilişkisinin ise süt ve karışık dişlenme dönemlerinde istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Çalışmaya dahil edilen tüm bireyler değerlendirildiğinde başı ileride konumlanan bireylerde ve farklı omuz seviyesi mevcut olan bireylerde TMD mevcudiyeti istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksektir (p<0,05). Süt dişlenme döneminde başın ileride konumlanması ile TMD arasında ilişki gözlenmezken; farklı omuz seviyesi kaydedilen bireylerde TMD mevcudiyetinin istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Karışık dişlenme döneminde başı ileride konumlanan ve farklı omuz seviyeleri tespit edilen bireylerde TMD mevcudiyetinin istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptanmıştır (p<0,05). Daimi dişlenme döneminde ise her iki parametre de TMD ile istatistiksel olarak ilişkilendirilmemiştir. Çalışmamıza dahil edilen bireyler genel olarak değerlendirildiğinde, çapraz kapanış ile TMD ilişkisi istatistiksel olarak anlamlı düzeydeyken (p<0,05); farklı dişlenme dönemlerine göre yapılan değerlendirmede ilişki bulunmamıştır. Genel ve dişlenme dönemlerine göre yapılan değerlendirmeler sonucunda, ön açık kapanış ve yan açık kapanış ile TMD arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır. Çalışmamıza dahil edilen bireyler incelendiğinde, overbite değerleri ile TMD arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki mevcut değilken; genel değerlendirme sonucunda overjet ile TMD ilişkisinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu; farklı dişlenme dönemlerine göre ise karışık dişlenme döneminde overjet ile TMD arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunduğu belirlenmiştir (p<0,05). Çalışmamıza dahil edilen tüm bireyler genel olarak değerlendirildiğinde, alt çenenin hem dişsel hem de yumuşak doku açısından sağa hareketi ile TMD arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05). Farklı dişlenme dönemlerinde ise sadece karışık dişlenme döneminde alt çenenin hem dişsel hem de yumuşak doku açısından sağa hareketi ile TMD ve daimi dişlenme dönemindeki bireylerde orta hattın alt çenenin sağa hareketindeki dişsel konumu ile TMD arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05). Çalışmaya dahil edilen bireyler genel olarak değerlendiğinde laterotrüzyon, retrüzyon ve protrüzyon değerleri ile TMD arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı; süt dişlenme döneminde sadece protrüzyon ile, karışık ve daimi dişlenme dönemlerinde ise sadece laterotrüzyon ile TMD arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05). Çalışmaya dahil edilen bireyler gerek genel olarak gerekse dişlenme dönemleri esas alınarak değerlendirildiğinde ağız açma kapasitesi ve maksimum ağız açma kapasitesi ile TMD arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı gözlenmiştir. Bireyler genel olarak değerlendirildiğinde dişlerde gözlenen aşınma ile TMD arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunurken (p<0,05), farklı dişlenme dönemlerine göre yapılan değerlendirme sonucunda aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. TME sesleri ile TMD arasındaki ilişki bireyler hem genel olarak hem de farklı dişlenme dönemlerine göre değerlendirildiğinde aralarında pozitif yönde bir ilişki olduğu saptanmıştır. Çalışmaya dahil edilen bireyler gerek genel olarak gerekse dişlenme dönemleri esas alınarak değerlendirildiğinde, defleksiyon ve deviasyon varlığında TMD mevcudiyetinin istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu gözlenmiştir (p<0,05). Çalışmaya dahil edilen tüm bireyler değerlendirildiğinde TME bölgesi ve çiğneme kaslarında gözlenen hassasiyet ile TMD arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu; farklı dişlenme dönemlerine göre yapılan değerlendirmede ise süt dişlenme dönemindeki bireylerde sadece TME hassasiyeti ile TMD arasında; karışık ve daimi dişlenme dönemlerindeki bireylerde TME bölgesinde ve çiğneme kaslarında gözlenen hassasiyet ile TMD arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı düzeyde olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Çalışmaya dahil edilen tüm bireyler değerlendirildiğinde TME muayenesi sırasında gözlenen ağrı ile TMD arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenirken; dişlenme dönemlerine ise sadece karışık ve daimi dişlenme dönemlerinde ağrı ile TMD ilişkisinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (p<0,05). Helkimo Anamnez İndeksi sonuçlarına göre TMD yok olarak belirlenen % 3,8' inde; hafif derecede TMD gözlenenlerin % 31,5' inde; orta derecede TMD belirlenen bireylerin % 90,5' inde; şiddetli TMD saptanan bireylerin ise tamamında TMD bulunduğu belirlenmiştir. Çalışmamızda farklı dişlenme dönemlerindeki bireylerden aldığımız anamnez sonucu elde edilen veriler ile ebeveyn anketi değerlendirildiğinde bruksizm, parmak emme, ağrı, TME sesleri gibi parametrelerde gerek bireyler gerekse ebeveynlerden alınan bildirimler arasında oransal olarak bir farklılık bulunduğu tespit edilmiştir. Çalışmamızdan elde ettiğimiz sonuçlar, TMD' nin artık sadece yetişkinleri etkileyen bir sorun gibi algılanmaması konusundaki gerekliliği ortaya koymuştur. Özellikle çocuklara yönelik ağız-diş sağlığı programlarının, mutlaka TMD konusunda bilgilendirici uygulamalar içermesi gerekmektedir. Tedavisi zor ve pahalı bir hastalık olan TMD' nin henüz oluşmadan önlenmesi sayesinde, hem bireylerin yaşam kalitesinin artacağı, hem de zorlu tedavi uygulamalarına gerek kalmayacağı düşüncesindeyiz. AbstractThe aim of this epidemiological study was to determine TMD during TME examination at the different dentition stages in children with the aim of investigating possible etiologic factors, explaining relation between the TMD and etiologic factors as well as contributing to preventive approaches. This study, which included children between 4-14 years of age attending the public schools in Ankara, was planned as a cross-sectional study containing the intra-oral and extra-oral examinations, TMJ examination and postural consideration. The parameters of this study were age, gender, oral parafunctions, pain, morphological and functional malocclusion, overjet and overbite, crossbite, lateral open bite, frontal open bite, midline, dental abrasion, body posture (forward head position, different shoulder levels), Helkimo?s Anemnesis Index and parental questionnaire. In this study, TMD prevalence was 13,5% in all children. The TMD prevalence at primary dentition (6%) was significantly lower than the prevalances at mixed (14,1%) and permanent (17,9%) dentitions. Females were more affected than males and relation between gender and TMD prevalence was statistically significant (p<0,05). Angle class 2 and 3 occlusion of the first permanent molar and primary canines were found to be significantly related to the TMD (p<0,05). However, primary second molars were not found statistically related to the TMD. The relation between gender and oral parafunctions including bruxism, clenching, lip biting-sucking, biting on foreign objects, infantile swallowing, nail biting, thumb sucking and cheek biting were not statistically significant. Oral parafunctions except infantile swallowing were found to be significantly related to the TMD (p<0,05). Bruxism, lip biting-sucking and cheek biting at mixed and permanent dentition; clenching at primary dentition; biting on foreign objects at mixed dentition; nail biting at all dentitions; thumb sucking at primary and mixed dentition were found to be significantly related to the TMD (p<0,05). As a result of general investigation of all children, forward head position and different shoulder levels were statistically related to the TMD (p<0,05). At primary dentition, there was no significant relation between the forward head position and TMD, however, different shoulder levels were found to be significantly related to the TMD (p<0,05). At mixed dentition, both of these parameters were statistically related to the TMD (p<0,05). At the permanent dentition, there was no relation between the body posture and TMD. A significant relation was found between cross bite and TMD at general investigation (p<0,05), however, there was no correlation at different dentition stages. The results based on the general and dentition investigations, frontal and lateral open bite were not found to be significantly related to the TMD. General investigations of all children showed that overbite was not related to the TMD, nevertheless overjet>= 6 mm was found to be significantly related to the TMD. Similarly, overjet>= 6 mm was significantly related to the TMD at mixed dentition (p<0,05). Dental and soft tissue midline deviations including right-moved mandibula were found to be significantly related to the TMD (p<0,05). Investigations of the different dentition stages showed that dental and soft tissue midline deviations including right-moved mandibula were related to the TMD at mixed dentition, and dental midline deviation including right-moved mandibula was found to be significantly related to the TMD at permanent dentition (p<0,05). Laterotrusion, retrusion and protrusion were not found to be significantly related to the TMD at the general investigation; however, protrusion at primary dentition and laterotrusion at mixed and permanent dentition were significantly related to the TMD (p<0,05). As a results of the investigations of general and different dentitions stages, mouth opening and maximum mouth opening were not found significantly related to the TMD. The relation between dental abrasion and TMD were statistically significant at general investigation of the children (p<0,05) while these parameters were not found significantly related in the investigation based on dentitions. TMJ sounds were recorded by audibly listening and using stethoscope during opening and closure of the mouth. A positive correlation was determined between the TMJ sounds and TMD based on dentitions and general investigation. There were not statistically significant differences between the recording methods, however, percentages of TMJ sound recorded by using stethoscope showed variations. Deflection and deviation were found to be significantly related to TMD as the result of the evaluation based on dentitions and general investigation (p<0,05). Investigation of all children showed that TMJ and masticatory muscle tenderness were significantly related to TMD; similar results were determined at mixed and permanent dentition. Nevertheless, relation between TMD and TMJ tenderness at primary dentition was statistically significant (p<0,05). Pain during TMJ examination was found significantly related to TMD at general investigation of the children. Evaluation based on different dentition results at mixed and permanent dentitions showed significant relations between pain and TMD (p<0,05). Helkimo?s Anamnesis Index and clinical examination were compared and the results showed that the 3,8% of the children who determined as `TMD free?; 31,5% of children who determined as `mild TMD?; 90,5% of the children who determined as `moderate TMD? and all of the children determined as `severe TMD? had TMD. Different results about bruxism, thumb sucking, pain and TMJ sounds were determined when anamnesis, Helkimo?s Anamnesis Index and the parental questionnaire were compared. The results of this study showed TMD was not a problem that affects only adults. Oral health programmes for children should include information on TMJ and TMD as well. Pre-symptomatic detection and prevention of TMD would also contribute to an increased life quality and help spare difficult and expensive treatment procedures.