Hava sahası ve hava ulaştırmanın hukuki rejimi


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2018

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: TAHA GÜLER

Danışman: CAVİD ABDULLAHZADE

Özet:

Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında hava araçlarında yaşanan teknolojik gelişmeler sonraki süreçte hukuk kurallarına da yansımıştır. Nitekim Birinci Dünya Savaşı'nın akabinde akdedilen çok taraflı niteliğe sahip Paris, Madrid ve Havana Sözleşmelerinde sivil havacılığa ilişkin temel hukuk kurallarına yer verilmiş ve hava sahasında tam ve münhasır egemenlik ilkesi yazılı bir kural haline gelmiştir. Şikago Konferansı'nın sonunda imzaya açılan Şikago Sözleşmesiyle hava sahasında tam ve münhasır egemenlik ilkesi yazılı bir kural olarak tekrar benimsemiştir. Transit geçiş ve teknik iniş olmak üzere ilk iki trafik hakkını düzenleyen Hava Transit Antlaşması'na çok sayıda devlet taraf olmuştur. Hava Ulaştırma Antlaşması ticari trafik haklarını düzenlediğinden ve çok taraflı bir yapıya sahip olduğundan kendisine taraf toplayamamıştır. Sonuç olarak geçerliliğini hala muhafaza etmeye devam eden Şikago Rejimi günümüz şartlarında yetersiz kalmış ve yerini dolaylı yoldan da olsa iki taraflı antlaşmalar rejimine bırakmıştır. Bu rejim dahilinde 20. yüzyılın ikinci yarısından bu yana devletler, sınırlayıcı hükümler içeren iki taraflı hava ulaştırma antlaşmaları aracılığıyla birbirlerine ticari trafik haklarını tanımıştır. Ancak ABD, iç hukukta yaşadığı deregülasyon sürecinin sonrasında AB ile akdettiği "Açık Semalar" Antlaşması vasıtasıyla sınırlayıcı iki taraflı antlaşmalar rejimi algısını bir ölçüde kırmış ve "Açık Semalar" gibi benimsediği liberal bir politikayla uluslararası hava ulaştırmayı rekabete açık ve serbest bir alan haline getirmiştir. Tüm bu noktalardan hareketle çalışmamızın amacı hava sahası ile uluslararası hava ulaştırmanın tabi olduğu rejimin geçmişten günümüze kadarki gelişimi ve rejimin güncel gelişmelere yansımalarını ortaya koymaktır. The technological developments in aircraft during the First and Second World Wars were reflected in the rules of law in the next period. As a matter of fact, in the Paris, Madrid and Havana conventions of the multilateral nature that followed the First World War, the basic rules of civil aviation were introduced and the principle of complete and exclusive sovereignty became a written rule. With the Chicago Convention signed at the end of the Chicago Conference, the complete and exclusive sovereignty principle in the air space was again adopted as a written rule. Numerous states have became parties to the Air Transit Agreement, which regulates the first two traffic rights, transit and technical landing. On the other hand, since the Air Transport Agreement regulates commercial traffic rights and has a multilateral structure, it has not taken sides. As a result, the Chicago Regime, which still maintains its validity, is inadequate in today's conditions and leaves its place to the regime of bilateral agreements, indirectly. Within this regime, since the second half of the 20th century, the states have introduced commercial traffic rights to each other through bilateral air transport agreements containing restrictive provisions. However, the US has broken the sense of regime of restrictive bilateral agreements through "Open Skies" Agreement, which it has concluded with the EU after the deregulation process in domestic law, and has transformed international air transport into an open and free sector with a liberal policy adopted as "Open Skies".