Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2018
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: MUSTAFA KINAĞ
Danışman: HASAN YÜCEL BAŞDEMİR
Özet:Bir ahlak teorisinden ve şahsiyetten söz etmenin yolu, öncelikle bu ahlakın ve şahsiyetin temelini oluşturan benlik kavramını temellendirmekle mümkündür. Düşünce tarihine bakıldığında benliğin imkanının, özdeşliğinin ve nasıllığının farklı felsefe/metafizik yapma biçimlerine uygun olarak tartışıldığı görülür. Benlik düşüncesi, Antik Çağ'da doğada var olan değişime karşın sabit bir zemin bulma kaygısı doğrultusunda ruh (psyche) kavramı üzerinden ele alınmış, Orta Çağ'da din/ler/in de etkisiyle bir takım kutsal ilkeleri temellendirmek ve ölüm sonrası varlığın imkanını ve durumunu ortaya koyma kaygıları ekseninde tartışılmıştır. Özellikle Descartes'tan itibaren Modern dönem ve sonrasında benlik fikrinin ruh kavramı yerine zihin ve bilinç kavramları ile açıklandığı, görülür. Kendisinden önceki dönemlerin metafizik yapma biçimini reddeden Klasik Amerikan Pragmatistlerinden George Herbert Mead, "orada var olan dünya" kavramıyla ontolojik realizmi benimsemiş, anlam üzerinden ele edilebilen gerçekliğin söz konusu nötr dünyadan devşirilerek açıklanabileceğini vurgulamıştır. Mead, bu çerçevede organizma-doğa ile birey-toplum arasında varsayılan ayrımları nakzeden, düalist kuramların ruh-beden ayrımını ortadan kaldıran bütüncül, tekçi bir benlik kuramını savunur. O, benlik kuramını zaman, eylem, bilinç, birey, toplum… vs. kavramların kilit rol oynadığı felsefi sistemi ile tutarlı bir bütünlük oluşturarak temellendirir. Bu çerçevede benlik, dış dünyadan, zamansallıktan ve eylemsellikten soyutlanarak açıklanabilecek bir hususu değil, insanın süreç içerisinde eylemsellik yoluyla kendi türünden ötekinin tutumunu ve perspektifini almak suretiyle öğrenebildiği dinamik, inşai ve uyarlanabilen bir hususu ifade eder. Sosyal benliğin özne benlik ve nesne benlik ayrımlarını ortaya koyan düşünür, bu ayrımın esasen ontolojik değil analitik bir ayrım olduğunu belirtir. Ahlaki bir birey olmanın koşulu ise bireyin bütün koşullarını gerçekleştirerek edindiği sosyal benliğin analitik ayrımları arasında bütünlüğe ulaşması ve doğa ile uyum içerisinde olmasıdır. The way to talk about a moral theory and personality is possible by grounding the concept of self, which forms the basis of this morality and personality. Looking at the history of thought, it is seen that the possibility, identity and how of the self is discussed in accordance with different forms of philosophy / metaphysics. The idea of self was taken up in the spirit (psyche) concept in line with the concern of finding a stable ground in the Antiquity, and was discussed under the effects of religion/s to ground some sacred principles and reveal the possibility and status of the post-mortem existence in the Middle Ages. It is seen that the idea of self, in particular since Descartes, has been explained with the concepts of mind and consciousness instead of the concept of soul in the modern period and after. George Herbert Mead, one of the classical American pragmatists who rejected the metaphysical way of his earlier periods, agreed the ontological realism by "the world that is there" concept, emphasized that the reality which can be obtained through meaning, can be explained by deducing it from the neutral world in question. In this context, Mead defends a holistic, monistic self theory that removes the supposed distinctions between organism-nature and the individual-society, eliminating the soul-body distinction of dualistic theories. He describes his self-theory by constituting a coherent integrity with the philosophical system in which the time, actin, consciousness, individual, society... etc. concepts play a key role. In this framework, the self is not an issue that can be explained by abstracting it from the external world, temporality and actuality, but a dynamic, constructional and adjustable issue in which man can learn by taking the attitude and perspective of other which is from his/her kind through activity within the process. The philosopher who reveals the distinction of the social self as I and me, states that this distinction is not and ontological but an analytical distinction. In this context the condition of being a moral individual is to gain an integrity between the analytical distinctions of the social self acquired by realizing all the conditions of the individual and to be in harmony with nature.