İkinci Meşrutiyet'ten Milli Mücadele'ye Anadolu'da sosyo-ekonomik ve kültürel boyutlarıyla Rum örgütlenmeleri (1908-1922)


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2017

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ÇİĞDEM KILIÇOĞLU CİHANGİR

Danışman: TEMUÇİN FAİK ERTAN

Özet:

Osmanlı Devleti'nin modernleşme sürecinde, Osmanlı milletlerini oluşturan cemaatler, kendilerini ifade etme aracı olarak çeşitli ihtiyaçlara cevap veren bir örgütlenme biçimi benimsemişlerdir. Cemiyet kurumu olarak adlandırılabilecek olan bu örgütlenme biçimini, Müslümanların yanı sıra Gayrimüslimler de kullanmıştır. Osmanlı Devleti'nde cemiyet kurumunun ortaya çıkışı, 19. yüzyılda modernleşmenin bir tezahürü olarak beliren kurumsal ve fikirsel dönüşümün ürünüdür. Cemiyetler, cemaat üyelerine hizmet ederek, cemaatin ekonomik, kültürel ve sosyal her türlü faaliyetlerini gerçekleştirmede aracı bir rol üstlenmişlerdir. 19. yüzyılın ilk yarısında, özellikle Tanzimat'la birlikte Osmanlı Devleti'nde filizlenmeye başlayan cemiyetleşme hareketi, aynı yüzyılın ikinci yarısından itibaren oldukça hız kazanmıştır. Bu cemiyetleşme hareketinde, Gayrimüslim cemaatlerin, özellikle Rumların, Müslümanlardan daha önce etkinlik göstermeye başladıkları göze çarpmaktadır. Osmanlı Devleti'nde ayrıcalıklı bir konuma sahip olan Rumlar, 18. yüzyılda başlayan Yunan aydınlanmasının bir sonucu olarak özellikle eğitim ve kültür alanında yeniden organize olmuşlar ve bu alanlarda kurdukları cemiyetlerle bir yandan Helenizm ideolojisinin Osmanlı Devleti içinde yayılmasına katkı sağlarlarken, diğer yandan cemaat bağlarını güçlendirmişlerdir. Bu süreçte yalnızca Osmanlı başkentinde değil, Anadolu'da da yoğun bir cemiyetleşme faaliyeti görülmüştür. Özellikle Batı Anadolu Rumları, hem coğrafi hem de sosyo-ekonomik koşulların uygunluğundan dolayı cemiyet kurma faaliyetlerine Anadolu'nun diğer bölgelerindeki Rumlardan daha erken bir dönemde başlamışlardır. İlerleyen süreçte Karadeniz ve Orta Anadolu Rumları da bu harekete katılarak yaşadıkları coğrafyada Helenizm'i cemiyetler aracılığıyla güçlendirmeye çalışmışlardır. Anadolu Rumları arasında İkinci Meşrutiyet'in ardından hızlanarak devam eden cemiyet teşkili, yalnızca eğitim ve kültür alanıyla sınırlı kalmamış, sanat ve spordan, mesleki, dini, hayırsever cemiyetlere kadar oldukça geniş bir yelpazede kendini göstermiştir. Birinci Dünya Savaşı ile birlikte, Anadolu Rumlarının cemiyetleşme faaliyetlerinde siyasileşme eğilimi görülmeye başlarken, bu eğilim 1919-1922 arasındaki Yunan işgali döneminde yoğunluk kazanmıştır. Birçok Rum cemiyeti, görünürdeki niteliklerine ek olarak Anadolu'daki Yunan ordusuna destek veren türde veya Yunanistan'la birleşmeye yönelik siyasi amaçlara da yönelmiştir. In the process of Ottoman modernization, the communities of Ottoman society, embarked on constituting a kind of organization that fulfilled the various needs as a vehicle of expressing themselves. This kind of organization which can be defined as "association" was used by non-muslims as well as Muslims. The emergence of associations in the Ottoman Empire is a result of institutive and intellectual transformation that appeared as a sign of modernization in the 19th century. Associations held a mediatory position on performing economic, cultural and social activities of a community by serving to the members of the community. Association movement which began to develop in the Ottoman Empire in the first half of the 19th century, nominately with Tanzimat, considerably gained speed in the second half of the same century. The associational activities of non-muslim communities, more particularly Ottoman Greeks, arose earlier than those of Muslims. The Ottoman Greeks who had privileged position in the Ottoman Empire, reorganized especially in the fields of education and culture as a result of Greek enlightenment, and along with the associations they established in those fields they both contributed to the expansion of Hellenism in the Ottoman Empire and strengthened their community bonds. In this process the activities of establishing associations appeared intensely not only in Ottoman capital but also in Anatolia. Especially the Ottoman Greeks of the Western Anatolia due to the convenience of socio-economical and geographical conditions began to establish associations earlier than those of the other regions of Anatolia. In the forthcoming process, the Ottoman Greeks of the Black Sea Region and the Central Anatolia joined to this movement and tried to strengthen the Hellenism in their regions of residence by establishing associations. Soon after the Second Constitution, the establishment of associations continued increasingly and wasn't limited only in the fields of education and culture but showed itself in a quite wide range of arts, sports, professions, religion and philanthropy. Along with the First World War, the association activities of the Anatolian Greeks began to be politicized and the tendency of being politicized intensified in the period of Greek occupation in Anatolia between 1919-1922. Besides their apparent properties, several Ottoman Greek associations also tended to have some political targets such as supporting Greek army or unification with Greece.