2000'li yıllarda Türkiye'de kamu topraklarının ticarileşmesi ve özelleşmesi: Yeni anayasalcı bir siyaset çözümlemesi


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2020

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: MELEK MUTİOĞLU ÖZKESEN

Danışman: ATAY AKDEVELİOĞLU

Özet:

Bu çalışma, Türkiye'de 2000'lerde toprak tasarruflarındaki dönüşümün boyutunu ve yöntemlerini bu süreci belirleyen siyasi dinamikler ve sınıfsal motivasyonlar bağlamında çözümlemeyi amaçlamaktadır. Bu tarihsel sorgulama, Karl Marx'la başlayan, Rosa Luxemburg, Michael Perelman, Werner Bonefeld, David Harvey gibi kuramcıların ve toprak kapatma literatürü araştırmacılarının çalışmaları ile süren İBS tezleri yeniden düşünerek yapılmaktadır. Mevcut literatürde devlet analizi için gerekli metodolojik araçların bulunmadığı tespitiyle bu açığı Stephen Gill'in Yeni Anayasalcılık kuramı bağlamında sunduğu kavramsal-analitik araçlarla kapatan bu çalışma, bu bağlamda, toprak tasarrufunu dönüştüren dinamikleri sermaye birikiminin küresel koşulları ve bu koşulların mevcut siyasi iktidar tarafından içerilme biçimleri dahilinde tartışmakta; bu dönüşümün ölçeğini, araçlarını ve sonuçlarını yasal düzenlemeler üzerinden izlemektedir. Toprak tasarruflarını dönüştüren yasal düzenlemeleri kapsamlı bir tarihsel analize tabi tutan ve bu düzenlemelerin zemin hazırladığı deneyimleri farklı örneklerle somutlaştıran bu tez, sermaye birikiminin küresel koşullarının toprak tasarruflarındaki dönüşümün genel anayasal çerçevesini belirlerken, mevcut siyasi iktidarın kendisini siyasi-iktisadi olarak yeniden üretme kaygısının ve bu bağlamda geliştirdiği stratejilerin bu dönüşümün Türkiye'ye özgü dinamiklerine işaret ettiğini vurgulamaktadır. Bu tezin temel savı, Türkiye'de 2000'li yıllarda metalaşmaya konu olan toprakların kamu toprakları olduğu; bunun gözardı edilmesinin mevcut literatür açısından önemli bir sorun oluşturduğu; ve bu sorunun günümüzde toprağın ticarileşmesi ve özelleşmesi süreçleri ile bu süreçler nedeniyle yaşanan mülksüzleştirme biçimlerinin ve toplumsal mücadelelerin gelişiminin anlaşılmasını zorlaştırdığıdır. Nitekim, Türkiye'de toprağın 2000'lerdeki ticarileşme ve özelleşme süreçlerine bu mercekle bakılması, mevcut literatürün 1945 sonrasının Keynesyen refah devletine yaptığı vurgunun aksine, Türkiye'deki dönüşümün daha uzun vadeli olduğunu ve Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarından bu yana devlet pratiklerine hakim olan genel kamucu yaklaşımı tersine çevirdiğini ortaya koymaktadır.