Vitamin D düzeyinin prediyabet ve diyabet ile ilişkisi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2009

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: CEM ÖZCAN

Danışman: DEMET ÇORAPÇIOĞLU

Özet:

D vitamini klasik vitaminlerden farklı olarak vücutta sentezlenmekte ve dolayısıyla hormon olarak kabul edilmektedir. Vitamin D reseptörlerinin (VDR) birçok dokuda keşfi ile D vitamininin kalsiyum homeostazı ve kemik metabolizması dışında da birçok fonksiyonu olduğu gösterilmiştir. Bu fonksiyonlardan en çok araştırılıp tartışılanlardan biriside D vitamininin diyabet ve diyabet patogenezi üzerine olan etkileridir. Bu çalışmada amacımız vitamin D düzeyinin, kontrol, prediyabetik (BAG, BGT) ve diyabetik gruplarda ilişkisinin ortaya konması ve vitamin D eksikliğinin diyabet ve insülin direnci için risk oluşturup oluşturmadığının saptanmasıdır. Bu amaçla çalışmada, vitamin D düzeyinin gerek diyabet ve prediyabet, gerekse insülin direnci ve sensitivitesi ile ilişkisini araştırmak üzere, kontrol, prediyabet (BAG, BGT) ve diyabet grubu olmak üzere 3 grup oluşturuldu ve bu gruplara 75 gr glukoz ile OGTT yapıldı. Testin başlangıcında 25(OH)D ve 1,25(OH)D vitamini için 0,30,60,90,120. dakikalarda glukoz için, 0,60,120. dakikalarda insülin için kan alındı ve HOMA skoru kullanılarak insülin sensitivitesi ve direnci hesaplanarak vitamin D düzeyleri ile aralarındaki ilişki ortaya konulmaya çalışıldı. Çalışmamızda gruplar arasında ( kontrol, prediyabet, diyabet) vitamin D düzeyi açısından anlamlı fark saptanmadı. ( p>0,05) Aynı şekilde insülin sensitivitesi ve direnci ile gruplar arasında da anlamlı fark yoktu. ( p>0,05) Hatta sadece diyabetli bireylerde insülin direnci ile vitamin D düzeyi arasındaki ilişkiye bakıldığında da anlamlı fark yoktu. ( p>0,05) Üstelik ilginç olarak diyabetli bireylerde HOMA skoru >2,7 (insülin dierenci ) olanlarda 25(OH)D vitamin düzeyi >30 nmol/L olanlar, %72'lik paya sahipti. Ancak vitamin D düzeyi >80 nmol/L olan yoktu. Çalışmamızda Vitamin D düzeyinin diyabet, prediyabet, insülin direnci, insülin sensitivitesi, insülin sekresyonu, glukoz sekresyonu ile ilişkisiz olması yukarıda da açıklandığı gibi; vitamin D düzeyinin diyabet ya da insülin direnci üzerinde etkisiz olduğu sonucuna varmamızı sağlayabileceği gibi, bunun etnik köken farklılığı veya VDR geni için farklı DNA sekanslarının olması (polimorfizm), bununsa D vitamininin endokrin etkisinde farklılıklar oluşturabileceğine (172,197) bağlamakta olasıdır. Tüm bu çelişkili sonuçlar, Türk popülasyonunda ve farklı popülasyonlarda yapılacak geniş katılımlı çalışmalar ile aydınlatılabilecektir. Tüm bunların yanı sıra yukarıda bir çok çalışmada gösterildiği gibi ( aksi çalışmalar da mevcut) diyabetten ve insülin direncinden korunma, geçiktirme ve diyabetin metabolik kontrolünü sağlamada D vitamini suplemantasyonunun yerini anlamak için yeni çalışmalara ihtiyaç olduğu açıktır. AbstractBeing different from other classical vitamins, vitamin D is synthesized in the body and therefore is recognized as a hormone. With the discovery of Vitamin D receptors (VDR) in many tissues, it has been observed that vitamin D has many other functions apart from calcium homeostasis and bone metabolism. One of the most researched and debated of these functions is the effects of vitamin D upon diabetes and diabetes pathogenesis. Our purpose in this study is to show the relation between vitamin D level and control, prediabetic (BAG, BGT) and diabetic groups and to determine whether vitamin D deficiency constitutes a risk of diabetes and insulin resistance. To this end, 3 groups, control, prediabetic (BAG, BGT) and diabetic groups, were formed in order to do research on the relation of vitamin D level with diabetes, prediabetes and insulin resistance and sensitivity; and 75 grs of glucose and OGTT were implicated to these three groups. At the initial phase of the test, for 25(OH)D and 1,25(OH)D vitamins at minutes 0,30,60,90,120., for glucose at minutes 0,60,120. blood was taken and by using HOMA score the insulin sensitivity and resistance were measured and in this way we tried to observe the relation of them to vitamin D levels. In our study, we didn?t detect any significant difference in terms of vitamin D level among the groups ( control, prediabetes, diabetes). ( p>0,05) There wasn?t any significant difference in terms of insulin sensitivity and resistance among groups either. ( p>0,05) Moreover, there wasn?t any significant difference even when the relation between insulin resistance and vitamin D was observed only in diabetic individuals. ( p>0,05) Furthermore, engrossingly, the diabetic individuals whose 25(OH)D vitamin level was >30 nmol/L among the ones whose HOMA score was >2,7 (insulin resistance ), constituted 72 % of the group. However, there wasn?t any individual whose vitamin D level was >80 nmol/L. In our study, the fact that vitamin D level had nothing to do with diabetes, prediabetes, insulin resistance, insulin sensitivity, insulin secretion and glucose secretion as is stated above could lead us to reach to the conclusion of vitamin D level?s having no effect upon diabetes and insulin resistance; whereas, it is also possible to relate this with ethnic origin difference and the fact that there are different DNA sequences for VDR gene (polymorphism) and that this can lead to differences in the effect of vitamin D on endocrine (172,197). All of these paradoxical results can be enlightened by doing research on Turkish population and other populations with broad participation. Apart from these, as it is observed above in many studies ( there are contradictory studies), the need for doing new research in order to replace vitamin D supplementation in protecting and from diabetes and insulin resistance and in impeding them, and in providing metabolic control of diabetes is clear.