Edouard Sablier'nin Cem Sultan Bourganeuf Mahpusu adlı yapıtında sürgün psikolojisinin boyutları


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2018

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ELVER KIRAÇ

Danışman: MEHMET NEDİM KULA

Özet:

Bu araştırmada, 20. yüzyıl Fransız yazar ve gazeteci Edouard Sablier'nin Cem Sultan Bourganeuf Mahpusu adlı yapıtında sürgün psikolojisinin boyutlarını incelemeye çalıştık. Sablier, babasının ölümüyle kendinden önce Osmanlı İmparatorluğu'na padişah olan ağabeyi II. Bayezid'in hükümdarlığını kabul etmeyen Cem Sultan'ın başlattığı taht mücadelesinin yankılarını ele alır. Yazar, Osmanlıların iç sorunu olan Cem Sultan'ın Batı'ya sığınmasıyla uluslararası bir soruna dönüştüğünü ve o dönem Osmanlı-Avrupa ilişkilerinin şekillenmesinde aktif bir rol oynadığını vurgular. II. Bayezid'in ülkenin askeri ve idari yönetimini ele alıp daha da güçlenmesi karşısında gücü yetersiz kalan Cem Sultan'ın Rumeli'ye geçebilmek için ilk aşamada Rodos şövalyelerinden yardım istediğini ve böylece Anadolu topraklarından ayrıldığını dile getirir. Bu ayrılışın, öteden beri Türkleri Avrupa topraklarından çıkarmak isteyen Batılıların Şehzade Cem'i Osmanlılara karşı siyasi ve maddi bir koz olarak kullanmalarına fırsat verdiğini belirtir. Avrupa'nın çeşitli yerlerinde sıkı gözetim altında tutularak dolaştırılan Cem Sultan'ın sürgün ve esir bir hayata mahkûm edildiğini ifade eder. Sürekli yeri değiştirilen şehzadenin kaldığı şehirleri, kasabaları ve kaleleri betimler; insanların yaşam biçimini ve geleneklerini anlatır. Sablier, on üç yıl süren bu serüvende şehzadenin psikolojisini, yaşadığı moral bozukluğunu, mutsuzluğunu, ailesine ve vatanına olan hasretini yansıtır. Cem Sultan'ın Avrupa'ya olan sert tutumunu, bu sürgün ve tutsak yaşamdan kurtulma isteğini ve karşılaştığı ihanet duygusunu gözler önüne serer. Padişah olma konusunda umudunu kaybeden Cem Sultan'ın tek amacının Mısır'a gidip ailesine kavuşmak olduğunun altını çizer. Sablier, talihsiz Cem Sultan'ın bu son arzusunun gerçekleşemediğini, on üç yıl süren bu maceranın hazin bir sonla, şehzadenin yabancı topraklarda genç yaşta ölümüyle noktalandığını söyler; bununla birlikte, Cem Sultan efsanesinin hafızalarda kaldığını vurgular.