İran-Osmanlı ticari ilişkileri (1900-1923)


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2011

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: MASOUMEH DAEİ

Danışman: HAMİYET SEZER FEYZİOĞLU

Özet:

19.yy başlarında kapitalist ve endüstri devletleri kendi ürün ve üretimlerini Doğu’ya ulaştırmak ve aynı zamanda Doğu’dan Batı’ya ham maddelerini aktarmak için birbirleri ile rekabete kalkışmışlardı. Bu devletler Karadeniz’in doğu limanlarından İran’a uzanan ticari transit yoluna özel önlem vererek bu işi gerçekleştirmeye çalışmışlardır. 19.yy başlarında Karadeniz ticaretinin aktifleşmesi ve diğer taraftan 1869 yılında Süveyş kanalının açılması, Karadeniz’in doğusundan İran’a yapılan ticaretin hem ticari, hem de siyasi bakımdan uluslar arası stratejik önem kazanmasını sağlamıştır. Karadeniz tarihinde Trabzon limanı önemle bahsedilen birinci limandır. Bu limanın önemi meşhur olması, üstünlüğü ya da tarihi geçmişinden değil, zengin Erzurum-Tebriz yolunu birbirlerine bağlamasından kaynaklanıyordu. Karadeniz’in doğu limanlarında transit ticareti yapan bu iki yol birbirleri ile rekabete girmişti. Bu yollar üzerinden ticaret yapan iki devlet de bu neden ile rakip olmuşlardı. Söz konusu yolların güzergâhı; Osmanlılar için Trabzon- Erzurum-Tebriz ve Ruslar için ise Gürcistan sahillerinden Sohum-Poti limanları ya da Batum-Tiflis ve Tebriz’di. Rus çarı ülkenin kuzey bölgelerinde yarı sömürgeci durumunu korumak, aynı zmanda Kafkas bölgesini ticari bölge yapmak ve bütün Asya pazarları ile bağlantı kurmak için Kafkas ticari transit yolunu öne çıkarma niyetindeydi. Bu niyet doğrultusunda mali ve gümrük vergi yardımları ile tüccarı himayesi altına alıp, Osmanlı yolu aracılığı ile İran’a gelen İngiltere’nin malları karşısında rekabet etmeyi amaçlıyordu. İngiliz malları 1820 yılının ortalarında ilk olarak Fars körfezinden İran’a girmiş, bu yıldan sonra Kuzey’den Sohum yolu ile Kafkas ve Anadolu’nun doğusuna, ardından İran’ın kuzeyine ulaşmış ve İngilizlerin bu başarısı Rus pazarının aleyhine olmuştur.Tezimizin zikrettiğimiz yolların, Osmanlı ve Ruslar arasında çıkan rekabetlerin neden ve nasıl meydana geldiği sorusuna cevap vereceği ümit edilmektedir. Ayrıca, İngiltere’nin Osmanlılara ait olan yolu sahiplenmedeki rolü de incelenmiştir. Bu konu sadece 19. ve 20.yy sorunu olmadığı gibi, günümüzde de başka şekilleri ile var olduğu için üzerinde durulması gerektiği düşünülmüştür. Yabancı devletler ve İran arasındaki ticaretin önemli olduğu göz önüne alındığında bu araştırmada, inceleme esnasında, şimdiye kadar yayımlanmamış ve araştırmacıların gözünden kaçmış yeni belge ve dokümanlar kullanılmaya çalışılmıştır.Bu araştırma, İran ve Osmanlı’nın ticari iç konularına dayanmakta ve aynı zamanda imkân dâhilinde bu ilişki de dış etkenlerin rolü incelenmiştir. Bu konu hakkında daha önce yapılmış olan araştırmaların, genel olarak sadece Birinci Dünya savaşı öncesinde oldukça az olan ve derin olmayan analizlere dayandığı görülmüştür. Bu araştırmanın asıl amacı İran ve Osmanlı devletlerinin ticari ilişkileri, İran’ın ticari yollarının önemi, yapılan antlaşmalar, bu dönemde olan ithalat ve ihracatın yorumlanmaya çalışılmasından ibarettir. Bunun yanı sıra yabancı ülkelerin, özellikle Rusya ve İngiltere devletlerinin İran ticaretindeki etkileridir. İran ticaretinde yerli ve yabancı tüccarların yaptıkları işlerin derin düşünülmesini sağlayacak iki konuya değinmemiz gerekmektedir. Bu konulardan ilki İran’ın ticari ve ekonomik yapısı, 19. ve 20.yy da onun değişiminin gidişatı ve ikincisi Kaçar devletinin politikasını nasıl yürüttüğüdür. Bahsi geçen konular İran’ın ticari meselelerinin ve ekonomik siyasetlerinin kavranmasında önemli etkenler olmuştur. İran’ın dış ticaret istatistiklerine baktığımızda, bazen ülkenin dış ticarete bağımlı iktisadi gelişiminin olduğu izlenmiştir. Aynı zamanda İran’ın iktisadi değişiminin gidişatı, onun dünya kapitalizm sistemine karışması ve bir şekilde bu büyük kapitalizmin istekleri ile birleşmesi doğrultusunda meydana gelmiştir. Ticari değişim ilerlemesinin dış güçlerle belirlendiği ve bu durumun nitelik ve niceliğinin iniş çıkışı ile sınırlarının dış faktörlere bağlı olduğu görülmüştür. Diğer taraftan bu dönem ekonomisini yarı sömürge durumunda olan ülkeler arasında nitelendirebiliriz. Dış ticaretin hızlı büyümesi ve devamlı gelişimi, İran’ın gelişmeye müsait ve el değmemiş pazarlarına dış sermayelerin girişinin neticesiydi. Yani sömürgeci ülkelerin satış pazarlarını değiştirmek ve bu ülkelerin temel ve ham maddelerini temin etmek için kullanmak yer almaktaydı. Nihayet bu bölgeleri tekel emperyalizminin elinde bölünmeye karar veriyorlardı. Güçsüzlük, ilerleme ve ülkenin yerli ekonomisini tahrip etmek bu nüfuz alanının kurulmasının doğal sonucuydu. Ancak, eğer belirli modeller dışında eğer yeni bir bakışla ( Hindistan’ın siyasi ve iktisadi rolü) İran’ın ticari ve transit konusunu ve yabancıların olumsuz etkilerine rağmen, varlıklarının 19.yy sonları ve 20.yy başlarındaki İran ticaretinin canlanmasını incelemek, elbette Batı’nın mallarının ithali ve İran’ın ticaretinin dış ülkelerle ticari ilişkilerde faalleşmesi, İran’ın nitelik ve nicelik bakımından sermayelerinin artışını sağlamıştı. Ama rakip güçlerin eşit olmadığı; yani dış sermayelerin sınırlı yerli sermayeler ile eşit olmadığı ve yerli sermayelerin doğal gelişim imkânı bulamaması ve uzun müddetli olması nedeniyle değişimin gidişatı dış sermayelere bağlı kalıyordu. İran’ın yabancı devletlerle ilişkileri 19.yy ikinci yarısından itibaren artış göstermişti ve ticari ve iktisadi konuların rolü daha belirgin olmasına rağmen, Kaçar devletinin belirli ekonomik politika yürütmesi, hatta kendi döneminin siyasi ve ekonomik meselelerinde sağlam adımlar atmaması, bu devletin acizlik içerisinde kalmasına neden olmuştur. Devlet geçici menfaatleri düşünmek dışında ülkenin mühim merkezlerini teslim etmekten, örneğin gümrük idaresi gibi değişik imtiyazlar vermekle ülkenin ekonomisinin nabzını yabancılara vermekten başka hiçbir davranış göstermemiştir. Harici ticarethanelerin sayısının artış göstermesi İran’ın ticaretinde yabancıların fazlasıyla hâkim olmalarına neden olmuştur. İç ve dış güçlerin dengesizliği İran’ın sermaye sahiplerinin zararına oluyordu. Ama yabancıların nüfuzunu engellemek ve doğru siyaset yapmak için güçlü bir devlet, günün siyasetlerini ve dünyanın sorunlarını bilen, ekonomik konularda bilgili, kendi politikalarını yürütmeye kadir bir devlet modeline bağlıydı ki, Kaçar devleti de bu yeteneğe sahip değildi.Abstract In the beginning of the 19th century, industralized capitalist states were in a competition with each other to transport their products to the East and transmit raw material from the East to the West. They tried to realise this by caring the transit trade route from the eastern harbors of Black Sea to Iran. Development of the Black Sea trade in the beginning of the 19th century and opening of the Suez Canal in 1869, caused the trade from the eastern Black Sea to Iran to gain an importance both economically and politically. In Black Sea history, Trabzon harbor is the most important harbor to be said. This importance was not resulted from its popularity, but from its existence as connecting the rich Erzurum-Tabriz route. The two routes, which are used for transit trade from the eastern Black Sea harbors, got in a competition with each other. Therefore two states uing these routes become components. Roouting of the mentioned routes were Trabzon-Erzurum-Tabriz for Ottoman and for Russia, from the Georgia coasts, Pohum-Soti harbors or Batumi-Tbilisi-Tabriz. Russian Tsar intended to put forward Caucas transit trade route to protect Russia’s half-imperialist situation in northern region of the country, to make the Caucas region a trade center and to link to all Asian markets. He purposed to compete with British goods which came to Iran via Ottoman route by patronizing the traders with help of financial taxes and customs. British goods first get into Iran through Persian Gulf in mid 1820s, and after this year, arrived from the north by Sohum route to Caucasia, east side of Anatolia and then North of Iran. This success of Britain was disadvantageous for the Russian market. The routes mentioned in this work is expected to answer the question of why and how The Ottoman-Russia competition reasoned. Besides, the role of Britain to appropriate the route of Ottoman is also analyzed. Since this subject should be emphasized not only because it was in 19th and 20th century, but also to today in other ways. Considering that the trade between Iran and other states, new documents, which have not been published and overlooked by the researchers, are used for this work during the research. This research is based on internal subjects of Ottoman and Iran trades and analyzes the external factors as much as possible. It is observed that this topic was only mentioned in the researches before, and very few documents belonging to the era before the First World War were used and there were no deep anaylsis. Main purpose of this research consists of the interpretation of Iran-Ottoman trade relations, the importance of Iran’s trade routes, traties made and import and export in this era. Besides that other states, especially Britania and Russia’s effects on Iran trade are also analysed. To analyse the internal and external trade in Iran, we should face two topics those should be considered deeply: First, commercial-economic structure of Iran, its transition and change in 19th and 20th century; and second, the political characteristics of Qajar state. The subject mentioned here are important factors to understand economic policy and trade issues of Iran. When statistics of the external trade of Iran is checked, sign of the –dependent- economic development of the state, change of economy and integration to world capitalist system and overlap with the desires of capitalism could be understood. The way of change in economic development is determined by external, rise and fall of both quantity and quality of development and limits of development are dependent to external factors. In other words, economy of this era can be described in half-colonized countries. Boom and constant growth of the external trade was the result of the enterance of foreign capital to Iranian market which was intact and convenient to development. Transport of the capital, dominance in the region, changing of the colonialized countries to a market and usage of these countries for staple and raw materials was the new way of colonialism. Finally they decide to divide these regions in the monopoly imperalism. Weakness, underdevelopment and destruction of the local economy was the natural result of mentioned dominance. However, analysed with a new view, except some certain models such as economic and political role of India, growth of transit trade of Iran in the 19th and 20th century, despite the negative effects of foreign capital, quite so related to the relations with the Western countries which caused growth of capital in Iran in both quantity and quality. In the end, the way of growth was dependent to the foreign capital which did not have relation with the local capital which has no chance of a natural growth -or it would take too much time-. In the second half of the 19th century, foreign relations of Iran developed and commercial/economical subject was more explicit than before; however the Qajar state was not able to understand the change and analyse it deeply; moreoever they did not have a certain economy policy, even for the problems of their own era. The state did nothing more than giving the important centers of the country, for example delivering the administration of customs and privileges to the foreign states, except temporary benefits. The growth of external traders in both quantity and quality caused the foreigners become dominant in Iranian market. Unequality of internal and external powers was very disadvantage of Iranian capitalists. But to block the dominance of foreigners and doing politics wisely needed to a wise state which is able to perform its own policy and knows the contemporary problems of the world politics and economics; which was not Qajar state