Aort darlığında yıllık progresyon hızının ve progresyona etki eden faktörlerin değerlendirilmesi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2011

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ERKAN YILDIRIM

Danışman: MUSTAFA KILIÇKAP

Özet:

Giriş: Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte dejeneratif nedenli aort darlığının (AD) sıklığı artmaktadır. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde ise romatizmal nedenli aort darlığı halen önemini korumaktadır. Bu çalışmada romatizmal ve dejeneratif nedenli aort darlıklarında yıllık progresyon hızını ve progresyon üzerine etkili olan faktörleri belirlemeyi amaçladık. Metod: En az 1 yıllık takibi olan 217 aort darlıklı hastanın (73 romatizmal AD, 144 dejeneratif AD) iki boyutlu ve Doppler ekokardiyografik verileri retrospektif olarak incelendi. Hasta dosyalarından ekokardiyografik incelemenin yapıldığı tarihte veya o döneme yakın bir tarihte yapılmış biyokimyasal veriler elde edildi. İlk ve son değerlendirmelerin yapıldığı tarihlerdeki ekokardiyografik verilerden yıllık progresyon hızı hesaplandı. Progresyon hızına etki eden klinik, biyokimyasal ve ekokardiyografik parametreler analiz edildi. Bu çalışmada kapak hastalığının şiddetini ve yaygınlığını gösteren, toplam kapak skoru adında geliştirdiğimiz bir skorun da progresyona etkisi değerlendirildi. Bulgular: Romatizmal AD'li hastalarda yaş ortalaması 59,97 ± 11,91 yıl, ortalama takip süresi 39,52.±21,55 ay idi. Bu hastalarda ortalama transaortik kapak gradientinin yıllık ilerleme hızı 2,75 ± 2,56 mmHg (median: 2,07 IQR: 3,03), maksimum kapak gradientinin yıllık ilerleme hızı 4,81 ± 4,56 mmHg (median: 3,6 IQR: 5,37), aort kapaktan geçen akımın maksimum hızının yıllık ilerleme hızı ise 0,15 ± 0,14m/sn ( median: 0,13 IQR: 0,16) olarak bulundu. Çok değişkenli analizde başlangıç aort kapak skorunun (p=0,055), hiperlipidemi varlığı ya da statin kullanmanın romatizmal aort darlığında progresyonu belirleyen bağımsız faktörler olduğu saptandı. Oluşturulan istatistiksel modelin, romatizmal aort darlığı progresyonunu açıklayıcılığı %25 olarak bulundu (R2= 0,25). Toplam kapak skorunun progresyon üzerine etkisi istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Dejeneratif AD'li hastalarda yaş ortalaması 73,55 ±7,64 yıl, ortalama takip süresi 31,69±17,54 ay idi. Bu hastalarda ortalama transaortik kapak gradientinin yıllık ilerleme hızı 5,34 ± 2,8 mmHg (median: 5,55 IQR: 3,23), maksimal transaortik gradientinin yıllık ilerleme hızı 8,22 ± 4,77mmHg (median: 7,96 IQR: 6), aortik kapaktan geçen akımın maksimum hızının yıllık ilerleme hızı ise 0,26 ± 0,15 mmHg (median: 0,25 IQR: 0,19) olarak bulundu. Çok değişkenli analizde erkek cinsiyet, diyabet, hipertansiyon, LDL kolesterol düzeyindeki yükseklik ve glomerüler filtrasyon hızındaki düşüklüğün progresyonu belirleyen anlamlı faktörler olduğu belirlendi. Yaş arttıkça progresyon hızında azalma şeklinde bir trend saptandı (p=0,082). Oluşturulan istatistiksel modelin, dejeneratif aort darlığı progresyonunu açıklayıcılığı %64 olarak bulundu (R2= 0,64). Sonuç: Bu çalışmada dejeneratif aort darlığında progresyon hızının romatizmal nedenli aort darlığına göre göreceli olarak daha hızlı olduğunu saptadık. Dejeneratif aort darlığının progresyonu aterosklerotik risk faktörleri ile ilişkili bulundu. Bu çalışma bildiğimiz kadarıyla romatizmal nedenli aort darlığındaki progresyonu spesifik olarak değerlendiren ilk çalışmadır. Abstract Background: The frequency of aortic stenosis increases with the growing elderly population in developed countries. Rheumatic aortic stenosis is still important in less developed or developing countries. In this study, we aimed to identify annual progression rate of degenerative and rheumatic aortic stenosis and factors affecting progression. Methods: Two hundred and seventeen patients (one hundred and fourty four ones with degenerative aortic stenosis and seventy three ones with rheumatic aortic stenosis) with aortic stenosis and at least 1 year follow-up were retrospectively evaluated with two-dimensional and Doppler echocardiography. Biochemical data obtained at the time of echocardiographic examination or close to that period were received from patient files. The annual progression rate was calculated with echocardiographic data obtained at dates when first and last evaluations were done. The clinical, biochemical and echocardiographic parameters affecting the rate of progression were analyzed. In this study, the effect of a score we developed with the name ?Total Valve Score? that points the diffuseness and severity of valve disease on progression was also evaluated. Results: Mean follow-up duration was 39,52 ± 21,55 months, and mean age was 59,97 ± 11,91 years for patients with rheumatic aortic stenosis. For these patients, the annual rate of progression of average transaortic gradient was 2,75 ± 2,56 mmHg (median: 2,07 IQR: 3,03), that of maximum transaortic gradient was 4,81 ± 4,56 mmHg (median: 3,6 IQR: 5,37) and that of maximum flow speed through the aortic valve was 0,15 ± 0,14 m/sec ( median: 0,13 IQR: 0,16). In multivariable analysis, the higher initial aortic valve score, hyperlipidemia or statin utilization were found to be the independent predictors of progression of rheumatic aortic stenosis. The statistical model generated was found to be 25% successful on explaining the rheumatic aortic stenosis progression (R2= 0,25). The effect of total valve score on progression was not found to be statistically significant. Mean follow-up duration was 31,69 ± 17,54 months, and mean age was 73,55 ± 7,64 years for patients with degenerative aortic stenosis. For these patients, the annual rate of progression of average transaortic gradient was 5,34 ± 2,8 mmHg (median: 5,55 IQR: 3,23), that of maximum transaortic gradient was 8,22 ± 4,77mmHg (median: 7,96 IQR: 6) and that of maximum flow speed through the aortic valve was 0,26 ± 0,15 mmHg (median: 0,25 IQR: 0,19). In multivariable analysis, the higher LDL level, male gender, hypertension, diabetes mellitus and the lower GFR were found to be the significant predictors of progression of degenerative aortic stenosis. A decrease in progression rate was detected as a trend with increasing age (p=0,082). The statistical model generated was found to be 64% successful on explaining the degenerative aortic stenosis progression (R2= 0,64). Conclusion: In this study, we observed that the progression rate of degenerative aortic stenosis is is higher than that of rheumatic aortic stenosis. Additionally, it was observed that degenerative aortic stenosis progression is associated with atherosclerotic risk factors. As far as we know, this is the first study evaluating the progression of rheumatic aortic stenosis specifically.