Kâdî Abdulcebbâr'da teolojik antropoloji: İnsanın mahiyeti sorunu


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2020

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ABDUL BASIT ZAFAR

Danışman: MAHMUT AY

Özet:

Bu çalışmada, Kâdî'nin teolojisinde insanın mahiyetin sorununu incelemek hedeflenmiştir. Bir insanı oluşturan şey ile insanın Tanrı ile olan ilişkisini irdeleyen konular incelenmektedir. Kâdî Abdülcabbâr, müteahhirün dönemdeki kelamcılar gibi Aristocu argümanları kullanmasa da ancak Behşemiye ekolünün sınırları içinde kapsamlı bir şekilde kendine özgü bir antropolojik teori geliştirmiştir. Kâdî, İbrâhîm b. Seyyâr en-Nazzâm (ö. 231/845) ve Muammer b. Abbâd es-Sülemî (ö. 215/830) gibi kelamcıların, ruh-beden dualizmini kabul eden diğer görüşleri çürütmüştür. Dahası, onun ayrıntılı eleştirilerinde dualistlere ve Gnostik antropolojiye hitap eden geniş bahisler mevcuttur. Bu çalışmamız beş bölüme ayrılmıştır. Giriş bölümünde klasik Muʿtezile düşüncesinde olduğu gibi insan tasavvurunu (mahiye'tül insân) ortaya koymaya çalıştık. Bu çalışmada insanın nelik konusuna dair çeşitli ve çelişkili görüşleri gözlemlenmiştir. Birinci bölümde, insan tasavvurunu oluşturan kozmolojik temelleri açığa çıkarmaya cesaret ettik. Kelamın atomizmi olan cevher, araz ve cisimlerin doğası üzerinde odaklandık. Kozmolojinin çeşitli cephelerinde bir insan kavramının nasıl geliştirildiğini inceledik. Daha sonra Kâdî'nin kozmolojik anlayışı ele alındı. Kâdî'nın görüşüne göre, canlı bir insan diğer nesnelerde olduğu gibi kendi bünyesinde yer tutan cevher ve arazlardan oluşur. İkinci bölümde, insanın ontolojik temelleri ele alınmaktadır. Ontolojik temeller üç ana kısma ayrılır; (a) insanlar fiziksel varlıklardır, (b) ruh ve beden karışımıdır, (c) insanlar ruh/ruhsal varlıklardır. Burada Nazzam ve Muʿammer gibi Dualistik görüşler, Ebü'l-Hüzeyl el-Allâf'ın fiziksel yaklaşımı ile birlikte incelenmiştir. İnsan ruhu kendi başına cisimden öte bir varlık ise o halde onun nitelikleri ne tür olur? Kâdî Abdülcebbâr için insan ruhu, nefes alma sürecine karışan havadır. Kâdî'nin insan ve ruh hakkındaki böyle bir yaklaşımı, tüm varlığın tek bir birlik olduğunu açıkça ortaya koymaktadır; yani cevherler ve arazlar. İnsanı diğer hayvanlardan ayıran tek şey, ahlaki yükümlülük (teklîf) aracılığıyla Tanrı ile olan ilişkisidir. Üçüncü bölüm Kâdî'nin fiziksel ve bütüncül insan tasavvurunu araştırmaktadır. Kâdî Abdülcebbâr bir insan vücudundaki canlılığın bir araz olduğunu ileri sürer ve insanı tek bir bütün (cümle) olarak açıklar. Zira onun böyle bir tanımı esas alması insan vücudunun özel yapısına (mahsus bünye) dayanmaktadır. Dördüncü bölüm, insanın epistemolojik temellerini kapsamayı amaçlamaktadır. Kâdî'nin bilgi teorisinde yer alan akıl, Nazar ve havâtır gibi kavramlar dikkate alınmıştır. Son bölüm, Kâdî'nin teorilerinde, bir insanın iradesinden ve eyleminden, ahlaki bir fâil olarak hareket etme kapasitesinden ve Tanrı ile ilişkisinin doğasından bahsettiği gibi etik konuları ele almaktadır. Bu teolojik ilişkinin iki ucunda özgür ve iradeli iki varlık söz konusu olmuştur. Bir ucunda insan yaptıklarından sorumlu iken diğer tarafta Tanrı, insanın bilinç ile evrimleşmesi, öğrenmesi ve hareket etmesi için olanaklar yaratma lütfunu göstermektedir.