Soli nekropolü ışığında Kıbrıs'ta Klasik Dönem


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2015

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: HAZAR KABA

Danışman: Erhan Öztepe

Özet:

Çalışmanın konusunu teşkil eden Soli antik kenti ve nekropolü, günümüz K.K.T.C. sınırları içinde, Ada'nın kuzey kesimindeki Güzelyurt bölgesinde yer almaktadır. Kent, alçak bir tepenin üzerine konuçlanmış bir akropol kısmi ile kuzeydeki denize doğru uzanan ovaya yayılan bir aşağı şehre sahiptir. Konumundan kaynaklı olarak kent, Ada tarihi içinde Tunç Çağı'ndan Geç Roma ve Hıristiyanlık dönemlerine kadar oldukça önemli bir rol almıştır. Pek çok kamu ve din binası dışında kentin nekropol alanı da arkeolojik anlamda önem arz etmektedir. Şu anki veriler ışığında, nekropol alanının kentin doğu ve güney bölümü boyunca yaklaşık olarak 234,240 m2'lik bir alana yayılmış olduğu görülmektedir. Nekropol alanı 1964-1974 yılları arasında Quebec Laval Üniversitesi, günümüze kadar da aralıklarla Kıbrıs Cumhuriyeti ve K.K.T.C. Eski Eserler Dairesi tarafından birçok kere kazılmıştır. Kazılar sonucunda nekropol alanının Tunç Çağı'ndan Hıristiyanlık dönemine kadar yayılan bir kronoloji sunduğu tespit edilmiştir. Çalışma konusunu, nekropolün Kıbrıs-Klasik evresine tarihlenmiş mezarlar ve buluntuları teşkil etmektedir. Toplamda 22 adet Kıbrıs-Klasik Dönem mezarı ve buluntularından ibaret olan malzeme içinde, sadece 2 mezar önceden çalışılmış geriye kalan 20 adet mezar ilk defa bu tezde irdelenmiştir. Ayrıca söz konusu mezarlar ile içeriklerinin tümündeki kayıt, tipolojilendirme, analiz ve ilişkilendirme çalışmaları bir bütün olarak ilk defa bu tezde gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında ilk olarak, nekropolün bu dönemdeki yayılım alanı ve düzenleniş biçimi tespit edilmiştir. Kentin güneydoğusundaki düzlük kısımda yer almakta olan mezar grupları düzenli bir karakter sunmaktadır. Diğer yandan akropolün güney batı yamacındaki mezar gruplarının ise daha düzensiz bir yapı sergilediği anlaşılmıştır. Özellikle coğrafi yayılım ve düzenleme alanında nekropolün Salamis, Kition gibi çağdaşları ile benzer bir karakter sunduğu görülmektedir. Tümü "basamaklı dromosa sahip oda mezar" tipindeki Soli Kıbrıs-Klasik Dönem mezarları, çoğunlukla Ada çapındaki nekropollerde yer alan çağdaşları ile eş bir yapı sunmaktadır. Ancak bazı mezar tiplerinde, sadece aynı bölgedeki Vouni ve Marion nekropollerinde görülebilen ve bölgesel eğilimlere işaret eden özellikler olduğu da gözlemlenmiştir. Mezar odalarında ele geçmiş zengin mezar buluntuları da kentin Kıbrıs-Klasik Dönem'deki refahı hakkında değerli ipuçları vermektedir. Mezarlar 158 adet seramik kap, 34 adet pişmiş toprak kandil, yaklaşık 40 adet altın-gümüş takı, 8 adet mermer kap, 7 adet strigilis, 4 adet metal ayna, 2 adet pişmiş toprak ve 1 adet kireçtaşı figürin, 3 adet metal makyaj çubuğu, 1 adet pişmiş toprak 5 adet kireçtaşı lahit, 1 adet metal candelabrum, 21 adet metal kap ile yaklaşık 80 adet çeşitli metal obje şeklinde birçok buluntu sunmuştur. Seramik kaplar ve kandillerin baskınlığı güçlü bir yerel üretime, altın-gümüş takılar ise dönemin sanat anlayışına yabancı olmayan ancak ithal eserlerle zenginleştirilen yine yerel bir kuyumculuk endüstrisine kanıt teşkil etmektedir. Takılar yanında özellikle metal kaplarda karşımıza çıkan ithal eserler, kentin Atina, Akhaemenid Dünyası, Makedonia, Ege ve Anadolu ile olan güçlü ticari ve kültürel bağlarını gözler önüne sermektedir. Yunan adetlerine sadık ölü gömme ritüelleri ve şekilleri ile Yunan tanrılarına tapınımlara kanıt teşkil eden çeşitli buluntular ve bazı figürinler ise, kentin sahiplenmiş olduğu Yunan kimliğini vurgulayan en güçlü ögelerdir. Tüm bu buluntuların vurguladığı Yunan kimliği, kentin Ada tarihinde izlediği Yunan yanlısı politika ile bağdaşmakta ve tarihsel gerçeklerle uyumlu bir tablo sunmaktadır. Çalışma kapsamında kültürel materyale ek olarak az sayıdaki insan iskeletleri de değerlendirilmiştir. Antropologlarla gerçekleştirilen koordineli çalışmalar neticesinde birey sayıları tespit edilmiş, yaş ve cinsiyet tayinleri gerçekleştirilmiş ve bunun yanında beslenme şekli ve alışkanlıkları ile çalışma şartları gibi konularda da bilgilere ulaşılmasını sağlamıştır. Böylece Kıbrıs-Klasik Dönem Solisi'ndeki sosyal yaşamın genel yapısı, kalitesi ve zorluk şartları da anlaşılabilmiştir. Mezarlardaki tarihlendirme çalışmaları, öncelikle nekropolün tüm Kıbrıs-Klasik Dönem boyunca süregelen kullanımının aydınlatılmasını sağlamıştır. Daha detaylı bir tarihleme ise, mezarların oldukça az bir kısmını Kıbrıs-Klasik Dönem'in erken evresine, büyük çoğunluğunu ise geç evresine tarihlemektedir. Sonuç olarak, Kıbrıs-Klasik Dönem nekropol alanının çalışılması, hem mezarlar hem de buluntuların düzenli bir şekilde bir arada toplandığı bir katalog meydana getirmiştir. Ayrıca Soli kentinin Kıbrıs-Klasik Dönem'de sahip olduğu zenginlik ve güç maddi anlamda vurgulanarak yazılı kaynaklar ile de bir bütünlük sağlanmıştır. Özellikle Kıbrıs-Klasik Dönem'in ikinci yarısına (M.Ö. 400-310) aitlenen zengin mezarların varlığı, kentin bu dönemde Atina ve Makedonia başta olmak üzere Yunan dünyası ile artan güçlü bağlarını ve Ada içinde sahip olduğu ayrıcalıklı konumu somut bir şekilde kanıtlamıştır.