Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2009
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: MURAT ÇİLOĞLU
Danışman: YAKUP TARKAN SOYGÜR
Özet:Amaç: Üreteropelvik bileşke (ÜPB) darlığı olan hastaların tanı aşamasında ve takibinde kullanılmaya başlanan Manyetik rezonans ürografinin (MRÜ) etkinliğini ve güvenilirliğini belirlemek ve günümüzde halen ÜPB darlığının tanısında altın standart olarak kullanılan diüretik renal sintigrafi (DRS) ve ultrasonografi (USG) kombinasyonunu MRÜ ile karşılaştırarak bu tetkikler karşısında MRÜ'nün etkinliğini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Ocak 2005 ile Ocak 2009 tarihleri kliniğimize başvurarak primer üreteropelvik bileşke darlığı tanısı alan, 8'i kız ve 8'i erkek toplam 16 hasta (yaşları 2 ay ile 11 yaş arasında; ortalama yaş:7.2 yıl) çalışmaya dahil edildi. Hastalardan detaylı anamnez alınarak, klinik muayene ve kan üre-kreatinin ölçümü, tam idrar tahlili, direkt üriner sistem grafisi, üriner sistem USG, 99mTc MAG3 böbrek sintigrafisi ve MRÜ uygulandı. Daha sonra hastalara pyeloplasti operasyonu uygulandı. Operasyondan 6 ay sonra her hastaya üriner USG, 99mTc MAG3 böbrek sintigrafisi ve MRÜ tekrar uygulanarak MRÜ'nin etkinliği USG ve99mTc MAG3 böbrek sintigrafisi ile karşılaştırıldı. Renal pelvis anteroposterior çapı (AP çap), renal transit zamanı (RTT), diferansiyel renal fonksiyon radyolog tarafından belirlendi. Bu değerler daha sonra üriner USG ve DRS ile karşılaştırıldı. Bulgular: Operasyon öncesi ortalama pelvis AP çapı USG'de 32,7 ± 11,2 mm; MRÜ'de 33,2 ± 10,8 mm saptanmıştır (p< 0,001). Operasyon sonra ise USG'de 19,5 ± 6,4 mm ve MRÜ'de 19,4 ± 5,9 mm saptanmıştır. üriner USG'de ve MRÜ'de hesaplanan pelvis AP çapları arasında da önemli bir korelasyon saptandı (r = 0.993, p<0.001). 99mTc MAG3 böbrek sintigrafisinde operasyondan sonra 10 hastada (%62,5) anlamlı değişiklik saptanmazken, 4 hastada (%25) %5 ve/veya daha fazla iyileşme, 2 hastada (%12,5) ise kötüleşme saptandı. MRÜ ile değerlendirmede ise 9 hastada (%56) DRF'da anlamlı bir değişiklik saptanmazken, 5 hastada (%31,5) %5 ve/veya daha fazla iyileşme görülmüş olup, 2 hastada (%12,5) ise kötüleşme saptanmıştır. Operasyon öncesi ve sonrası ortalama DRS değerleri sırasıyla %33,3-%32,5 saptanırken; DRF değerleri ise %32,9- %31,5 saptanmıştır. MRÜ'de hesaplanan diferansiyel renal fonksiyon ile diüretik renal sintigrafide hesaplanan separe böbrek fonksiyon arasında önemli bir korelasyon saptandı (r = 0.937, p<0.001). MRÜ'de bakılabilen renal transit zamanları operasyon öncesi ve sonrası dönemde karşılaştırılmış olup, 16 hastanın 15'inde (%93,75) iyileşme görülmüştür. Operasyondan önce ve operasyondan sonra bakılan ortalama RTT sırasıyla 17,7 ± 5,9 dk (7-32 dk), ve 11,3 ± 6,5 dk (3-30 dk) saptanmıştır (p< 0.001). Sonuç: ÜPB darlığı olan hastaların tanısında günümüzde halen altın standart olarak kabul edilen üriner USG ve diüretik renal sintigrafi kombinasyonunun sağladığı bilgileri MRÜ tek başına sağlayabilmektedir. Ancak MRÜ'nün çocuklarda sedasyon gerekliliği, maliyet yüksekliği, ulaşılabilirliliğinin zor olması ve MRÜ ile henüz yeterli derecede çalışma yapılmamış olmasından dolayı günümüzde rutin olarak kullanılmamaktadır. Belki yakın gelecekte ÜPB darlığının tanısında ve tedavi değerlendirmesinde daha önemli bir yere sahip olabilir. AbstractPurpose: We try to determine the efficiency and reliability of magnetic resonance urography (MRU) in children with ureteropelvic junction (UPJ) stenosis in the diagnosis and follow up and we compared the MRU with diuretic renogram scintigraphy (DRS) and urinary ultrasound (USG) combination which are used as gold standart in the diagnosis of UPJ stenosis. Materials and Methods: Between january 2005 and january 2009, totally 16 patients (8 of them were boys and 8 of them were girls, mean age of 7.2 years, range 2 months to 11 years) applied to our clinic were included in our study. Medical story of the disease was determined and clinical examination, blood urea nitrogen and serum creatinin levels, urine analysis, direct urinary system graphy, urinary system ultrasound, 99mTc MAG3 renal scintigraphy and MRU were performed. After that pyeloplasty was performed and 6 months later, urinary USG, 99mTc MAG3 DRS and MRU were carried out again. renal pelvis anteroposterior diameter, renal transit time and differential renal function were determined by the radiologist. These parameters were compared with urinary USG and DRS. Results: Mean renal pelvis renal pelvis anteroposterior diameter was 32,7 ± 11,2 mm in USG and 33,2 ± 10,8 mm in MRU saptanmıştır preoperatively and 19,5 ± 6,4 mm in USG and 19,4 ± 5,9 mm in MRU postoperatively (p<0.001). There is a significant corelation between in renal pelvis AP diameter. Of the 16 cases 10 (%62,5) showed no significant change, 4 (%25) showed more or more than %5 improvement and 2 (%12,5) showed decreased function in 99mTc MAG3 renal scintigraphy. In MRU of the 16 cases 9 (%56) showed no significant change, 5 (%31,5) showed more or more than %5 improvement and 2 (%12,5) showed decreased function. The mean differantial DRS değers in 99mTc MAG3 renal scintigraphy were %33,3-%32,5 and mean DRF in MRU were %32,9- %31,5 preoperatively and postoperatively respectively. There was a significat corelation between the differantial renal function in 99mTc MAG3 renal scintigraphy and MRU (r = 0.937, p<0.001) Renal transit times (RTT) were compared preoperatively and postoperatively. Of the 16 cases 15 (%93,75) showed improvement. The mean RTT were 17,7 ± 5,9 min. (7-32 min.) and 11,3 ± 6,5 min (3-30 min.) respectively (p< 0.001). Result: Although urinary USG and DRS combination is accepted as gold standart in the diagnosis of UPJ stenosis, MRU can supply the information alone, which can be obtained from urinary USG and DRS. But because of the factors that, sedation necessity, high costs, decreased accessibility and the need for more studies, MRU is not used routinelly. In the future, MRU can has a more important role in the diagnosis and treatment evaulation.