Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2007
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: DİDEM ERAŞ
Danışman: HAYRİYE ERBAŞ
Özet:Ahlâkî fenomenlerin epistemolojik zemini olarak Durkheim'ın metodolojisini belirleyen pozitivizmin incelenmesine, öncelikle, ?bilgi?, ?akıl?, ?insan dogası? kavramlarının geleneksel felsefedeki anlamlarının arastırılması ile baslanmıstır. Böyle bir incelemenin temel amacı ise empirizm ile gelisen olgu-deger ayrımının pozitivizmle birlikte ahlâkî fenomenleri kavrama konusunda ortaya koydugu çıkmazları saptayabilmektir. Aristoteles'in ahlâkî kavramların ancak bir ethos zemininde anlasılması gerektigi yönündeki düsüncesi Durkheim'ın ahlâkın kaynagını toplum olarak görmesinde belirleyici olmustur. Fakat metodolojik tutumu, empirizmin etkisi altında, gözlemlenebilir maddi görünümler olarak anlasılan toplumsal olgu kavramına baglı kalmıstır. Bu nedenle tezde daha sonra empirizmin olgu-deger ayrımı irdelenmistir. Empirist epistemoloji, Platon'da akla askın olan deaların yerine, yalnızca duyu verilerinden ve onların soyutlanmalarından türeyen ideler anlayısını geçirmistir. Böylece ahlâkî kavramların anlasılma zeminin, metafizik kavramlar ile degil, birinci sahsın bakıs açısından türeyen duy(g)u ile olusturulma süreci analiz edilmistir. Böyle bir perspektifin insa ettigi insan dogası betiminin ise kaçınılmaz olarak ethosundan soyutlanmıs bir karakter tasıyacagı ortaya konmaya çalısılmıstır. Durkheim'ın, empirizmden miras aldıgı gözlemlenebilir olgu kavrayısı temelinde bir bilim anlayısı olusturmus olan pozitivizmi, ahlâkî fenomenlere uygulayısı ve bir ?ahlâk bilimi? insa etme süreci incelenmistir. Böyle bir amacın gerçeklestirilmesinde bireyden degil, toplumsal olgulardan hareket edilmesi gerektigini düsünen Durkheim, Kant'ın empirizm elestirisinden beslenerek empirizmin bireyciligini elestirmistir. Dolayısıyla tezde Kant'ın ahlâk metafizigine, Durkheim'ın empirik kabullerinin bir belirleyicisi olarak yer verilmistir. Kant'ın felsefesinin temel kavramlarını dönüstürerek ahlâkın ve bilginin kaynagını toplumda bulmus, hatta ahlâkın kendisine zorunlu olarak gönderimli olacagı kutsal varlıgın, bizzat toplum oldugunu düsünmüstür. Fakat ne var ki Durkheim, bir ?ahlâkın bilimi?ni insa etme projesi içinde, empirizmin ?olgu? kavramının tasıdıgı problemleri bertaraf edememistir. Çünkü Durkheim, ahlâkın kaynagını toplum olarak görse de, toplumsal olguların ?bilimsel? bilgisinin kaynagını, tüm idelerin de kaynagı oldugunu düsündügü duyu deneyinde görmeye devam etmistir. Bu nedenle de ahlâkî fenomenler, birer toplumsal tasavvur olarak görülse de, onların sosyolojiye konu olmasının, ancak gözlemlenebilir dıssallıklarında, maddi görünümlerinde mümkün olabilecegi iddia edilmistir. Böylece tezde Durkheim'ın toplumun ontolojik mahiyeti hakkındaki görüsleri ile onun bilgisine nüfuz edebilmeyi saglayacagını öngördügü metodolojisi arasında bir uyumsuzluk oldugu vurgulanmaya çalısılmıstır. Bu arastırmanın ortaya koyabilmeyi ve analiz edebilmeyi amaçladıgı problem de, Durkheim'ın metodolojik tutumu örneginde, empirist ve pozitivist sosyolojik metodolojilerin ahlâkî fenomenlerin karakterlerini anlamaya ve incelemeye elverisli bir epistemolojik konumu sunamamasıdır.Abstract The positivism which determines the methodology of Durkheim as an epistemological ground of ethical phenomena was primarily analyzed with the conceptual meanings of ?knowledge?, ?rationality? and ?human nature? in the traditional philosophy. The fundamental aim of such analysis is to state the dilemmas which are manifested by the fact-value distinction developed with empiricism jointed to positivism in respect of understanding the moral phenomena. The thought of Aristotle which tells that the ethical concepts should be merely understood on a ground of ethos became determinative on the understanding of Durkheim who sees the society as the source of ethics. However his methodological attitude was dependant to the social fact which was understood as the observable material aspects under the influence of empiricism. Thus the fact-value distinction was examined in the following pages of this thesis. Empiricist epistemology was replaced by the understanding on the ideas derived from only the sense-datum and their abstractions instead of Plato?s Ideas transcendental to the rationality. Consequently the formation process of the ground needed to understand the ethical concepts was analyzed with the sense/feeling derived from the first person?s perspective instead of metaphysical concepts. Then it was attempted to manifest that the description of human nature established by such kind of a perspective would inevitably bear a character abstracted from its own ethos. The positivism which formed an understanding of science on the base of the comprehension about the observable fact inherited by Durkheim from empiricism, its application to ethical phenomena, and the establishment process of a ?science of morals? were also examined in the paper. Durkheim who thought that it was necessary to act due to the social facts instead of the individual during the realization of such aim, criticized the individualism of empiricism with the encouragement of Kant?s criticism on empiricism. Thus Kant?s metaphysics of ethics was given place as the determinant of Durkheim?s empirical acknowledgements in this thesis. He transformed the basic concepts of Kant, found the source of ethics and knowledge in the society and he even thought that the divine entity would be the society in itself to which the ethics necessarily transmitted. However Durkheim could not eliminate the problems borne by the concept of ?fact? in empiricism within the project of establishment of a ?science of ethics?. Because though Durkheim saw the society as the source of ethics, he continued to consider the source of ?scientific? knowledge of social facts as the sense experiment which he also thought as the source of all ideas. So though the ethical phenomena were considered as a social representation one each, it was asserted that being a subject of sociology was merely possible with the exteriorities and material aspects of them. In this way, it was attempted to stress the discord between Durkheim?s conceptions on the ontological character of society and his methodology predicted to provide the chances to penetrate to its knowledge in this thesis. The problem of this research aimed to be able to manifest and analyze is the failure of empiricist and positivist sociological methodologies in providing an epistemological position to comprehend and examine the characters of ethical phenomena with the instance of the methodological attitude of Durkheim.