Hürriyet partisinin Keşmir siyasal hareketindeki rölü: Hindistan ve Pakistan arsasındaki bir anlaşmazlık bölgesi


Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2016

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Aabid Majeed SHEİKH

Danışman: METİN ÖZUĞURLU

Özet:

Günümüzün dünyası nükleer bir dünyadır. Nükleer güçler arasındaki herhangi bir savaş bir afete yol açabilir. Böylesine bir tehlike, içerisinde yer alan ülkeler arasındaki çatışmalar tarafından kuşatılmış bir bölge olan Güney Asya’da süregelmektedir. Kaşmir, Güney Asya siyasetinin kaderini çizmekte olan böylesi bir çatışma bölgesidir. ABD’nin eski başkanı olan Bill Clinton’a göre Kaşmir, günümüz dünyasının en tehlikeli bölgesidir, zira bu bölgede birbirlerine karşı tavırları önceden kestirilemez olan iki adet nükleer güç vardır. Kaşmir’deki kavganın kökleri bu geniş kara parçasının tarihinde yatar. İngiliz Üstünlüğü’nün çöküşü ve akabinde Hindistan ve Pakistan olarak iki ayrı ulusun oluşumu ile birlikte, Jammu ve Kaşmir eyaletleri bu geniş kara parçasının, Alaister Lamb’ın deyişi ile “bölünmenin iddialı mirası” olarak ortaya çıktılar. Prens Hari Singh’in tereddütü ve sonrasında kabile işgali Prens’in 26 Ekim 1947 tarihinde Hindistan Birliği ile Katılım Belgesi’ni imzalamasına yol açtı. Bununla birlikte başlangıcından beri tartışmalı katılım senedinin tartışmalı bir mevzuu olmasından dolayı, ayrışmadan 68 yıl sonra dahi Kaşmir tartışmalı bir bölge olmaya devam etti. Bir taraftan, sonrasında Hindistan’ın Genel Valisi olacak olan Lord Mountbatten Prens’e katılımın Eyalet halkı tarafından oylamaya tabi olan yerel bir mesele olarak kaldığını söyleyerek bu mirasa bir soru işareti koydu. Bir diğer taraftan, Eyaletin hatırı sayılı miktarda büyük bir nüfusu bunu bir boyun eğiş bağı olarak algılamaya başladılar. Bu algılayış Şeyh Mohammad Abdullah’ın şaşalı kişiliğine bağlı olarak ilk başlarda etkin değildi. Ancak bu duygu hali Hint Birliği ve Jammu ve Kaşmir Eyaleti arasındaki ilişkiler gerilmeye başladıkça su yüzüne çıktı. Ayrılıkçı hissiyat büyük ölçekli protestoları ve insanların yabancılaşmasını tetikleyen Şeyh Mohammad Abdullah’ın (1953) görevden alınması ve tutuklanması dolayısıyla daha da güçlendi. Durum Şeyh Abdullah’ın yakın çalışma arkadaşı olan Mirza Afzal Beig’in Hindistan Eyaleti’ne karşı direnişi örgütlemek adına Referandum Cephesi’ni (1955-1975) kurması ile daha da ciddileşti. Bu direniş ‘Kutsal Emanet” ajitasyonu esnasında zirve yaptı. Seçim boykotları, işbirliğinden kaçınma ve protestolar söz konusu dönem boyunca başkaldırının yollarıydı. Ancak ayrılıkçı strateji yirminci yüzyılda, 60’ların sonuna ve 90’ların başına doğru değişti. Artık ayrılıkçılar seçimlere katılmaya ve Hindistan’dan ayrılmanın bir mazereti olarak seçimlerden alacakları yetkiyi kullanmaya karar verdiler, örneğin bu dönem esnasında Jamaat-I İslami seçimlere katıldı ve Kaşmir’in Hindistan’a katılımının koşullu ve geçici olduğu ve ancak Eyalet halkının arzuları doğrultusunda bu katılıma karar verilmediği doğrultusunda kitleleri mobilize etmek için seçimleri kullandı. Ancak bu gibi ayrılıkçı gruplar Şeyh Abdullah hayatta iken çok da ciddi bir tehdit haline gelemediler. Şeyh Abdullah’ın ölümü diğerlerinin faydalanacağı bir boşluk yarattı. Kendisini Müslüman Birleşik Cephesi (MBC) altında birleştiren böylesi bir güç söz konusu boşluğu doldurdu. Birçok insan, özellikle daha genç kuşaklar bu seçimlere, seçimde alınacak yetkinin ayrılık yönünde bir gerekçe sunacağı niyetiyle katıldı. Devlet idaresi ayrılıkçılar ve aynı zamanda bazı gözlemciler tarafından da seçim sonuçlarını manipüle etmekle suçlandı. Bu, gençlik arasında geniş bir hayal kırıklığına yol açtı ve militanlığı tetikledi. Kaşmir’de militanlığın yansımalarının birisi yeni siyasi aktörlerin ortaya çıkışıydı. Bunların arasında en önemlisi ise Hürriyet Partisi’ydi. Elinizdeki çalışma Kaşmir çatışmasının tarihselliğinin ve doğuşunun altını çizmeyi amaçlamaktadır. Mevcut çalışmanın esas amacı Kaşmir halkının neden Hindistan ile onca yıl yaşadıktan sonra geç 1980’lerde Hindistan’ın Kaşmir üzerindeki egemenliğine meydan okumaya başladığını bulmaktır. Hürriyet Partisi’nin önderlik ettiği mevcut ayrılıkçı hareket siyasi özgürlük adına Kaşmir’de 1947 öncesinde de var olan mücadelenin bir uzantısı mıdır? Bu çalışma ayrıca Hürriyet Partisi’nin yirminci yüzyılda, 1990’ların başlangıcında kurulmasına neyin yol açtığını incelemeye niyetlidir. Hürriyet Partisi’nin ayrışmasının ve ayrılıkçı hareket üzerinde bunun etkisi de aynı zamanda bu araştırmanın içerisine dahil edilecektir. Silahlı direniş yanlısı olarak Jammu Kaşmir Özgürlük Cephesi (JKLF) ve siyasi direniş olarak Tehreek-i-Hurriyat’ın ortaya çıkışı, bunların ideolojik yönelimleri, Hürriyet Partisi’nin bu iki bileşeni tarafından kullanılan kitlesel mobilizasyon teknikleri ve kitle tabanını genişletmek hususunda bunların faydaları da ayrıca bu çalışmada ele alınacak konulardır. Dahası bu çalışma Kaşmir ihtilafının çözümünde Hürriyet Partisi’nin rolü üzerine ampirik bir araştırmadır. Bu amaçlara ulaşmak adına, elinizdeki çalışmada kullanılan metodoloji belgeler, resmi raporlar ve özellikle ayrılıkçı örgütlerin önde gelen liderlerinin ve Kaşmir’in diğer önemli kişilerinin görüşmeleri biçiminde hem yayınlanmış hem de yayınlanmamış kaynakları içermektedir. Dahası, ikinci el çalışmalar da objektif ve tarafsız bir biçimde bu temaya dair olan çalışma boyunca dikkate alınmıştır. Bu tezin başlığı “Hürriyet Partisinin Keşmir Siyasal Hareketindeki Rölü: Hindistan ve Pakistan Arasındaki Anlaşmazlık Bölgesi”dir. Elinizdeki çalışma Jammu ve Kaşmir’in siyasi tarihindeki ayrılıkçı bir örgüt olarak Hürriyet Partisi’nin rolünü anlama yönünde bir uğraştır. Bunu anlamak için, Kaşmir ihtilafının farklı boyutlarını ve karmaşıklığını serimlemek gerekmektedir. Dolayısıyla araştırmacı tezi dört bölüme ayırmıştır, burada her bir bölüm önceki bölüm veya bölümlerle bir bütünlük arz etmektedir. Giriş bölümü olan ilk kısım siyasi bir birim olarak günümüzdeki Jammu ve Kaşmir’in oluşumu ile ilgilenmektedir. Burada çoğunlukla Dogra Eyaleti, buranın doğası ve Dogra Eyaleti’ne karşı Müslüman eyaletler tarafından başlatılan özgürlük mücadelesine odaklanılmıştır. Söz konusu bölüm Britanya Hindistanı’nın bölünmesini inceleme altına alırken, ayrıca Jammu ve Kaşmir’in nasıl da bir sorun olarak ortaya çıktığını ve bu eyaletin Hindistan ve Pakistan arasında sonradan nasıl bölündüğünü incelemektedir. Bunun yanı sıra, Kaşmir ihtilafının uluslararası boyutu da tartışılmıştır, burada BM’nin rolüne odaklanılmıştır. Kısacası, birinci bölüm modern Kaşmir ihtilafının tarihsel bir anlatımıdır. Başlığı Militanlığın Doğuşu: Tarihsel-Siyasi Faktörlerin Bir Analizi olan ilk bölüm Kaşmir’de militanlığın doğuşuna yol açan tarihsel ve siyasal faktörleri incelemektedir. Katılım, referendum sözü ve Kanun maddesi 370’nin garanti altına aldığı özel statünün aşınması ve demokratik sürecin ortadan kalkması Kaşmir halkının yabancılaşmasının tohumlarını eken bazı tarihsel, siyasi ve anayasal boyutlara sahiptir. Bu bölümde ele alınan can alıcı nokta Kaşmir’in siyasi tarihinde bir dönüm noktası olarak düşünüşlebilecek olan 1987 Seçimi’dir. Elinizdeki bölüm esasen en baştan itibaren eyalette var olan ayrılıkçı harekete odaklanacaktır. Hürriyet Partisi’nin Ortaya Çıkışı başlığı altındaki ikinci bölüm Hürriyet Partisi’nin oluşumu, ideolojisi, amaçları ve örgütsel yapısını incelemektedir. Bu bölüm aynı zamanda ayrışmanın nedenleri ve yeniden birleşmek yolunda sarfedilen çabalar kadar Eyalet’teki ayrılıkçı hareket üzerinde bunun etkisini de araştırmaktadır. Söz konusu bölüm esasen Hürriyet Partisi’nin iki bileşeni olan Jammu Kaşmir Özgürlük Cephesi (JKLF) ve Tehreek-i-Hurriyat Jammu ve Kaşmir’im karşılaştırmalı bir incelemesini yapmaya odaklanmaktadır. Bunların ideolojik yönelimleri, yöntemleri, kitlesel mobilizasyon teknikleri Kaşmir siyaseti üzerindeki roller ve etkileri aynı zamanda ayrıntılı bir şekilde tartışılmaktadır. Başlığı Barışa Giden Çoklu Patikalar olan üçüncü bölüm Kaşmir ihtilafının çözümü için Eyalet’teki çeşitli siyasi güçlerin önerdiği farklı siyasi önerileri tartışmaktadır. Bunlar PDP’nin Öz Yönetim, NC’nin Özerklik önerileri gibi bazı ana akım siyasi partiler kadar, JKLF’nin Bağımsızlık, Tehreek-i-Hurriyat’in Katılım ve Sajad Lone’nin Elde Edilebilir Ulus gibi ayrılıkçı örgütlerin önerilerini de içermektedir. Bu bölüm ayrıca insanlığın daha büyük çıkarları doğrultusunda Kaşmir ihtilafının çözümü için bir konsensusa ulaşmak adına bu önerilerdeki ortak noktaları incelemeye de çalışmaktadır. Çalışma ana bulguları özetleyen bir sonuç bölümü ile sonlanmaktadır. AbstractToday’s world is a nuclear world. Any war among nuclear powers may lead to a catastrophe. One such danger persists in South Asia, a region beset by conflicts among its members. Kashmir is one such conflict which has been determining the fate of South Asian politics. According to Bill Clinton, the former President of USA, Kashmir is the most dangerous place in the world today because it involves two nuclear powers that are uncertain about one another. The roots of Kashmir conflict lie in the history of the subcontinent. With the lapse of British Paramountcy and the subsequent formation of two separate nations India and Pakistan, the State of Jammu and Kashmir emerged as what Alaister Lamb, called the “disputed legacy of partition” of the subcontinent. The indecision on the part of the Prince Hari Singh and the subsequent tribal invasion led Prince to sign the Instrument of Accession with Indian Union on October 26, 1947. However, Kashmir continues to be a dispute even after 68 years of partition because the deed of accession became controversial since its inception. On one hand, Lord Mountbatten, the then Governor-General of India, put a question mark on the legitimacy of this relation by communicating to the Prince that the acceptance remains provisional subject to ratification by people of the State. One the other hand, a sizeable population of State started to perceive it to be a bond of subjugation. This perception remained dormant in the beginning primarily because of the towering personality of Sheikh Mohammad Abdullah. The sentiment, however, started to surface when the relations between Indian Union and Jammu and Kashmir State got strained. The separatist sentiment got strengthened more by dismissal and detention of Sheikh Mohammad Abdullah (1953) which invoked large scale protests and alienation of people. The situation deteriorated further, when Mirza Afzal Beig, close colleague of Sheikh Abdullah, launched Plebiscite Front (1955-1975) to organize resistance against Indian State. This resistance reached its climax during ‘Holy Relic’ agitation. Election boycott, non-cooperation and protests used to be ways of defiance during this period. However, the separatist strategy changed towards the end of 60s and early 90s of the twentieth century. The separatists decided to participate in elections and use electoral mandate as a justification for separation from India for example during this period Jamaat-i-Islami participated in elections and used elections to mobilize people towards the issue that the accession of Kashmir to India was provisional and temporary and is yet to be decided by popular wishes of the people of the State. But, these separatist groups could not pose any serious challenge during the life time of Sheikh Abdullah. The death of Sheikh Abdullah created a space for other forces to capitalize. One such force which united itself under the banner of Muslim United Front (MUF) filled the space. Many people, especially the younger generation participated in these elections with the intention that the mandate will give a justification for secession. State administration was alleged by separatists and by some observers too, of having manipulated the election results. This led to a wide spread disillusionment of youth and triggered the militancy. One of the fallouts of militancy in Kashmir was emergence of new political actors. The most important among them is Hurriyat Party. The present study aims to highlight the historicity and genesis of the Kashmir conflict. The main objectives of the present study are to ascertain that why after living many years with India, the people of Kashmir began challenging the sovereignty of India over Kashmir in late 1980s? Whether the ongoing separatist movement led by Hurriyat party is an extension of the pre-1947 Kashmir struggle for political freedom? The study also intends to explore as to what led to the establishment of Hurriyat Party in the early nineties of the 20th century? Split of the Hurriyat Party and its impact on the separatist movement is also included within the ambit of this research. Emergence of Jammu Kashmir Liberation Front (JKLF) as a proponent of armed resistance and Tehreek-i-Hurriyat as political resistance, theideological orientations, techniques of mass mobilization used by these two constituents of Hurriyat Party and their utility in expanding mass base also included in this research. The present work is also an empirical investigation of the role of Hurriyat Party in the resolution of Kashmir conflict. To achieve these objectives, the methodology employed in the study include both published and unpublished sources in the form of documents, official reports and particularly interviews of the prominent leaders of separatist organizations and other prominent personalities of Kashmir. Moreover, the secondary works were also taken into consideration for the thorough study of the theme in objective and impartial way. This thesis is titled “Role of Hurriyat Party in Kashmir’s political movement: Kashmir a disputed territory between India and Pakistan”. This work is an effort to understand the role of Hurriyat Party, a separatist organization, in the political history of Jammu and Kashmir. To understand it, it is important to locate the different dimensions and complexity of the Kashmir conflict. For that, the research has been divided this into three chapters where each chapter maintains coherence with preceding chapters. The introductory chapter deals with the formation of present Jammu and Kashmir as a political unit. The focus is mostly on Dogra State, its nature and the freedom struggle launched by the Muslims of the State against the Dogra State. While laying down the partition of British India, it also analyses how Jammu and Kashmir emerged as a dispute and subsequent division of State between India and Pakistan. Along with this, the international dimension of Kashmir conflict has also been discussed where the role of UN is shown. In short, the first chapter is a historical exposition of modern Kashmir conflict. The first chapter titled as Growth of Militancy: an Analysis of HistoricalPolitico Factors, analyses the historical and political aspects that led to the birth of militancy in Kashmir. Accession, promise of plebiscite, erosion of special status granted by Article 370 and subversion of democratic process are some historical, political and constitutional dimensions which sowed the seeds of alienation in people of Kashmir. The important aspect focused in this chapter is the Election of 1987 which is considered to be watershed in the political history of Kashmir. The main emphasis of this chapter is the separatist movement which was present in the state from the very beginning. The second chapter titled as Formation of Hurriyat Party deals with the formation, ideology, objectives and organizational structure of Hurriyat Party. It also analyses the causes of split and efforts for reunification as well as its impact on separatist movement in the State. The main focus of the chapter is to undertake a comparative study of Jammu Kashmir Liberation Front (JKLF) and Tehreek-i Hurriyat Jammu and Kashmir which are two constituents of Hurriyat Party. Their ideological orientations, methods, techniques of mass mobilization and their role and impact on the politics of Kashmir are also discussed elaborately. The third chapter titled Multiple Paths to Peace discusses various proposals suggested by various political forces of the State for the resolution of Kashmir conflict. These include the resolutions suggested by some mainstream political parties like Peoples’ Democratic Party’s Self-Rule, National Conference’s Autonomy as well as separatist parties like JKLF’s Independence, Tehreek-iHurriyat’s Accession to Pakistan and Sajad Lone’s Achievable Nationhood. It also tries to examine the commonalities in these proposals to reach a consensus for the resolution of Kashmir conflict in the larger interest of humanity. The study ends with a conclusion which summarizes the main findings.