Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2010
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: ŞÜKÜR KÜÇÜK
Danışman: İDRİS ŞENGÜL
Özet:İnsanlığa dareyn saadeti va’d eden Kur’an-ı Kerim, va’d ettiği bu\r\nmutluluğa gidecek yolu da apaçık bir şekilde beyan etmiştir. Mutluluk yollarını\r\ngösteren Kur’an âyetleri, bazen çeşitli hikmetler gereği yoruma açık bir şekilde,\r\nbazen da yoruma gerek kalmadan bu fonksiyonunu icra etmiştir.\r\nİşte yoruma açık olan, hatta en fazla yorum yapılan âyetlerden birisi de\r\nTevbe Sûresi 5. âyettir. Âyet üzerinde yapılan yorumların bir kısmı Kur’an’ın\r\ntemel prensipleriyle çelişir mahiyettedir. Bu tip yorumları yapanlar da bu tezadı\r\nfark etmiş olacaklar ki, bu durumu ortadan kaldırabilmek için nesh konusunu\r\ngündeme getirmişlerdir. Zira söz konusu alimlere göre bu âyet, “müşrikleri\r\nbulduğunuz yerde öldürün” cümlesini ihtiva etmesi hasebiyle, “seyf âyeti” olarak\r\nisimlendirilmiş ve buna uymayan diğer hoşgörü muhtevalı âyetlerin tamamını\r\nnesh etmiştir.\r\nHalbuki, öncelikle bu âyetin münferit olarak değil, birlikte nazil olan\r\ndiğer âyet grubu ile ele alınması gerekir. Zira Hz. Peygamberin bu âyeti de ihtiva\r\neden Berae Sûresinin baş tarafı nazil olunca, mübelliğ olarak görevlendirdiği Hz.\r\nAli, sadece bu âyeti değil bu âyetle beraber en az 13 âyeti birlikte tebliğ etmiştir. Bu\r\nsebepten dolayı, 5. âyeti doğru anlayabilmek için, birlikte nazil olduğu diğer\r\nâyetlerin de göz ardı edilmemesi gerekir. Bununla birlikte, âyetin indiği dönemdeki\r\nsiyasal ve sosyal şartların dikkate alınması, bir başka ifade ile o esnada cereyan\r\neden Tebük Seferini ve bu sefer esnasında münafıkların nifakları sonucu,\r\nPeygamberimizle antlaşma yapan bazı kabilelerin antlaşmalarını bozmalarının\r\nakabinde söz konusu âyetlerin, âdeta müşriklere bir ültimatom olarak indiğini\r\nunutmamak gerekir.\r\nAyrıca, bilhassa Kur’an âyetlerinin sağlıklı bir şekilde anlaşılabilmesi\r\niçin, hem âyetin kendi bütünlüğü, hem de siyak ve sibakının yanı sıra, Kur’an\r\nbütünlüğünün de ihmal edilmemesi gerekir.\r\nİşte Tevbe Sûresi 5. âyetin, Kur’an’ın diğer bazı âyetleriyle tezat olarak\r\naddedilmesi neticesinde nesih kavramının devreye sokulması, yukarıda belirtilen\r\nhususlara yeterince dikkat edilmemiş olması anlamına gelmektedir.\r\nBu âyet çerçevesinde en çok tartışılan hususlardan birisi de, âyetin\r\ndevamında yer alan, “Şayet tövbe eder, namaz kılıp, zekâtı da verirlerse kendilerini\r\nserbest bırakın.” İfadesinden, namaz kılmayan müminlerin de müşriklerle aynı\r\nkategoride değerlendirilmesi meselesidir. Verilecek cezanın şekli ve boyutu ne\r\nolursa olsun, günümüzde cari olan mezheplerin tamamı, namaz kılamayanları bir\r\nşekilde bu âyetle ilişkilendirmişlerdir. Halbuki, âyet müşriklerin ahitlerini\r\nbozmaları neticesinde kendilerini uyarmak için nazil olmuştur. Âyetin son\r\nkısmında yer alan namaz ve zekâtın, şu manada zikredilmiş olması ihtimal dışı\r\ndeğildir: Şayet müşrikler tövbe ederlerse, sırf tövbe etmiş olmaları onların bu\r\nkonuda samimi olduklarını göstermez. Tövbelerinde samimi olduklarının bir\r\ngöstergesi olarak, ayrıca namaz kılıp, zekât vermeleri de gerekir.\r\nTüm bu tartışmaları ihtiva eden Tevbe Sûresi 5. âyetin, bir de İslâm’ın din\r\nhürriyetine bakışı bağlamında ele alındığında, gerek Kur’an’ın “dinde zorlama\r\nyoktur” hükmündeki hiçbir kayıt ve şartın olmadığını içeren gramer yapısı,\r\ngerekse nesh edilmediğini düşündüğümüz diğer hoş görü muhtevalı âyetler,\r\nyukarıda izah etmeye çalıştığımız tezlerin daha isabetli olduğunu ortaya\r\nkoymaktadır