Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2008
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Nejla OKUR
Danışman: Filiz ZABCI
Özet:Türkiye'nin gündemine 60'lı yıllarda giren Avrupa Birliği'ne üyelik her zaman ulaşılması gereken bir hedef olmuştur. Avrupa Birliği'ne üyelik ise çoğunlukla gelişme, ilerleme ve refahla özdeşleştirilmiştir. Özellikle bağımlı sınıflar açısından gerçekte böyle midir? Tezde, Avrupa Birliği'ne eklemlenme ile Türkiye'nin özellikle istihdam odağa yerleştirilmek üzere sosyal politikalarında gelişme sağlanıp sağlanmayacağına yanıt aranmaktadır. Bu amaçla AB tarafından geliştirilen yönetsel araçlarla (antlaşmalar, kanunlar, direktifler vb.) ile AB düzeyinde varolan uygulamalar incelenmiştir. Bu kapsamda yürütülen çalışma sonucunda, AB düzeyinde egemen olan sosyal politika yaklaşımının Türkiye için ilerletici bir referans çerçevesi sunamayacağı; tüm dünyada olduğu gibi Avrupa Birliği'nde de egemen olan neo-liberal anlayışın hakim olduğu uygulamaların, Türkiye'de istihdam konusunda hakların geliştirilmesi için olumlu bir çerçeve sunamayacağı anlaşılmıştır. Çalışmada, Türkiye'de sosyal devletin ve emekçi sınıfların dünya çapında yaşanan liberalleşme eğiliminin etkilerinden AB'ye uyum sürecinde oluşturacağı politikalarla korunabileceği, toplumsal adalet ve refaha ?Sosyal Avrupa? modeline uyarak ulaşabileceği şeklindeki yaklaşımın tersine, AB'ye uyum sürecinin, Türkiye'de uygulanmakta olan sosyal politikaların niteliğini değiştirdiği; Türkiye'nin AB'ye uyum sürecine uygun politikaları tercih etmesi sonucunda, bu sürecin de zorlamasıyla mevcut sosyal politikalarını daha fazla piyasa koşullarına terk etmek zorunda kaldığı ortaya konulmuştur. Tezde ortaya çıkan bir diğer özellik ise, Avrupa Birliği düzeyinde sermayenin karar verme süreçlerinde etkinliğidir. Bu süreçte, Avrupa sermayesinin, çeşitli AB kurumlarını, gizli veya açık bir biçimde, lobi grupları aracılığıyla etkileme gücüne sahip olduğu ve bu kurumları çıkarları adına kullandığı görülmüştür.AbstractThe EU membership, entered into the agenda of Turkey in the 1960s, has always been a target that must be reached. The EU membership has always been thought together with development, progress and wealth. Is this so, especially for the dependent classes? This thesis questions whether the EU membership will lead to developments in the social policies, especially in the social policies related to employment. Under the light of this objective, acquis communataire (laws, directives, etc.) and the implementations at the EU level have been examined. This study argues that the dominant social policy approach at the EU level is not sufficient to provide a progressive reference framework and that the implementations, which are the products of the neo-liberal approach ,dominant in the EU and in the rest of the world, are not able to offer a positive framework for the development of rights regarding employment. Contrary to the approach indicating that the working class and the welfare state in Turkey could be protected from the negative impacts of the dominant neo-liberal tendencies by implementing the policies in the EU membership process and that the social justice and welfare could be reached by following ?Social Europe? model, this study argues that the EU membership process has led to changes in the quality of the social policies in Turkey and that will lead the existing social policies to be totally left to market conditions. Another finding of this thesis is the effectiveness of the capital in the decision-making processes at the EU level. It is found that European capital has the capacity to influence the institutions of EU, overtly or covertly, through its lobbying activities at that European capital benefits from these institutions for its own interests.