Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2011
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: ŞENAY SAVAŞ ERDEVE
Danışman: MERİH BERBEROĞLU
Özet:Giriş: Erkene kaymış puberteli olgularda GnRHa tedavisinin final boy üzerine etkileri ile ilgili yapılmış çalışma sayısı azdır. Biz bu çalışmamızda 7 ile 8.5 yaş arasında semptomları başlayan erkene kaymış puberteli kızlarda başvuru özelliklerini belirlemeyi, tedavinin kısa dönemde ÖSB, uzun dönemde final boy üzerine etkilerini kontrol grubu ile karşılaştırmayı ve kemik yaşı erken iken tedavi başlanılan grubun boy kazanımı yönünden kemik yaşı geç iken başvuran olgulardan avantajlı olup olmadıklarını denetlemeyi amaçladık.Yöntem: Başvuruda en az Tanner evre 2 meme gelişimi olan ve klinik ve hormonal değerlendirme ile idiyopatik gerçek erken puberte tanısı konulan olgularda antropometrik değerlendirme yapıldı. Sol el bilek grafisi çekilerek kemik yaşı değerlendirildi ve ÖSB ve SDS hesaplandı. Anne ve baba boyları ölçülerek hedef boy ve SDS'si belirlendi. Tedaviyi kabul eden olgular kemik yaşı temelinde 2 gruba ayrıldı. Kemik yaşının ? 10.5 yaş olduğu olgular Grup 1'i, kemik yaşının >10.5 olduğu olgular Grup 2'yi oluşturdu. Tedavi onamı alınamayan olgular kontrol grubu olan Grup 3'ü oluşturdu. GnRHa tedavisi altında her 3 ayda bir antropometrik ölçümler tekrarlandı. Depo leuprolidenin ilk 3 doz uygulanmasından 3-4 gün sonra 3. ayda olgulara standart intravenöz GnRH uyarı testi yapıldı. Bu testte pik LH'nın < 3 IU/L `den küçük olması HHG ekseninde baskılanma olarak kabul edildi. Bu baskılanmanın sağlandığı olgularda 3.75 mg depo leuprolide enjeksiyonuna 28 günde bir devam edildi. Bu olgularda denetim 3 ay ara ile GnRH analog enjeksiyonu öncesi ve GnRH analog enjeksiyonu sonrası 120. dakikada alınan kan örnekleminde LH düzeyi ölçümü yapılarak sürdürüldü. GnRH analog testinde ise pik LH yanıtının < 4 IU/L olması HHG ekseninde baskılanma kriteri olarak kabul edildi.Bulgular: Erkence ergenlik yakınması olan kızların ortalama 8.53 yaşında ve 3. pubertal evrede başvurdukları belirlendi. Tüm grupta semptom süresi ortalaması 11 aydı. Risk faktörü olarak hem prematüre pubarş hem intrauterin büyüme geriliği %4.9 oranında saptandı. Başvuruda tüm grubun sadece %6.5'u obez olmakla birlikte bu oran fazla kiloluluk da göz önüne alındığında %60.5'tu. Tüm grupta anne menarş yaşı ortalaması 11.9±0.91 yaş olup, Türk toplum ortalaması ile uyumluydu. Tedavi ve kontrol grupları doğum ağırlığı, doğum haftası, anne menarş yaşı, anne, baba boyu, hedef boy, öngörülen son boy ve SDS'leri yönünden benzerdi. Tanıda tedavi gruplarında BSDS kontrol grubundan istatistiksel olarak farklı değildi. Tedavi gruplarında ise Grup 2'de Grup 1'e göre BSDS fazlaydı. İzlemin 1. ve 2. yıllarında gruplar arasındaki BSDS farkı ortadan kalktı. Tanıda ve izlemin 1. yılında VKİ SDS 3 grupta benzerdi. Ancak tanı anında obezite oranı %6.5 iken (4/61), tedavi altında izlemin 2. yılında bu oran %47.1'e (8/17) yükseldi ve bu artış anlamlıydı. Kemik yaşı ilerleme hızı ?KY/?TY tedavi gruplarında kontrol gubuna göre istatistiksel olarak azdı. KY'nın ileri olduğu Grup 2'de izlemin 1. ve 2. yılında uzama hızı Grup 1'den azdı. Kontol grubu ile karşılaştırıldığında 1. yıl yıllık uzama hızı Grup 1'de kontrol grubuna benzer iken, Grup 2'nin kontrol grubundan azdı. Tedavi gruplarının ve kontrol grubunun 1. yıl ÖSB ve SDS'leri arasında istatistiksel olarak fark yoktu. Tedavi gruplarının 2. yıl ÖSB ve SDS'leride benzerdi. Her 3 grupta tanıda ve izlemde ÖSB SDS'ler ile hedef boy SDS'ler arasında fark yoktu.Sonuç: Erkene kaymış puberteli kızlarda kontrol grubunda ve tedavi gruplarında izlemde ÖSB'un hedef boya benzer olması ve her 3 grubun tanıda ve izlemde ÖSB değerlerinde fark bulunmaması bu yaş grubundaki olguların tedavisiz genetik hedef boy potansiyellerine ulaşabileceklerini düşündürmüştür. Boy prognozu hakkında 2 yıllık izlem süresi ile kesin sonuçlara ulaşmak mümkün değildir. Bu olgular final boya ulaştıklarında erkene kaymış pubertede tedavi etkileri üzerine son söz söylenebilecektir.AbstractBackground: There are only few studies about the effect of GnRHa treatment on final height in early puberty patients. In this study, we aimed to define application properties, the effects of treatment on short term predicted adult height and in long term on final height by comparing to control group and whether timing of treatment has advantage or not in applied patients with early bone age when compared to patients with advanced bone.Methods: Anthropometric evaluation was done during the application to the patients who had at least Tanner stage 2 breast development and were diagnosed as idiopathic central precocious puberty depending on clinical and hormonal evaluations. Bone age was determined by left hand X-ray and predicted adult height and standart deviation score were calculated. Target height and standart deviation score were defined after the measurement of parents? heights. Patients who accepted treatment were divided into 2 groups according to their bone ages. Patients with bone age ? 10.5 years composed Group 1, whereas the others with bone age > 10.5 years composed Group 2. Patient who did not accept treatment were included in Group 3 as control group. Anthropometric measurements were repeated in every 3 months during the GnRHa treatment. Three-four days after the first 3 administrations of depot leuprolide acetate, intravenous GnRH stimulation test was applied to patients. Peak LH < 3 IU/L was accepted as supression in HHG axis. Depot leuprolide injection as 3.75 mg was continued in every 28 days to patients who showed this supression. Patient were evaluated by LH level measurements in blood samples just before and 120 minutes after the GnRHa injection in 3 months periods. Peak LH response < 4 IU/L at GnRHa test was accepted as HHG axis supression criteria.Results: Girls with early puberty had mean age of 8.53 years and pubertal stage 3 at application. General mean symptom duration was 11 months in whole group. Both premature pubarche and intrauterine growth retardation were defined as risk factors in rates of 4.9%. Although the obesity rate was 6.5% at application, when overweight was countered, it increased tp 60.5%. Mean mother?s menarche age was 11.9±0.91 years which was compatible with mean of Turkish population. Treament and control groups did not show significant differences in birth weight, gestational week, mother?s menarche age, parental height, target height, predicted adult height and Standard deviation score. Height SDS was not statistically different in treatment and control groups during the diagnosis. In treatment groups, height SDS was greater in Group 2 when compared to Group 1. At the end of 1st and 2nd years of the treatment, the difference between groups disappeared. Both at diagnosis and at the end of first years, body mass index SDS were similar in three groups, but although obesity rate was 6.5% (4/61) at diagnosis, it increased to 47.1% (8/17) at the second year of the treatment and this was statistically significant. ?Bone age/?chronological age was statistically lower in treatments groups in comparison to control group. Growth velocity was lower in Group 2 which had advanced bone age in comparison to Group 1. Although growth velocity was similar between Group 1 and control group at the end of the first year, it was lower in Group 2. There were not statistically significant differences in first year predicted adult height and SDS of treatment and control groups. Also 2nd year predicted adult height and SDS of treatment groups were similar. In each group, predicted adult height and SDS did not show difference to target height both at diagnosis and on follow-up.Conclusion: Similarity of predicted adult height to target height in girls with early puberty both in control and treatment groups on follow-up and no difference in predicted adult height both at diagnosis and follow-up in three groups suggest that patients in that age group has potential to reach genetic target height without treatment. It is difficult to have certain results about height prognosis by a-two-year follow-up. When these patients reach their final heights, it may be clear to have idea on effects of treatment in early puberty.