Farklı kinolon grubu antibiyotiklerin fekal florada kinolon dirençli escherıchıa coli seleksiyonu üzerine etkisi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2012

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ZEYNEP KÖKEN BAYINDIR

Danışman: İSMAİL BALIK, FÜGEN YÖRÜK

Özet:

Antibiyotik direnç izleminin en önemli unsuru antibiyotiklerin etkinliğini korumaya yönelik stratejilerinin uygulanmasıdır. Yapılan çeşitli çalışmalarda klinik izolatların yanı sıra kommensal bakterilerdeki direnci izlemenin öneminin arttığı anlaşılmıştır. Bunlar direnç genlerini potansiyel olarak transfer edebildikleri gibi enfeksiyonlara da neden olabilirler. Bu çalışmada değişik endikasyonlarla farklı kinolon grubu antibiyotik kullanımının fekal florada kinolon dirençli Escherichia coli (E. coli) seleksiyonu üzerine olan etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca kinolon grubu antibiyotik kullanılmayan ?16 yaş grubu çocuklardan ve tavuklardan fekal sürüntü örnekleri alınarak fekal floradaki kommensal E. coli'lerde kinolon direnci prevalansı belirlenmeye çalışılmıştır. Ocak 2011-Şubat 2012 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji ve Üroloji polikliniklerine ayaktan başvurup 7-10 gün süresince kinolon grubu antibiyotik kullanan toplam 116 hasta, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı polikliniklerine ayaktan başvuran ve herhangi bir nedenle dışkı örnekleri istenmiş olan 100 çocuk ve Sincan Et Balık Kurumu Tavuk Kombinasından 100 tavuk çalışmaya alındı. Çalışmaya alınan 116 hastanın fekal sürüntü örnekleri tedavinin başlanmasından önce ve tedavi süresince hergün alındı. 116 hastaya ait toplam 470, çocuk ve tavuk fekal örneklerinden de toplam 200 bakterinin MİK tayinleri European Committee for Antimicrobial Susceptibility Testing (EUCAST) kriterlerine uygun olarak agar dilüsyon yöntemi ile çalışıldı. Fekal floradaki kommensal E. coli izolatlarında, bazal direnç prevalansına bakıldığında; siprofloksasin %42.1, moksifloksasin %23.8 ve levofloksasin %30.6 oranında dirençli olarak bulundu. Bu hastalarda son 6 ay içinde kinolon grubu antibiyotik kullanım öyküsü; moksifloksasin grubunda %26.2, siprofloksasin grubunda %60.5, levofloksasin grubunda %69.4'tür. Tedavi altında direnç gelişimi en hızlı siprofloksasin grubunda izlenirken bunu levofloksasin ve moksifloksasin takip etti. Moksifloksasin grubunda tedavinin ilk üç günü boyunca direnç gelişiminin indüklenmediği, üçüncü günden sonra MİK ? 4 µ/ml artışının olduğu dikkati çekmektedir. ?16 yaş grubu 100 çocuğun fekal floradaki kommensal E. coli izolatlarında kinolon direncine bakıldığında; 71 izolatta (%71) MİK <1µg/ml, 5 izolatta (%5) MİK 1-4µg/ml, 24 izolatta (%24) MİK ? 4µg/ml olarak bulundu. Tavukların fekal florasındaki kommensal E. coli izolatlarında kinolon direncine bakıldığında; 23'ünde (%23) MİK <1µg/ml, 22'sinde (%22) MİK 1-4µg/ml, 45'inde (%45) MİK ? 4µg/ml olarak bulundu. Bu durum kinolonlara karşı kaygı verici direnç artışının ülkemizde de büyük bir hızla ilerlediğini göstermektedir. En eski ve en yaygın klinik kullanımda olan siprofloksasinin tedavi öncesi direnç oranları göz önüne alındığında, öyküsünde son 6 ayda kinolon kullanım oranı yüksek olan bu hasta grubunda bazalde yüksek bir direnç olduğu ve tedavinin başlaması ile diğer gruplara oranla direnç gelişiminin daha hızlı olduğu tespit edilmiştir. Abstract Most important component of following antibiotic resistance is to carry out the strategies to maintain the activity of antibiotics. Various studies show us that the importance of following the resistance not only in the clinical isolates but also in the commensal bacteria is increasing. These resistant commensal bacteria may have a potantial to transfer the resistance genes and may cause infections. The aim of this study is to identify the differences of using different groups of quinolones on selection of resistant Escherichia coli in the fecal flora. In addition, fecal samples from children that are ?16 years of age and that did not use quinolones and from chicken are taken by rectal swaps and the resistance rates of commensal E. coli are studied. Between January 2011 and February 2012, 116 outpatients of Ankara University Ibni Sina Hospital Infectious Diseases and Clinical Microbiology and Urology policlinics that use different groups of quinolone antibiotics about seven or ten days and 100 outpatients of Ankara University Cebeci Hospital Pediatri policlinics that rectal swab cultures are studied for any reason and 100 chicken from Sincan Meat and Fish Institution Poultry Slaughterhouses are included to the study. Rectal swabs of 116 patients that are included to the studyare cultured before beginning the treatment and every day during the treatment period. Minimum inhibitory concentrations (MIC) of 470 isolates from 116 patients and 200 isolates from child patients and chicken are studied according to the European Committee for Antimicrobial Susceptibility Testing (EUCAST) criteria by agar dilution method. The resistance rates of commensal E. coli from fecal flora are 42.1%for ciprofloxacin, 23.8%for moxifloksacin, and 30.6%for levofloxacin. Development of resistance during treatment occur more rapidly in ciprofloxacin group followed by levofloxacin and moxifloxacin groups. In the moxifloxacin group induction of resistance development is not seen in firs three days of treatment, but after three days of treatment MIC increased ?4 µ/ml. Quinolone resistance of commensal E. coli in fecal flora of patients ?16 years of age are <1µg/ml in 71 isolates (71%), 1-4µg/ml in five isolates (5%), and ? 4µg/ml in 24 isolates (24%). The MIC values of quinolones in commensal E. coli of chicken fecal flora are <1µg/ml in 23 isolates (23%), 1-4µg/ml in 22 isolates and ? 4µg/ml in 45 isolates (45%). This situation shows us that the increase in quinolone resistance also progresses rapidly in our country. Ciprofloxacin, the oldest quinolone which is used more commonly than others, has high resistance rates basicly and with the beginning of treatment resistance develops more rapidly.